Kayıtlar

Mayıs, 2007 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

BİR SEVGİ KELEBEĞİ OLMALI.. HANGİ ÇİÇEĞE KONMALI?

Resim
Sevgili günlük, Herbişeyden sıtkımın sıyrıldığı, beynimi boş bir tencere kıvamına getirmeye çalışarak tan tan sesleriyle avuttuğum şu günlerde, bir güzel sobe yapmış EMRE arkadaşım. Kendisinin linki yan tarafta bulunmaktadır. Buradan link vermeyi hala becerememiş teknoloji özürlü bir kadın olarak, kendimi aşarak, bir de blog yaptım. Daha ne yapayım. Neyse işte, bu sobe, SEVERİM sobesi. Ne güzel değil mi? Sevdiklerini yazıcan olay bitecek. Liste ne kadar uzun ise, o kadar mutlusun demektir bence. Sence de öyle değil mi günlükçüm? Haydi başlayalım. Ait olduğum yeri severim. Evimi, işyerimi, şehrimi, memleketimi, yurdumu ama, ille de benim olanı severim. Yabancı yerde uyuyamam. Rahat edemem. Dışarıya çıktığımda, sudan çıkmış balık gibi olurum. Bir an önce eve girmek isterim. Başka şehre gitsem, hemencecik dönmek isterim. Kurt köpeği gibiyim ya da güvercin de olabilir. Yabandan ürkerim. Hep yuvamda olmayı severim. Çocukları severim. Ayırt etmem, bütün çocukları çok severim. Öyle masum, öyl

BAY MİNİ'Yİ TAKDİMİMDİR

Resim
Minicim sesleniyor akşam derinden.. ben de bilgisayardayım günlükçüm… Anneeeee… Efendim oğlum. Ben seni çok seviyorum biliyon mu? (Aşk böcüğüm benim) Biliyorum yavrum.. ben de seni çok seviyorum. Ama, ben bu dünyada en çok seni seviyorum. ( Bu esnada, karton koliden otubüs yapma çalışmalarını da sürdürmektedir.) Bu yaşlarda öyledir yavrum.. ana kuzususun daha.. benden daha çok seveceğin bir kadın olacaktır elbette. Hele bir büyü de.. (Anam, düşüncesi bile insanın canını yakıyor be.. sonra da bekle ki, kaynana gelini çok sevsin.. hadi canım sen de..) Anneeee… sen o blogu bıraksan da bana yardım etsen diyorum. Bak burda canım çıktı. Zaten tekerlekleri de yapamadım. (Sanki Taksim – Şişli hattında toplu taşıma yapacan oğlum.. netçen ki tekeri mekeri.) Ama yavrucum, o incecik kartondan tekerlek olmaz ki.. ben sana yarın, tekerlek benzeri bişey alırım onunla yaparsın. Hem bak teyzelerin, ağabeylerin senin için ne güzel şeyler yazmışlar.. gel birlikte okuyalım istersen. Bırak anne yaaaa… onla

DÜZ OL.. RELAX OL.. PANÇO YE MUTLU OL..

Resim
Sevgili günlük, bu gün sana bir hikaye anlatayım. Hani bakalım beraberce.. kim, ne söylerken.. kim ne düşünür. Kim ne düşünürken, aslında ne söylemeye çalışır. Kim birşey anlatırken.. öteki ne anlar. Diyelim ki Cenk isimli bir adam, Ceyda diye bir kızdan hoşlanıyor ve ona sinemaya gitmeyi teklif ediyor. Ceyda kabul ediyor ve her ikisi de oldukça iyi zaman geçiriyorlar. Birkaç akşam sonra bu kez Cenk, Ceyda'yı yemeğe davet ediyor ve gene çok iyi zaman geçiriyorlar. Birbirlerini düzenli olarak görmeye devam ediyorlar ve bir süre sonra ikisinin de görüştüğü özel biri yokken, bir aksam gene yemeğe çıkıyorlar. Dönüşte arabada otururken, Ceyda'nın aklına bir şey geliyor ve üzerinde fazla düşünmeden pat diye "Farkında mısın, bu gece görüşmeye başlayalı tam 6 ay oldu." diyor. Bunun ardından derin bir sessizlik oluyor arabada. Ceyda için çok uzun süren bir sessizlik bu. Ve düşünmeye baslıyor: "Aman Allahım acaba yanlış bir şey mi söyledim? Belki de bu ilişkinin kendisini

