HAYAT DESTAN OLSA


Günlükçüm, dün sabah postacı gelip evrakları kutuya bırakırken, çok hislendim ben ya.

Postacılar artık mektup getirmez oldu. Mektuptan vazgeçtim, bir kartpostal olsa. Bayramlarda bayramım olsa.

Postacılar, kredi kartı extreleri, trafik cezaları ve faturalar getiriyor artık. Postacı geliyor, selam bile vermiyor. Herkes ona bakıp, merak ta etmiyor. Başına gelecekleri biliyor. Postacının getirdiklerini kimse sevmiyor. Eskiden yollarını gözlediğimiz postacıları da, artık kimsecikler beklemiyor.

Mahalle bekçileri vardı eskilerde. Düdüklerini öttürür, gecelerimizin güvencesi olurlardı. Ne kadar karizmatik yürürlerdi. Gururla. Korkmayın, endişe etmeyin. Ben varım. Ben sizi korurum der gibi. Şimdi ne yapıyorlar acaba.

Bakkallarımız vardı bizim. Onlar teker teker kapattılar o minicik sevgi dolu dükkanlarını. Koca koca marketler aldı yerlerini. Hipermarketin onlarca çeşidine rağmen, tek çeşit peyniri vardı onların. Ama, o bir kalıp peynirin yanında, tatlı bir gülümseme ve sıcak ekmek eşliğinde, sıcacık bir sohbetti bakkalımızın farkı. Raftan alıp sepete attığımız bir dünya ithal zımbırtı, bakkal amcanın sevgiyle uzattığı gofretin yerini tutabilir mi bilmiyorum.

Hani saçlarının bembeyazlığına inat, rengarenk şeker macun satan Şeker Amcalar neredeler? Etrafına toplaşan yavruların her biriyle ayrı ayrı konuşup, yanaklarını, saçlarını okşayan, o güler yüzlü ihtiyar adamlar. Onlar da bir bir kaybolup gittiler.

Yoğurtçuların çıngırak seslerini duymayalı ne kadar oldu hatırlamıyorum. Akşam sofralarımıza katık etmeyeli o tazecik yoğurttan, kaç akşam geçip gitti ömrümden.

Ya hallaççılar? Yatağımızı yorganımızı dökerdik önlerine. O yünlerin arasında yuvarlanırdık çocuk aklımızla. Sonra, anneler sinirleniverirdi de, bak şimdi sopasıyla dövecek sizi amca, diye tehdit ederdi. Ama, onlar hep gülümserdi.

Sakalar vardı bir de. Bugünkü sucuların, fi tarihi versiyonu. Onların kamyonetleri, minibüsleri yoktu. Onun yerine, kocaman, güzel gözlü merkepleri, ya da ahı gitmiş vahı kalmış beygirleriyle dolaşır, hayvanın iki yanına asılı, tahta kasalardan su dağıtırlardı.

Destancıları unuttum mu sandın? Yanık yanık okuyarak geçerlerdi sokağımızdan. Ellerindeki basılı destanları satarlardı.

Hatta bir gün hiç unutmam, bu destancı gelmiş, herkesler almış eline, okuyor.

Şimdi ben, çocukken, tam bir okuma manyağı olduğumdan, yerde kağıt bulsam okurdum. Bunu alamadım ya, çok içerledim. Anneme sordum: “Nereden almış bunlar, bu şiir kitabını” diye. “Banane, ben de alıcam, para verir misin” şeklinde de tutturdum.

Gözümün bebeği, şakacı kişilik N.Sultan da: “Aman kızım nerden olacak, bakkaldan almışlar. Destan bu. İbret Destanı.” diye aydınlattı sağolsun biricik kızını. Bir de Elli kuruşluk verdi elime.

Ben koştura koştura bakkal amcaya gittim. “Bana bir tane destan verir misin” dedim kibarca. O da bana: “Ne destanı kızım, evladım?” diye sordu şaşkın bir ifadeyle. Ben de: “Ne destanı olacak amca ya, İbret Destanı” deyiverdim bütün salaklığımla.

Bakkal amcanın yüzüme öyle bir bakışı vardı ki, hala gözümün önünden gitmez. Yaklaşık otuz sene evvelinden bahsediyorum. Zeki!!! bir yavru olduğum için, o bakıştan sonra uyandım tabii ben.

