MİSTİK DOMATES, RUSTİK PATLICAN
Günlükçüm, her akşam olduğu gibi, mutfağıma girmiş, ne yemek pişirsem diye kara kara düşünmeyi yeni bitirmiş, tamam şimdi buldum diye sevinç çığlıkları attıktan sonra, tencere ve içine girecek diğer malzemelerle haşrolmuş, neşe içinde yemek pişirmeye çalışırken, Mini mutfağa girdi.
Anneee, mistik domatesi gördün müydün sen?
Yok oğlum, ben bir tek bahçe domates biliyom. Onu da doğruyorum şimdi. (Allah allah bu da yeni çıktı herhal.)
Ya anne, kartlarım var ya benim. Bak bu işte. (Gösteriyor, hilkat garibesi, ne idüğü belirsiz bir yaratık.)
Heeeeee… (Hee ya he. Cahil anne. Sen elindeki bahçe domateslerini, bostan patlıcanlarının üzerine, ilkel bir şekilde konuşlandırmaya çalışırken, parmak kadar bebeler, mistik, rustik falan uçmuşlar billa.)
Anneee, benim destemde eksiklerim var. Kart almam lazım.
Oğlum, yarın tamamlarsın desteni, akşam akşam dellenme yine. (Bir de bu kartlarımız çıktı.)
Annee, bak şimdi.
He bakıyom.
Sen küçükken, böyle kız çizgi filmleri seyrediyodun dimi? Hani böyle sihirli, büyülü filan.
He seyrediyodum. (Bakalım sonu nereye varacak bu muhabbetin.)
Şimdi o karakterlerin kartları olsaydı…
Yoktu ki ama….
Mesela diyorum, olsaydı. Sen de onları biriktirseydin.
(Haydi hayırlısı bakalım.) Eeeeee?
Desten eksik kalsın ister miydin?
(Dur bi patlıcanlar da yumuşamaya başlamış.) İstemezdim herhalde ne biliyim..
İşte ben de istemem anne.
(Bu yavrunun ikna kabiliyetine bitiyorum. Beni bile kandırıyor yahu.) İyi tamam, ama çabuk gel.
Yemekten sonra dizilere takılayım dedim biraz. Malum, her kanalda Binikiyüzellişer tane dizi başladı. Anası babası ayrılmış minik bir yavrunun, ne yardan, ne serden geçemediği için döktüğü masum gözyaşlarına, normal bir anne olarak kayıtsız kalamadım.
Anne yaa, böyle aptal saptal şeylere ağlıyosun ya sen, sinirlerim bozuluyo. (Bil bakalım bu cümleyi sarf eden kimmiş?)
Oğlum, bugün ağlayasım var biraz. Ağlak bir moddayım anlayacağın. Yoksa film milm bahane.
Sıkıldım, bunaldım çok. Azıcık suya sabuna dokunmak lazım. Ben gidip buzdolabını temizleyeyim. Yarın pazardan aldığım mistik domates ve rustik patlıcanlarımı temiz temiz yerleştiririm.
Kakılmışın yan şubesi olarak, dilimde bir türkü, kaptırmış giderkene, heyecanlı bir sesle daldı mutfağa bizim fırlama.
Anne anneee, Pınar’la Genco burunlarını birleştirdiler he.
Hönk.. Töbe töbe. Minicim sen yatsana canikom artık. Ne var bunda. Arkadaş onlar. (Bu arada Pınar’la Genco da kim len?)
Anneee, zaten daha ileri gitselerdi, abimin gözlerini kapatmak zorunda kalacaktık.
Miniii sen acilen yatağına git, yat, uyu yavrum.
Anne, izin ver de, ben şunu bi döviyim. Anne be, nolursun be.
Maxicim lütfen yavrum. Uyma sen ona. Deliyle deli olma.
Anne ya, tutma beni, bi girişiyim şu abime.
Minii, en son seni tutmadığımda, yol ortasında tozunu almıştı abin. Hatırlatayım dedim ben.
Dimi anne.. o kadar da karate yapmıştı bu deli.
Abiiiii, bak bana deli deme, kötü olacak senin için.
(Allahım boyuna da bakmıyor ki. Buna deli cüreti denmez de ne denir?)
Anneee, biz çok komik aileyiz he.
Yok canım. Niyeymiş o? ( Çocuk tespit yapmış işte. Hem de doğru tespit.)
Ya baksana, sen buzdolabının kapağını siliyon, haldır haldır.
(He yani, en absürd eylemimiz bu diyorsun sen.) Hadi anneye bi öpücük ver de uyu bakalım tatlışım.
Tam kapıdan çıkıyorken döndü ve aynen şu cümleyi kurdu adam.