VAKA-İ MIRNAV

Resim
Günlükçüm, benim Mini, kedi alalım diye tutturuyor bu ara. Yağmur teyzesi varmış ta.. ona yavru kedi verecekmiş te.. noooooolur anneymiş te.. hayır ben biliyorum, bir heves alıp, sonra tüm sorumluluğu bana yükleyecek. Zaten, kımıldamadıkları sürece sever benimki hayvanları. Hareket halindeyken asla yaklaşamaz yanına. Bir de bizim evde gündüz kimse yok ki oğlum. Kim bakacak hayvancağıza. Yoksa ben de çok severim hayvanları. Aslında en önemli etken, koca kişisinin alerjisi ve Maxi yavrusun bronşit tehlikesi tabii ki. Yağmur teyzesiyle gizli gizli yazışıyor bu deli Mini.. beni odadan çıkartıyor bir de. Sanki ben okumuyorum sonra değil mi? Bir gün bahçeli bir evimiz olursa.. ki bunu çok istiyorum.. çeşit çeşit ağaçlar, çiçekler ve hayvanlarımız olacak inşallah günlükçüm. Minimin istediği de olacak o zaman.. bir sürü kedi.. Kedilerle, hatırlayabildiğim ilk tanışıklığım beş ya da altı yaşlarındayken olmuştu. Rahmetli babaannemin kocaman, güzel bir bahçesi vardı. Böyle bir çardak düşün şimdi.

BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN

Resim
Bu gün gençlerin bayramı.. bu gün gözlerinde ışıl ışıl geleceğimizi görmek istediğimiz yavrularımızın bayramı. Hepimize kutlu olsun. Çenebazcığımın Cuma Güzellerinden sonra, ben de size bu gün bir Bayram Güzeli yayınlıyorum. bakın bakalım, fotoshopla GS li bir futbolcunun vücuduna oturtulmuş bu 19 Mayıs Güzelini tanıyabilecek misiniz..

BAHARDAN MI YOKSA AŞKTAN MI

Resim
Bu sabah kalktım, her yer bahar kokuyordu. Daha bir neşeyle ovuşturdum gözlerimi. Daha bir hızlı fırladım yataktan. Güneş yatağıma doğmuştu. Odam bahar kokuyordu. Daha bir sevgiyle sarıldım çocuklarıma, öptüm kokladım doya doya. Onlar da bahar kokuyordu. Evim, ocağım her yer daha bir güzeldi sanki. Açtım camları perdeleri. Karşı komşuya selam verdim penceremden. Gülümsüyordu. Dışarısı mis gibi bahar kokuyordu. Kapıdan çıktım. Daha aydınlıktı sokaklar. İnsanların yüzleri daha aydınlıktı. Bakkal amcaya günaydın dedim. Gün daha aydınlıktı. Şarkı söyledim içimden bağıra çağıra. Çığlıklar attım kimsenin duymadığı. Küçücük bir kız çocuğu vardı yüreğimin ucunda bu sefer. Papatyalardan taç yapmış annesine götürüyordu. Dünyanın karanlığından ürkmüş, ana kucağına sığınmış. Saçlarına taktım annemin sonra o tacı. Saçları bahar kokuyordu. İlk kez bir baharda görüp aşık olduğum o gözler gibi yemyeşildi ortalık. Aşk gibi, umut gibi, hayat gibi yemyeşil. Yaşamak daha bir anlamlı geldi bana. Canım can

BİR PAZAR GÜNÜYDÜ HATIRLAR MISIN....

