YAŞAR MI SAHİ?..
İstanbul, kış güneşini yudum yudum içerken, uzaklardan bir türkü doluyor kulaklarıma. Sanırsın, şuracıkta; belki de bir dağın ardında. Gülmekle ağlamak arası hallerdeyim; yerim yurdum yok. Yüreğin bedeni terk ettiği saatteyim. Dalıp gitmek belki en güzelidir bazen. Bakıp görememek; ne maviyi, ne yeşili, ne bahar kaçkını sarıları… Çocukluğun neresine rast gelir bilmiyorum ama zamanın en hovarda harcandığı yıllardı. Öyle boldu ki; ne gün biterdi, ne ay… Hiç bitmeyecek sanırdık!.. Kâh bir ağaç tepesinde, kâh gelincik tarlalarında onunla mutluluk satın alırdık. Bu yüzden avare yazları severdik en çok. Köyde geçirilecek doyumsuz bir mevsim… Her birimiz başka şehirlerde özlemi yaşar, haşlanmış yumurta ve köfte kokan uzun yolculukların ardından bir araya gelir, ömür sandığında unutulmayacak anılar biriktirirdik. Geceleri bir lüküs ışığı aydınlatırdı çay şekeri sohbetleri. Çardakta toplanırdı onca evin ahalisi. Dedem, ak sakalını sıvazlayarak anlatırken, sessizce bir köşede oturur, savaşı, kıt...