YOH BELE BİR DANS VE DE BELE BOHTAN ŞANS


Her gün ayna önlerinde “Aman da pek güzelim. Allaam beni nasıl böyle harika yaratmışsın. Şu kaş, şu göz, şu endam… Ben olsam, benim aşkımdan ölür, geberirdim.” demesem de; En azından doğru elbiseyi giyip, topuklularla boyu yükseltirsek, saça başa da biraz bakım yaparsak, fena da görünmem herhalde diye düşünürdüm sayın okuyan. Hatta çevredekilerin ara gazıyla, hoş hatun olduğum kanaatine kapıldığım zamanlar bile olmuştu. Yani her vasat yurdum kadını gibi kendi halimde takılıp gidiyordum. Ta ki onunla tanışana kadar…

Mari… Benim soyu batasıca ve elbette çatlak Urus arkadaşım. Urus’tan arkadaş mı olurmuş deme sayın okuyan. Ben yaptım oldu. Lakin o porselen gibi cildine, sarı saçına, yeşil gözüne, sülün gibi endamına, o kadar işin içinde bile bakımından ödün vermeyen tavrına sinir olmuyor muyum? Elbette kara kuru, ufacık tefecik, kendini hayata kaptırıp paspal paçoz gezen her normal! hatun gibi ben de onun ırksal özelliklerinden nefret ediyorum.

Bunlarla yiyeceksin, içeceksin, sohbet edeceksin eyvallah. Lakin, kapalı mekanda… Birlikte insan içine çıkmayacaksın. Yoksa başına geleceklere katlanacaksın. Kompleksin varsa da kesinlikle uzak duracaksın. Çünkü karılar, bildiğin doğal afet anacığım. Ben bunu nasılsa asosyal yapar eve kapatırım, sokağa adım atmayız diye dost edindiydim aslında ama, ne mümkün? Hatun bildiğin sosyal ortam insanı çıktı kardeşim.

Gün geçmez, hafta sekmez, Mari kişisi yeni bir etkinlik planı, yeni bir organizasyon, yepyeni bir kurs teklifiyle kapıma dayanır sayın okuyan. Gözlerine o delici bakışı yerleştirip “Yiinceeeee…” diye seslendi miydi; anlarım ki bu yine sosyalleşme peşinde. Bi gün gelir pilatese, yogaya gidelim,der. Bi başka gün “Yüzeliiiim..” diye tutturur.

-Ney kursa gideciz Yiiinceee.
-Ney ney ney???
-Ya gena itaraz yetme be.
-Kızım sen ney çalmanın ne zor bişey olduğunu biliyo musun? Biz ondan bi düt sesi çıkarana kadar, nerelerimizden ne sesler çıkar… Olmaz o iş. Unut. Git flüt, kaval, saksafon falan çal.
-O zıman oryentele gidecez.
-Benim için gerek yok bebeğim. Biz Türk kadınları doğuştan kıvrak hatunlarız. Kapı gıcırtısına oynarız. Ayrıca da sizin beliniz kalas gibi. Bence sen hiç bulaşma. Hürrem’i gördük işte. Neymiş güzel dans ediyomuş. Peeehhhh! Ulen ben oynasam orda, Sülüman Osmanlı’nın bütün topraklarını üzerime yapardı be! (Böyle de alırım bin yıllık kuyruk acısının intikamını.)
-Tımam Latin yapacız o zıman.
-Ha bak o olabilir. Ama eşli katılmak gerekmiyor mu o kurslara?
-İkimiz işte.
-Hadi be? Düğünlerde birbiriyle dans etmek zorunda kalan ezik kız modeli. Hayatta olmaz Mari. Unut onu.
-N’olüüüür… Yiinceeee… Davaaayyy…
-Ya şu boynunu büküp kedi yavrusu gibi bakma demiyo muyum ben sana. Kızım dayanamıyorum işte. Tamam be tamam. Haroşa.
-Pasiba caniim. Çok güsel olacık.

Bizim salsa, ça ça ça olayımız anlatılmaz yaşanır ya… Yine de anlatayım mı sayın okuyan? Haydi yaslanın arkanıza. Şöyle bir rahatlayın. Ve buyurun bir alt paragrafa.

Evi, gideceğimiz kursun yakınlarında olduğundan ve ben işten doğru gideceğim için, kıyafetleri ben ayarlarım dedi. İyi dedim. Senin kısa taytlardan, bir uzun tişört, (ki onun tüm tişörtleri bana uzun…) bir de spor ayakkabı getir diye de sıkı sıkı tembihledim.

Akşamınan iş çıkışı, başıma geleceklerden habersiz, mutlu mesut yollara düştüm. Madem ki kaçınılmazdı, tadını çıkarmalıydım değil mi?. Belki de geleceğin dans divası, sahnelerin aranan yıldızı ben olacaktım kim bilirdi?

Gittiğimde Mari çoktan hazırlanmaya başlamış, soyunma odasında mayosuyla arz-ı endam etmekteydi. Onu o halde görünce, g.tlü göbekli, boy fukarası diğer kursiyerlerle birlikte kendisinden topluca nefret ettik. O ise, yine o boynu bükük masum gülüşünü takınmış, elindeki poşeti bana uzatıyordu.

Açtım. Afalladım. Salaktım, daha da salaklaştım.