Resim
Pazar günü anneler günüydü günlük. Güzel, güneşli, pırıl pırıl, keyifli bir gündü. Sabah erkenden kalktım. Çocukların başına gittim. Mini yavrusun ateşi yüksekti biraz.. ama ben çok güldüm. Çocuğu ateşli olup ta gülen anneye ne denir.. gaddar, hain, acımasız, kötü kalpli, cadı anne mi? Yavru ateşlenince gülünmez… ılık bir duş aldırılır. Ben de öyle yapacaktım zaten. Soydum bunu. Zaten güldüğüm nokta burası idi.. bir de baktım, bizim Mini çiçek açmış. Göbüşünün altı, üstü.. sırtı, yüzü çiçek çiçek olmuş. Sonunda o çok istediği suçiçeğine yakalandı. Haydi gözü aydın olsun. İlahi çocuk. İki tane çok güzel toka almış bana. Sabırsız yavrum Cumartesi gününden vermişti elime. Öptü bi de kocaman ve ıslak. İşin garibi, bu çılgın yavru, saçlarımla oynamayı pek sevdiğinden, asla toka bırakmaz kafamda. Maxi horul horul uyumakta. Akşam, babasıyla birlikte.. son Avrupa çıkarmamızı seyretmişler. Ben öyle onların odasında yerde uyuyakalmışım. Sallamışız şekerim.. ama, yıkamamışız. Kim bilir saat kaçta

HER GÜN SENİN OLSUN..

Resim
Tüketim toplumu olduk.. bu özel günler de sırf alışveriş çılgınlığını körüklemek için bahane uydurmaktan başka işe yaramaz.. gavur adetidir bunlar, boşverin.. demeyin ne olur.. Değmez mi? Annelerimizin gözlerindeki ışıltıya.. dudaklarındaki gülümsemeye.. iki damla sevinç gözyaşına.. değmez mi? Zaten neleri tüketip bitirmişiz.. senede bir güncük te annemiz için küçük bir hediye almışız çok mu? Elbette her gün anneler günü olsun.. ama, olabiliyor mu? Ya minimini bebeklerimizin, bizim için hazırlıklar yaptığını görmek.. onların bizim için hediye alıp, onu köşe bucak saklamalarını görmemiş gibi yapmak.. onların heyecanlarını izlemek.. sorarım, hangi duyguya değişilebilir? Bu gün vesile olsun.. kaybettiğimiz annelerimizi duayla analım. Bu gün vesile olsun.. uzaklardaki annemize telefon açıp hatırını soralım. Bu gün vesile olsun.. kalbini kırdıysak gönlünü alalım. Bu gün vesile olsun.. onların yüzündeki gülücüğün sebebi olalım. Bu gün vesile olsun.. hem evlat, hem anne olmanın.. tadını çıkar

EĞİTİM ŞART

Resim
Akşam, Mini pijamalarını giyiyor, günlük. Bir baktım, ayak bileğinin biraz üstünde kocaman bir şişlik ve mosmor.. -Yavrum ne oldu buraya böyle? -Yok bi şey anne ya… abartma. -Ya lı be li konuşma anneyle.. taş olursun taş.. söylesene oğlum ne oldu? -Arkadaşım tekme attı anne.. hem acımıyo, merak etme. -Yahu, arkadaş hiç tekme atar mı? Nasıl arkadaşmış bu böyle? Nasıl acımıyo yani? Acımaz -mı bu hiç? Yavrum ya... -Tamam anne ben hallettim zaten durumu.. -Neyi hallettin? Nasıl hallettin? Anlat bakalım… -Ya şimdi bu çocuk tekme attı ya.. -Eeeeeeee? -Sonra ben de ona kafa attım. -E iyi halt ettin.. oğlum öğretmenine söyleseydin ya.. şiddetle hiçbir şeyi çözemezsin. -Ben ispiyoncu muyum anne? Hem çözerim, öyle bi çözerim ki… Anam anam.. neler oluyor bu çocuklara böyle. Nasıl başa çıkmak lazım. Şiddet artık küçücük çocukların bile çaresi mi olmuş. Çocuk, benim Mini’nin sıra arkadaşı. Problemli bir yavrucak. Aileden yeterli ilgiyi görmüyor. Öğretmenimiz de çok uğraştı ama, bazı şeyleri düzelte