Neyse işte günlükçüm, benim Maxi yavrusun, meslek seçimi arefesinde olduğu şu günlerde, eskileri birazcık yad etmiş olduk. Acaba benim yavru da, destancı mı olsa? Doktor olmaya niyeti yok nasıl olsa. Ben alırım buna toptan destanları, sokaklarda bağırır artıkın.. Destancı geldi hanımlar beyler. İbret Destaanııı!!!

Haydi günlükçüm, güzel hafta sonların olsun...

Yorumlar

uykucu dedi ki…
postacılar konusundaki tespitin süper artık iyi haber getirmiyorlar:((ben hiç destancı duymadımda görmedimde, sakacıda yoktu ankarada.ama en sevdiğim ayı oynatıcıydı, hamamda karıların bayılmasını yapan ayıya bayılır sokak sokak takip ederdim(tamam yazık oluyordu ayılara ama ne bileyim onunda işi o sanırdım heralde!)bir de bizim mahalleye eşekle leblebi satan yaşlı bir amca gelirdi ,patlak top karşılığında falan verirdi kırık leblebileri. bende akıllıyım ya topumu patlatıp leblebi almıştım bir heves.şimdi bizim çocuklar bir sütcü görüyor onunda sütünü değil domates biberini alıyorum, kırk yılda bir rastlarsam..ahhh ah dertlendirdin nostalcik yaptın bizi ince gülüm yaşlandığımız iyice çıktı yine..
Gamzeli dedi ki…
Hakikaten Postacılar yavaş yavaş yok olmaya başladı...Eskiden mektup gelecekdiye hergün posta kutularını kontrol ederdik, postacı gördükmü hemen yanına giderdik...Demek oluyorki bizim çocuklarımıza kadar hiçbişey kalmayacak ortada eskilerden, evlatlarımız bilemiyecek, tadamayacak o duyguları bizim gibi...Yoğurtçuları bilirim , horoz şekercileri ve macuncuları, diğer yün çırpıcılarını bilmem görmedim hiç...
Deniz dedi ki…
Senin yazdıgın herhangi bir yazıya kayıtsız kalmak ya da katılmamak imkansız. Da, ben başka şey için geldim. Fikrimin İnce Gülü diye bir dizi başlıyor, şimdi tüm arkadaşların kulaklarını çınlata çınlata izleyeceğiz. Öptüm, haber vereyim dedim, ama şimdi de kendimi ortaokul öğrencisi gibi hiseettim :)
FİGENCİM, bak ayı oynatıcılarını tamamen unutmuştum. Oysa ne çok severdim. Mahalle mahalle peşinden gezerdik. Leblebicileri ise hafızamı zorluyorum ama, hatırlayamıyorum. Senin taktik te iyiymiş he. Topu patlattın demek.:)) Yaşlanmaktan öte, yaşamış olduğumuz şeyleri bir daha yaşayamayacak olmak üzüyor beni. Yavrularımızın dünyaları çok sığ mı kalacak diye üzülüyorum çok.:) Olsun, yaşlı olabiliriz ama, biz dönyanın en gözel garılarıyız.:))

GAMZELİCİM, canım ya, umarım küçük te olsa, geçmişten renkler kalsın dünyamızda. Çocuklarımıza, bizim geçmişimizden esintiler olsun.:)) Güzeldi bizim çocukluğumuz, gençliğimiz. Ya da bizim için çok özeldi.:))

DENİZCİM, ya canım, meşhur oluyorum demi ben şimcik.:)) Aaaa başrolü bana teklif etmediler bak şimdi çok sinirlendim. Neyse bakalım. Beğenmezsem, yayından kaldırtırım ona göre.:))) Canım ben de seni öpüyorum çok. Keşke ortaokul öğrencisi olabilsek yeniden. Ühü ühü.:)))
Mutluveumutlu dedi ki…
İncegülcüm,bu anlattıklarına kıyısından da olsa yetişmiş olduğum için çok mutluyum,iyiki bi 4-5 sene sonra doğmamışım.Teknoloji ilerledikçe rahata eriyoruz belki ama çok şeyde ifadesini yitiriyor.
Maxi içide hayırlısı neyse o olsun canım,inşallah gönlüne göre bir meslek seçimi yapabilir.
İyi haftasonları diliyorum sana,ailene ve tüm blog arkadaşlarıma :)
MUTLUCUM, doğru söylüyorsun. Teknoloji bir yandan hayatımızı kolaylaştırırken, bir yandan hayatımızdan çalıyor. Biz şanslı kuşağız sanırım.:)) Canım teşekkür ederim, iyi dileklerin için. Sana da iyi hafta sonları.:))
uykucu dedi ki…
ince gülüm yazını ilk okuduğumda üstteki foto açılmamıştı şimdi gördüm süper ya evede alsak bir tane bayağı ihtiyaç var yaptıklarına fal bile bakıyormuş sıkıntılı anlarda baktırıp eğlenirdik.niye telefonunu karaladınki olmadı şimdi arıyacam bana yaz:)))
Emre dedi ki…
Zaman geçiyor artık bir çırpıda, biz bile yetişemiyoruz hızına,
hellediveriyoruz herşeyi bir tıkla,
Hiç aklımıza geliyor, yoğurtçu, postacı yada bozacı amca,
takılmışız gidiyoruz fest fuda.