-Mari bunlar ne?
-Dans elbise…
-Kızım bunlarla mı girecez derse?
-Daaa…
-Daaaymış. Bu pullu boncuklu, kıpkırmızı elbiseyle insan içine çıkacağımı şahsına düşündürten şey neydi acaba?
-Haaa?
-Diyorum ki; Arcantin’in gece klüplerinden birinde tango gösterisi yapmayacaz kızım. Alt tarafı kıytırık bi dans kursu burası. Bunlar biraz abartılı olmamış mı? Ayrıca da ben bu ince topuklularla düz yolda yürürken kafayı gözü yararım. Nasıl dans edecem? Hayatta olmaz. B.k var gibi bugün de kumaş pantolon giymişim. O da olmaz. Ben eve gidiyorum. Ne halin varsa gör.
-Hadi Yinceeee… Bak çok yakişacık. Hepkes böyle giyecik zeten. Nolüüür…
-Allah belanı vermesin Mari. Soyun sopun batsın. Yüzünü sivilce, bacaklarını selodit bassın inşallah. Sayende bu yaştan sonra ele güne maskara olmak da varmış kaderde. Ya üf yaa… Bana bak Urus s.rtüğü, tamam giyecem bunları. Ama eğer düşüp çanağı çömleği kırar da hastanelik olursam, kendi kıyafetini de benimkini de değiştir tamam mı? Koca kişisi gecenin bi yarısı ikimizi bu kılıkta görürse, geri kalan kemiklerimi de kırıverir sevabına.
-Haroşa Yiincee…
-Haroşa diyo ya… Haroşa diyo bi de… Allaam sen sonumuzu hayır et.

Ders mi? Fena değildi. Birkaç figür kaptık. Çokça eğlendik.

Aslında herkes siyah giyinmeyeydi… Bir de hoca kişisi “Kırmızılı Arkadaşlar” aşağı, “Kırmızılı Arkadaşlar” yukarı demeyeydi, iyiydi.

Haydin bol etkinlikli, sosyal günler dilerim sayın okuyan. Yıldızınız parlasın.

Yorumlar

Bendeniz.. dedi ki…
ÇOK FECİ ÖZLEDİM YAZMANI FACE TE EKLEMEKLE OLMUYO BEN DE ADRES DEĞİŞTİRDİM DÖNÜYORUM SENİN BLOGUNA DA EL ATMAM LAZIM HEMEN KONUŞALIM ACİLEN.ÖPÜĞYORUM ÇOK ÇOK

(bendeniz:))
tatlım çok teşekkür ederim. dükkan pek hoş pek ferah olmuş. ellerine, emeğine sağlık. tatlı dizaynırım benim. öptüm çooook...

bu arada nurtella mısın sen. yirim ben seni... :)
nurayozan dedi ki…
''Ayy kadın kabuğuna çekildi gene'' demekteydim ki, bir baktım blogunu yenilemiş. Pek de güzel olmuş. Ama, ama, olmaz ki, yazılarını özlüyoruz biz. Ben de bloguma haftada bir el atıyorum ama benimki ne kaa ekmek o kaa köfte... (Yanlış mı oldu deyim? bilemedim şimdi bak!) Yani üretim yapmadan yazamıyorum. Üretim de yalnızca hafta sonu oluyor. Ayrıca senin danaların (sıpa mıydı yoksa) ortalamasını alıp 5'le çarpıp 2'ye bölersen o şekil bir dana da bende var, yemini suyunu verip, fazla bulaşmadan yaşayıp gidiyoruz işte. İster konuşma diliyle, istersen başka dille; istediğin gibi... Yaz be anacıım.

http://dikisterapi.blogspot.com
yazacağım... lakin, yıl sonu kabusu bitmek bilmiyor ki:)
Adsız dedi ki…
Woω, аmazing weblog structurе! How lengthy hаvе уou ever
bеen blogging for? уou makе blоgging glаnce eaѕy.
Тhе whole glanсe of уour sitе is great, let alonе thе content matеrial!


Αlѕο visit my ρagе :: kristen stewart and robert pattinson wedding
Adsız dedi ki…
Hі there everуonе, іt's my first visit at this website, and paragraph is genuinely fruitful designed for me, keep up posting such articles.

Here is my weblog SEOPressor V5 review
Adsız dedi ki…
I just like the helpful іnfo you supрly for yοur articles.
I'll bookmark your blog and test once more right here frequently. I'm moԁеrately surе I will
bе told lots of nеw stuff right here! Best оf luck fοr thе next!



Ηеre is my web site: SEOPressor V5 Review
Adsız dedi ki…
Gοod ρoѕt. I definitely love thіs wеbsitе.

Keep it up!

Review mу web blog SEOPressor V5
Adsız dedi ki…
I alwаys uѕed tо гeaԁ pіece
of writing in nеws papers but now as I am a user of іntеrnet thuѕ
from now I am usіng nеt for articleѕ or гeviews, thanks to
ωeb.

Here іs mу websіte; wedding dresses

Bu blogdaki popüler yayınlar

SİGARASI YALDIZLI GELİYOR NAZLI NAZLI

BİR ÇİFT KUŞ KANADIDIR MUTLULUK

AYA BAKTIM SENİ GÖRDÜM SANA BAKTIM AYI GÖRDÜM