BED ASLA NECASET Mİ VERİR HİÇ ÜNİFORMA? ZERDÜŞ PALAN URSAN, MERKEP YİNE MERKEP...

Ben her sabah aynaya baktığımda, Ivana Hart’ın o güzel sesini duyar gibi olurum sayın okuyan. “O ayıkkabi hiç olmadi, o kazak pontulanın üstüne yakişmadi, sen bu halda türkiyanın en şik kadin olamazsin.” Ve o duymasa da her sabah ayna önünde kendisini yanıtlarım. “Ne çemkiriyon beee! Sanki o senin kurduğun cümle çok mu güzel oldu? Sen bu halda sunucu olabiliyon ama”
Gardroptaki en kalın, en boğazlı kazak… O da yetmedi üstüne hırka. Pantolon altı termal donumuzu, yün çoraplarımızı da giyelim Ayakta da palet gibi postallar. Montu, şapkayı, atkıyı da kuşanalım bir güzel. Değil soğuk, kurşun geçmez, kurşuunn…
Kapıdan adımını attın mıydı yüzünü bıçak gibi keser buraların rüzgârı. Ve acıta acıta iliklerine işler sabah ayazı…
Gönül isterdi ki; şal desenli kısa kollu elbisemin altına, önden açık, kışlık! ayakkabılarımı çekeyim, incecik trençkotumu üzerime geçirip minicik klaçımı kolumun altına alayım ve sonra kendimi bir moda kokoncanı şeklinde, neş’eyle dışarıya atayım. Ama neylersin ki; her normal insan evladı gibi üşüyorum ben yahu.
Şu sıra “Kış Günü Ne Giymesem de K.çım Başım Donsa” adlı yarışmaya takılıyorum çoğunlukla. Sanırım bu kendini ve hayatı sorgulayış, manik-depreşik, pisikokozmopolitik ruh durumlarım da bu yüzden.
Yarışmacı hatunlar kışlık! kılıklarıyla podyumda arz-ı endam ettikçe benim kıllarım diken diken oluyor sayın ve pek duyarlı teve izleyicisi. Kendimi tutamıyorum. Ekrana uçasıma, duvarlara çarpasıma, ve hatta sayıp sövesime mani olamıyorum.
Kimisi öğrenci, daha on sekizinde bebe… Kimi tezgâhtar, kimi ofis çalışanı… Bir kısmı ev kadını, çoluk çombalağı var. Sen-ben gibiler işte. Bildiğin memleketim kadını.
Ama hatunlar sanki akşama Sahil Gazinosunda sahneye çıkacak gibi giyinip gelmiyorlar mı muhteşem jürimizin karşısına… Merak ediyorum, hangi ruh hali bir insana o korkunç elbiselerle şık olacağını düşündürür? Bunca para harcayıp bu kadar ucuz görünmek nasıl bir beceridir? Ve merak ediyorum, hangi yurdum insanı bu kış kıyamette, ve de benim ülkemde bu şekilde sokağa çıkabilir?
O g.t göbek açıkta, sırttan ayrı, bacaktan ayrı dekolteli elbiseleriyle sabah ayazı bizim sitenin önünde yarım saat dikecen bunları, bak nasıl adam oluyorlar. Ayağında da beş metre çivi topuklu rugan. “Ablacım nere gidiyon sen bunlarla?” “Daveteee” Sanırsın ki karı her akşam Çırağan’da, Topkapı’da. “Şeey… Münevver Teyze güne davet ettiydi de…”
Bi başkası da baştan ayağa payet, pul, boncuk… m.meler alttan sıkıştırılmış, neredeyse ağzında. Bu yetmezmiş gibi leopar ayakkabı giymiş, tüy dikmiş… “E sen nere gidiyon bacım?” “Akşam yemeene.” Muhtemelen yan mahalledeki Kebapçı Haydar’a… Tabii ülkem şartlarında te.ca.vüze uğramadan ulaşmayı başarabilirsen. Makyajlarından hiç bahsetmiyorum bile. Akıllara zarar zira.
“Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol!” demiş ya Mevlana. Ne güzel söylemiş. A be benden beter Kezbanım! Sabah işe giderken mi giyecen o üstündekini, yoksa akşam Necla Teyze’nin oğlu Börkcan’ın düğününe mi? Bi dek dur! Bi kalıbının adamı ol!
Höööyyyt! Bak yine çığrından çıkartınız, deliye bağlattınız İncegül gişisini.
Sonunda giyim kuşam olayına da el attım ya, artık kim tutar beni? Yakında bir moda bloguyla karşınıza çıkar, “bülüz: silk en kaşmir 185 tela, etek: mengo 190 tela, trençkot: söylemesi ayıp bir İtalya seyahatinden almıştım 248 avro, ayakkabı: maamutpaşa halk pazarı 15 tela…” şekli yaparsam şaşırmayın.
Hatta Barbıros’un elleşmesinden korkmasam, yarışmaya katılıp ülkenin en şik! kadını da olurdum ya neyse!
“Kız, zararsız ooo. Ellese n’olur, ellemese n’olur!” deme sakın, sayın ve pek dikkatli teve seyircisi. Sen de çok iyi bilirsin ki; şeytan ayrıntıda gizlidir.
Haydi görüşürüz yine. Sıkı giyinin, üşütmeyin ha!
Yorumlar
Seni de cok ozlemistim.
Ve yazilarini okurken agzimin kulaklarima ulasip yazinin sonuna kadar orada kalmasini guzelim.
Simdi hemen onceki postalarina da konup hasret giderecegm.
Kuguu:))
Donmene cok sevindim F.I.Gcgm
sevgili nurayozan, güzel sözlerinizi, iltifatlarınızı aldım. başım gözüm, gönlüm üzere... yazım kurallarını gözetmeyi, güzel türkçemizi güzel ve doğru kullanmayı, hem günlük yaşantısında, hem de edebiyat dünyasındaki yazma çabalarında düstur edinmiş biri olarak, bunun farkına varmış olmanızdan mutlu oldum. lakiiiin, bu alanda biraz olsun kendimizi özgür bıraktığımız noktalar da olsun istedim. :)
ziya paşa'nın şiiri ile ilgili ne diyeyim? dokunduk artık. bir ara telafi ederiz.:)
ilginize teşekkürler ve içten sevgiler...
karsilikli oldugunu da sen biliyorsun degil mi INCEGULcgm:)
Tok anacım şimdi 24 saat abiye banka,işyeri,alışveriş neresi olursa
Ellerine sağlık gülüm.
Sakın kaybolma emi:))
Wesley was in the military-and shortly after leaving-he revealed hidden, "SELF MIND CONTROL" secrets that the CIA and others used to get whatever they want.
As it turns out, these are the exact same tactics many famous people (notably those who "became famous out of nothing") and top business people used to become wealthy and successful.
You've heard that you only use 10% of your brain.
That's really because most of your BRAINPOWER is UNCONSCIOUS.
Perhaps that expression has even occurred IN YOUR own brain... as it did in my good friend Wesley Virgin's brain about 7 years ago, while riding an unlicensed, trash bucket of a car without a driver's license and with $3 in his bank account.
"I'm very frustrated with living paycheck to paycheck! Why can't I become successful?"
You took part in those thoughts, right?
Your very own success story is going to happen. You need to start believing in YOURSELF.
CLICK HERE TO LEARN WESLEY'S METHOD