Biraz şiirimsi oldu sanki
ama sakın eleştirmeyin beni,
tekerleme yada mani de diyebiliriz buna,

Öpüyorum seni İncegül,
geçmişin güzelliğini getirdiğin için aklıma:)
FİGENCİM, telefonunu ben karalamadım bacım. Olaydı zaten ilk ben arayacaktım, sonra da umuma sunacaktım. Maksat blog kardeşlerime bi hizmetimiz olsun.:))

EMRECİM, güzel olmuş. Şiir gibi ve her şeyi anlatıyor. Ben de seni öpüyorum canım. Geçmişe yolculuk yapmak arada kendine getiriyor insanı.:))
canım bende bir tek destancıları bilmiyorum. :) postacı -çok şükür biz kredi kartı hiç eve sokmadığımız için- sadece telefon faturası getiriyor. onlarıda yanlış getiriyorlar artık hep be bacım.
cep mesajları çıktı,tebrik kartı bitti. halbuki en güzelini seçmek,yazmak ayrı zevkti.
şimdi netten hazır soğuk tebrik sözlerini indirip listedeki herkese toptan yollamıyorlarmı,gıcık oluyorum gıcık.
ben de inadına kendim özel cevap yazıyorum.kimisi bıraktı o şekilde yollamayı şükür.
maxi oğlum nereleri düşünüyor? anladığım kadarı ile düz anadolu lisesi düşünmüyorsunuz, sevindim.
benim oğlan anadolu teknik kimyayı bitirdi bu sene.
5 yıllık ya o liseler.
bizimki bir de kara sevdalık çekip lise 1 de kaldı mı,oldu 6 sene.:( yaa birde öyle hayat tecrübemiz var bizim.belki bir gün yazı konusu yaparım bunu. ne çektim o zamanlar,o kız yüzünden.
neyse bu yaz evleniyormuş hasba. Allah mesud etsin,bizden ırak olsun.
oğlan düğüne gidecek.çünküm zaten 2. lise bir de başkasına aşık oldu.
yok öyle ayran gönüllü değil kesinlikle. her ikisinde de çok ciddi idi ve her ikisini de "ben bununla evleneceğim" diye bana tanıştırdı.:)
velhasıl oda bitti.şincik boştayız anam.:)
şimdi 2 yıllığa tercih yapacak direk geçiş.:)
Adsız dedi ki…
Selam Fikrimin Ince Gulu,
Blogunuzu tesadufen buldum bir gecede butun yazilarinizi okudum.Artik sohretiniz uluslararasi oldu, benden soylemesi.benim cocuklugumda cingene calgicilar vardi, sokak sokak gezer sarki soyler nane sekeri satardilar. Bir anda beni ne kadar uzaklara goturdunuz.Duygulanmamak elde degil. Adresinizi merruse@msn.com'a yazarsaniz soz size acik bir kart yolliyacagim.
Hos ve hosnut kalin.
Sam
ANDY dedi ki…
FİG bunlar pek 30 yıllık anılar gibi durmuyor :) Daha cok 50 yıllık gibi geldi bana :):):) ni hahaha :):)