Anne, sen de işini çabuk bitir. Suyu fazla harcama, bak ışık ta boşa yanıyor. Küresel ısınmaya katkıda bulunuyosun. Dünya çöl olacak senin yüzünden. İyi geceler annecim.
İyi geceler Minicim, iyi geceler günlük, iyi geceler Küçük Cooo…
Anneee, mistik domatesi gördün müydün sen?
Yok oğlum, ben bir tek bahçe domates biliyom. Onu da doğruyorum şimdi. (Allah allah bu da yeni çıktı herhal.)
Ya anne, kartlarım var ya benim. Bak bu işte. (Gösteriyor, hilkat garibesi, ne idüğü belirsiz bir yaratık.)
Heeeeee… (Hee ya he. Cahil anne. Sen elindeki bahçe domateslerini, bostan patlıcanlarının üzerine, ilkel bir şekilde konuşlandırmaya çalışırken, parmak kadar bebeler, mistik, rustik falan uçmuşlar billa.)
Anneee, benim destemde eksiklerim var. Kart almam lazım.
Oğlum, yarın tamamlarsın desteni, akşam akşam dellenme yine. (Bir de bu kartlarımız çıktı.)
Annee, bak şimdi.
He bakıyom.
Sen küçükken, böyle kız çizgi filmleri seyrediyodun dimi? Hani böyle sihirli, büyülü filan.
He seyrediyodum. (Bakalım sonu nereye varacak bu muhabbetin.)
Şimdi o karakterlerin kartları olsaydı…
Yoktu ki ama….
Mesela diyorum, olsaydı. Sen de onları biriktirseydin.
(Haydi hayırlısı bakalım.) Eeeeee?
Desten eksik kalsın ister miydin?
(Dur bi patlıcanlar da yumuşamaya başlamış.) İstemezdim herhalde ne biliyim..
İşte ben de istemem anne.
(Bu yavrunun ikna kabiliyetine bitiyorum. Beni bile kandırıyor yahu.) İyi tamam, ama çabuk gel.
Yemekten sonra dizilere takılayım dedim biraz. Malum, her kanalda Binikiyüzellişer tane dizi başladı. Anası babası ayrılmış minik bir yavrunun, ne yardan, ne serden geçemediği için döktüğü masum gözyaşlarına, normal bir anne olarak kayıtsız kalamadım.
Anne yaa, böyle aptal saptal şeylere ağlıyosun ya sen, sinirlerim bozuluyo. (Bil bakalım bu cümleyi sarf eden kimmiş?)
Oğlum, bugün ağlayasım var biraz. Ağlak bir moddayım anlayacağın. Yoksa film milm bahane.
Sıkıldım, bunaldım çok. Azıcık suya sabuna dokunmak lazım. Ben gidip buzdolabını temizleyeyim. Yarın pazardan aldığım mistik domates ve rustik patlıcanlarımı temiz temiz yerleştiririm.
Kakılmışın yan şubesi olarak, dilimde bir türkü, kaptırmış giderkene, heyecanlı bir sesle daldı mutfağa bizim fırlama.
Anne anneee, Pınar’la Genco burunlarını birleştirdiler he.
Hönk.. Töbe töbe. Minicim sen yatsana canikom artık. Ne var bunda. Arkadaş onlar. (Bu arada Pınar’la Genco da kim len?)
Anneee, zaten daha ileri gitselerdi, abimin gözlerini kapatmak zorunda kalacaktık.
Miniii sen acilen yatağına git, yat, uyu yavrum.
Anne, izin ver de, ben şunu bi döviyim. Anne be, nolursun be.
Maxicim lütfen yavrum. Uyma sen ona. Deliyle deli olma.
Anne ya, tutma beni, bi girişiyim şu abime.
Minii, en son seni tutmadığımda, yol ortasında tozunu almıştı abin. Hatırlatayım dedim ben.
Dimi anne.. o kadar da karate yapmıştı bu deli.
Abiiiii, bak bana deli deme, kötü olacak senin için.
(Allahım boyuna da bakmıyor ki. Buna deli cüreti denmez de ne denir?)
Anneee, biz çok komik aileyiz he.
Yok canım. Niyeymiş o? ( Çocuk tespit yapmış işte. Hem de doğru tespit.)
Ya baksana, sen buzdolabının kapağını siliyon, haldır haldır.
(He yani, en absürd eylemimiz bu diyorsun sen.) Hadi anneye bi öpücük ver de uyu bakalım tatlışım.
Tam kapıdan çıkıyorken döndü ve aynen şu cümleyi kurdu adam.
