Kayıtlar

Nisan, 2009 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

BEKÇİNİN DÜĞÜNÜ

Resim
Koca bir boşluğa bakar gibiyim. Kimim ben? Neyim? Neredeyim? Önüme dökülen bu parça parça, tutam tutam beyazlar da ne? Karşıdan bana yüzüm yansımalıydı oysa. Işıl ışıl, tan kızıllığı mutluluğuyla gülüşün ya da… İçim hüzünlü bir vazgeçişi kabullenmeye hazırlanıyor. Uçmak, yüzmek, koşmak, sevmek… Yaşamaya dair ne varsa kaybolup gidiyor bir bir. Mavilerimin üzerine örtüler seriliyor. Kanatlarımda altından bir kelepçeyle usul usul teslim oluyorum; sesim çıkmıyor. “Hey gidi kardeşim…” diyor çocukluk arkadaşım. “Damat tıraşını yapmak da bana kısmetmiş.” Öyle ya, bu gün benim düğünüm var. Sevinmeli, halaylara ortaklık etmeliyim. Sahte gülüşlere, aynı ikiyüzlülükle cevap vermeliyim. Hatta tüm bitirilenlerimin hatırına neşeli şarkılar söylemeliyim!.. Saçıma sakalıma dokunan bu ellerle bir zamanlar bir kıyıda nasıl da kenetlenmiştik. Ayaklarımıza dalgalar değerken, denize yeminlenmiştik. Onun yolunda, hiç görmediğimiz ufuklar keşfedecek, her şafakta başka güneşlere yanacaktık; söz vermiştik. Son