Kızma kızma, o gunler başka bir guzeldi ama kalycıları unutmuşssun ;)
Deniz dedi ki…
fikriminbitanesi, az önce perilikosk ile konustuk telefonda :) sana haber etmek istedim. sen benim icin voltran'ı oluşturmak için ihtiyac duydugumuz eksik parçasın :* bir gün mutlaka karsılasacagız :)
Adsız dedi ki…
ben ne yoğurtcu ne hallac ne saka ne destancı hatırlayamadım be niye ki bütün bunlar buralarda yok muydular acep ? Maxi kişisinin hakkında hayırlısı olsun inş.
YAĞMURUM, sultanım bizimki bilgisayar düşünüyor teyzesi. Bilgisayar ve elektronik yazdık bol bol. Hayırlısı inşallah diyelim.:) Yavrum ya, senin delikanlı da ucuz atlatmış o zaman. Bu sevda işleri yamandır bacım. Allah hayırlısını nasip etsin. Daha çok genç. Rabbim yavrularımızın bahtını güzel etsin.:))

SEVGİLİ SAM, merhabalar.:)) Yazdıklarımın uzaklarda paylaşılmış olmasından dolayı mutluyum. Hepimizin az çok yaşanmışlıkları ortak gibi. Eskiler mi çok güzeldi, biz mi eskiden daha güzel bakıyorduk bilmiyorum ama, özlüyorum çok. Eminim hepimiz özlüyoruz.:))

ANDYCİM, he kardeş. Çaktırmasana, yaşımız çıkacak.:)) Hakikaten kalaycıları nasıl unutabiliriz. Kimsede bakır kap kacak kalmadı ki. Ben köyden toparlamıştım bir sene. Annem de, ben evde yokken, bu çöpleri ne yapıcan diye atıvermişti hepsini.:))

DENİZİM, canım çok sevindim. Benim için de sarılın birbirinize. O voltranı oluşturabilmeyi inan çok isterim sizinle. Bir gün mutlaka.:))

FATMAMZEHRAM, gülüm vardır mutlaka, sizin orda da, sen belki çok minik olduğundan hatırlayamamışsındır.:)) Sağol canım, inşallah tüm çocuklarımız için hayırlısı olsun.:))
KUGUU dedi ki…
EFAYCIcigim benim, ne guzel anilar toplamissin bohcana, diyecektimmmm tam hatta dedim gibi oldu bile ki... aklima bohcacilar geldi. kapi kapi dolasirlardi, annem az ceyiz almamisti bize onlardan, bense korkardim cocukken ...
KUGUU dedi ki…
ya dayanamadim geri geldim ekleme icin, sen "saka"lari hatirliyor olamazsin degil mi?:)))
renkler dedi ki…
Şu Deli Ormanlı bir sonraki seçimlerde bağımsız milletvekili adayı olursa hiç şaşırmam:-)

Yıllardır bir postacı görmüşlüğüm yoktur. Zati bizim siteye sokmuyorlar, adamdan alıp dağıtıyorlar. Sanki posta kutularını çalacak. Bu nedenle de posta kutuları h,iç kullanılmıyor. Zira güvenlik elemanları oracığa topluca koyuyor o kadar.
fikrimcim,sen okuyana kadar kız evlendi bacım.:) düğünü dün akşamdı.
(ben daha ileri tarih sanıyordum da)
öpüyorum seni.Evet şahane bölümler onlar. Allah'ım muvaffak etsin benim maximi
KUĞUCUM, o bohçacılardan annem de alırdı bana çeyiz. Ben de bas bas bağırırdım, evlenmiycem ben ya.. diye.:)) Hayatım çok küçüktüm ama hatırlıyorum. Bende öyle bir abuk hafıza var ki, bunları hatırlıyorum da, koltuktan kalkınca niye kalktığımı hatırlamıyorum.:))

RENLERCİM, baksana on parmağında otuz marifet. Oyum kesin deli ormanlıya.:)) Sizin site yönetimine zaten sinir oluyorum. Darbe mi yapsanız siz. Hani yönetimi ele geçirip, güllük gülistanlık, nostaljik bir site yapsan ne güzel olurdu.:))

YAĞMURUMCUM, Allah onu da mesut etsin. Bizim oğlumuz okuyacak daha. Ne kısmetler çıkar ona. Rabbim iyilerle karşılaştırsın.:)) Amin canım, cümlemizin yavrusunu inşallah.:)) Biz de seni öpüyoruz. Delikanlımızı da.:))
Gamzeli dedi ki…
haklısın canım...Umarım onlarda güzel hatırlarlar eskileri :)
pamuk dedi ki…
benim dedem de bekçi bizi koruyanlardan dı emekli oldu artık hiç eski güzelliklerden kalmadı... :))
GAMZELİCİM, inşallah canım.:))