HİSLİYİM ELLEŞMEYİN

Resim
Sevgili günlük, Sevdiklerimizle daha ne kadar birlikte olabiliriz acaba? Ne kadar vaktimiz kalmıştır geriye? Hepimizi o kaçınılmaz son beklemekte. Elimizde olanın kıymetini, onu kaybetmeden evvel anlayabilecek miyiz? Gözünün önünde yaşanan hayatlar, bir bir bitmekte. Hep seninle olacak sandıkların bir bir yitip gitmekte. Yaş otuz beş. Heyhat ancak uyanmakta İncegül kişisi. Her gün ne kadar değerli, hatta her an ne kadar… sevdiklerin servetin senin. Eniştem gitti, daha bir ay olmadı.. evvelki akşam da yıllardır komşuluk ettiğimiz.. selamlaşıp, sohbet ettiğimiz komşu amcamız kalp krizi geçirdi ve göçtü o da.. Canım dayımı, çakır gözlümü kaybettik yakın zamanda. Dayıcım, yaşlanmayacak mısın sen hiç derdim.. yaşlanmadı. Gencecikti, aslan gibiydi. Göğsüne kütük mü ne düşmüş.. hastaneye götürdük.. önemli bir şey değildi.. biz iyileşip çıkar diye beklerken, alakasız bir şekilde kanser olduğunu öğrendik.. Gitti… hem de birkaç ay sonra.. Cemba kişisinin babası bizim çok ama çok sevdiğimiz büyük

ŞANTAJ MONTAJ VE SUÇİÇEĞİ ÜZERİNE GÖLGEOYUNU

Resim
Ah günlükçüm, şu çocuklar birbirlerine şantaj yapıyorlar biliyo musun?.. He valla.. parmak kadar bebeler, birbirlerinin hatalarından kendilerine menfaat sağlamayı öğrenmişler.. ne ayıp… Miniiii bana su verir misin aabicim.. Ya abi ya.. transformırs armada var onu seyrediyorum.. Miniiiii.. ordan sürahiden doldurucan olum suyu.. zaten.. Eee o zaman kalkıp sen doldursana alla allaaaaa.. Tamam ben kendim doldururum sen seyret canım kardeşim transfor bilmemneni.. anneeee… Hıııı.. bana bulaşmayın oğlum ya… çok yorgunum.. Bu Mini var ya… Var nolmuş ki?... Benim arkadaşıma ne dedi biliyo musun? Yoooo bilmiyorum.. bilmek te istemiyorum.. çok ayıp.. niye birbirinizi şikayet ediyosunuz bakim…. Asıl kızdığım, sığ şeyler için uğraşmaları günlükçüm. İnsan biraz yaratıcı olur değil mi ama?.. Bak şimdi, biz bir gün bu bigrother kişilğiynen.. ki o zamanlar kişilik bilem değil, sümüklü bir insan yavrusu… bakkaldan dönüyoruz. İşte zamanın menşur Golden sakızları var.. naneli böyle.. büyük kare şeklinde..

İSMİN NE??? DEDİ.. SÖYLEYİVEREMEDİM...

Resim
Günlükçüm, ne geldiyse başıma bu nüfus memuru kişileri yüzünden geldi… Ülkemiz nüfus memurları.. canlarım, ciğerlerim. Yaratıcı kişilikleriyle, birçoğumuzun hayatını tamamen değiştiren müstesna şahsiyetler. Bundan 35 yıl kadar önce, orta yaşlı bir kadın.. ki kendisi rahmetli babaanneciğim olur.. nüfus memurunun huzuruna varır. Yeni doğmuş olan, minik, tatlı, akıllı, şeker mi şeker, güzel mi güzel torunu için… ki bu da ben oluyorum…. kafa kağıdı çıkarmak ister. “İsmi ne olacak?” diye sorar nüfus memuru. Kadın, kendi ismini vermek istemektedir bu dünyalar güzeli bebeğe. Söyler. “Hıııı” der nüfus memuru, bu güzel yavru için bu isim pek te uzunmuş. Düşünür. İleride zorluk çekmesin yavrucak. Biz bunun ismini kısaltalım bir parça. Kırpalım ucundan, kıyısından eccük. Tabii bunların hepsini içinden düşünüyor. Çok düşünceli canım. Sonunda kararını verir. Toplam yedi harften oluşan ismi, beş harfe düşürür nihayetinde. Yalnız öyle bir isim bulmuştur ki, bırakın Türkiye sınırları içinde, dünya yüz

PERİLİKÖŞKÜME

Resim
Hayatıma giren güzel peri.. Küçük tatlı peri kızlarınla birlikte.. Kocaman, güzel bir ömrün olsun. Doğum günün kutlu olsun. Sana hediyem.. Kabul edersen.. Dostluğum olsun.