Anne, sen de işini çabuk bitir. Suyu fazla harcama, bak ışık ta boşa yanıyor. Küresel ısınmaya katkıda bulunuyosun. Dünya çöl olacak senin yüzünden. İyi geceler annecim.
İyi geceler Minicim, iyi geceler günlük, iyi geceler Küçük Cooo…
Yorumlar
Annesi eğleniyorsundur sende, öptüm ikinizide :)
bu arada canikom senin şu bebek günlüğünü bir aylık bebeğiolan bir anneye yorumlarda kopyaladım. :)
bayılmış gülmekten.:)
ELÇİNCİM, alışık değil ki yavrular, börtü böceğe. Bilmişler bir bilgisayar, kart, örümcek bilmemnesi takılıp gidiyorlar. Ev, halkalı çöplüğü gibi, kağıt yığınlarından geçilmiyor valla. Hepimize kolay gelsin canım.:)
GAMZELİCİM, bazen çığlık çığlığa bağırmak istesem de, çoklukla eğleniyorum.:) Amin canım benim, inşallah, hayırlısıyla, sana da nasip etsin.:)
BÖĞÜRTLENCİMİN ANNESİ, zamane yavruları işte. Sevimli ve ukalalar.:) Biz de seni öperiz canım.:)
PALYANÇOM, bunlar var ya, bu zamaneler, hiç çocuk olmadan, büyük doğuyorlar. Sadece bedenleri küçük. Aha geliyor bi tane de sana. Görecen annesi inşallah.:) Biz de seni kocaman öpüyoruz canım benim.:)
PAMUKÇUM, inşallah canım. Allah herkesin gönlündekini, istediğini versin.:) Teşekkür ederim bu arada. İçimden geldiği gibi yazıyorum sadece.:) Biz de seni öpüyoruz çok.:)
FİGENCİM, kız Allah iyiliğini versin cahil seni. Mistik Domates, Rustik Patlıcan.:) Duyarsın duyarsın, daha dur, Berkoşcum bi büyüsün daha neler duyarsın.:) Yap güzelim ikinciyi, sal senin kocanın başına ikisini bir, akşam olunca, bakalım şımartabiliyo mu bi daha.:) He hakkaten ya, dolabın içini silmem gerekiyordu dimi. İki tane canavarın elinde şaşkoloz oldum bacım ne ediyim.:) Biz de seni çok çok öpüyoruz, Berkoşumu da.:)
LOLALOLACIM, güzel kuşum, inşallah canım, Allah gönlüne göre versin.:) Lakin, sonra pişman olma bak, şimdiden söylüyorum.:) Taktikler çok basit, en az onlar kadar çatlak, onlar kadar hiperaktif ve onlar kadar çocuk olacaksın.:)
Bu arada evdeki bilgisıyırda sorun var yine. Mini ısrarla sana selam yolluyor. Bir de şimdi Chetos reklamlarında, katkı yok filan diyorlar ya. Söyle Yağmur Teyzeme, ben bunlardan yiyorum arada diyor.:)
annesi ona incecik dilsin patatesleri ve kızartsın diyeyim.:)
incegülüm de beni kovalasın. :P :P
ya, iyi kızarsın diye biraya batırıyorlarmış diye duydum ben.:(
bilmukabele ve bir dolu öpücükte ekte olarak.:)))
üstteki silinmiş te benim yorum. nasıl becerdi isem önceki yorumu 2 tane şeytmişim.:(
YAĞMURUMCUM, ben de aynen böyle diyorum. Onlar yalan söylüyorlar, inanma diye ama.. Kızartırım ben tabi de o pis şeyleri daha çok seviyorlar nedense. Ben ileticem notunu, selamını ve öpücüklerini. Hele birayı duyunca, yemez herhalde.:)
bende küresel isinmaya fazla katkida bulunmamak icin kapatiyom pcyi
bak ciddiyim ona göre olmadi kaciririm :)
DENİZCİM, yok be canım. Ben uğraşamazdım o kartlarla. Yok o canavarın gücü şu kadarmış, enerjisi bu kadarmış.:)) He ya vardı dimi çıkartmalar. Bir de kağıttan bebeler vardı hani, kesip kesip giydirirdik. Heyt gidi gençlik.:)) Şaşırdım ben de ama, bu küresel ısınma konusunda, geçen gün bir komşu teyzemize bilgi vermiş.:))
HAYAL PERİCİM, ne demek, ben sana göndereyim onu. Uğraşma sen öyle isteme falan diye.:)) Ama sonra kızı da alırım ona göre.:))
Maxi'ye soyle enformatik okusun ;)
Maxi'ye söyliycem bu önerini. Sağol.:))