PAMUKÇUM, ne güzelmiş. Dedenin ellerinden öp benim için.:)) Kalmadı be canım. Ben artık gelecekten ürkmeye bile başladım.:))
kakaolusevgi dedi ki…
GERÇEKTEN ÖLE YA,İŞYERİNDE BİLE POSTACI AMCA GELİYOR;ATIVERİYOR ONLARCA ZARFI AMA KİMSE DE MERAK ETMİYOR Kİ,DEDİĞİN GİB HEPSİ FATURA,INCIK CINCIK.BİR DE MACUNCU AMCALAR GELİNCE ÇOK MUTLU OLURDUM BEN.RENKLİ RENKLİ DÖNDÜRÜLERDİ YA.ŞİMDİ ÇOCUKLARIN ÖLE ŞEYLERİ BİLDİĞİ YOK,DİMİ?DESTANLAR DA ÇOK İLGİNMİŞ.BAKIN,BİZDE ONLARI BİLMİYORUZ.ÇOK HOŞUMA GİTTİ AMA.NE HOŞ ADETLER YA.GÜZEL PAYLAŞIMLARIMIZA.
İncegül cüğüm, nerden getirdin aklıma destancıları, beynimin çoook ücra köşelerinde kalmış.. Küçük bir ilçede büyüdüğüm için bu destancılar ilçenin pazarına denk getirirlerdi gelişlerini, artık nerelerden geliyorlarsa, kötü basımlı, kötü kağıtlara yazılmış hüzühlü hikayeler, gerçekliği tartışılır.. Bir de türkü tuttururlardı destana özgü.. satın almasak da türkülere göre hikayeyi şekillendirirdik kafamızda.. bir de ucundan kıyısından destanları ellerinde sallarken okumaya çalışırdık başlıkları.. genelde hep hüzünlü olurdu, gerçek dışı olaylar gibi gelirdi bize, gerçekliğine inanmazdım, abi kardeşini öldürmüş, yeğen teyzesini öldürmüş, baba cinnet geçirmiş çocuklarını ve eşini öldürmüş gibi.. bi de hüzünlü aşk hikayeleri denk gelirdi bazen.. eve gidince anneme anlatırdım çocuk aklımla, annem ne kadar ciddiye alırdı bilinmez ama dinlemez gibi görünür, yorum yapmazdı, oysa ben ne kadar da acıklı anlatırdım.. ne kadar gerilere gittim yahu.. sen çok yaşa emi..
KAKAOLU SEVGİCİM, malesef şimdilerde kaybettiğimiz ne çok şey var canım... İstiyorum ki, hiç değilse birazı yaşasın. Hiç değilse bize has değerlerimiz, adetlerimiz yaşamaya devam etsin. Bu karmaşanın içinde bize de bir küçük es olsun.:))

KRALİÇEM, böyle bir anı yaşamasam, belki ben de çoktan karanlık bir köşede unutmuştum destancıları. Bak sen söyleyince hatırladım ben de. Gazete haberlerinden falan da yaparlardı bu şiirleri. Kötüydü falan ama, yaratıcı Türk zekası işte. Ekmeğini nerelerden çıkarıyorlardı.:)) Güzeldi o eskiler.. o eski günler.:))
Sanem dedi ki…
Fotograftaki adam cok korkunç ;) Sakalar senın cocuklugunda var mıydı? Yoksa da yakında tekrar goruruz bence sakaları sokaklarda.
SANEMCİM, korkunç ama, çok marifetli baksana.:)) Vardı tabii. Ben sonlarına rast geldi. Tekrar gelseler, bize de nostalji olurdu.
FZ dedi ki…
biri bana minik demiş de duymamışım ay ay ay gel bi öpiyim kız ne ısmarlıyım sana hı?
Oyyy canım benim bi öpiim kelebekimi ve seni yeter. Bişeycik istemem. Ama öylesin yaa:))

Bu blogdaki popüler yayınlar

SİGARASI YALDIZLI GELİYOR NAZLI NAZLI

BİR ÇİFT KUŞ KANADIDIR MUTLULUK

AYA BAKTIM SENİ GÖRDÜM SANA BAKTIM AYI GÖRDÜM