AYA BAKTIM SENİ GÖRDÜM SANA BAKTIM AYI GÖRDÜM


Sevgili Kelebek, "Ertelemek/Ertelenmek" demiş. Bir öyküyle iştirak edelim efenim. Şunu da belirteyim ki, aşağıdaki hikayede adı geçen kişi ve kuruluşların gerçek hayatla yakından veya uzaktan hiiiiç alakası bulunmamaktadır.

Öykümüzdeki kadın, siz tanımazsınız, bir ay geçmesine rağmen yeni yıla giremeyen, hala eski yılda takılı kalan bir karakter. Bir türlü de karar veremedi. Yeni yıla girsin miydi? Yoksa beklemeye devam mı etsindi? Yeni yılda yeni kararlar alsın mıydı? Yoksa eski yılda alıp, bir türlü hayata geçiremediği kararları bohçasından çıkarsın mıydı? Yahut onlar, bu yıl da bohçada kalıp, şeytan sidiği, güve yeniği olsun, hatta küflensin miydi?

Alice’in ukala tavşanı misali, hep bir zıplama halinde, hep bir koşturmaca içinde yaşamakta olan bu insan, nedense hep ertelemekteydi yıl değiştirmeyi. Belki de biraz ağırdan almalıydı artık hayatı. Biraz daha yavaşlatmalıydı adımlarını.

Bu hengamede atladığı, yaşamayı unuttuğu ve ertelediği ne çok şey olduğunu düşündü. Bir yandan ağır adımlarla yürüyordu. Bu kadar ağır yürümesine kendisi de şaşırarak ve şaşkınlığını geçirmek için daha da yavaşlayarak.

Tempo düşerse, daha fazla şeyi kaçırabilir miydi acaba? Yoksa bir ucundan yakalamak için koşmayı mı bırakmalıydı?

İşte bu çelişkiler içinde boğuşurken, tam da akşam saatlerine denk gelen bir vakitte, günde iki kez gittiği yolu, artık her kaldırım taşını, her ağaç kovuğunu, hangi köşede hangi satıcı bulunduğunu bile ezberlemiş bulunduğu o yolu bitirmiş, evine varmak üzere olduğunu fark etti.

E değişen hiçbirşey yok idi işte. Her şey yine kendi rutininde devam etmekteydi. Su yine aynı yöne doğru akmaktaydı. Deli gibi koşsan da, ağır aksak gitsen de yolun sonu yine ve hep aynı yere çıkmaktaydı. Gelen yılın, geçip gidenden farkı var mıydı? Araya minicik mutluluklar serpiştirmedikten sonra bu yolu böyle gidip gelmenin bir anlamı var mıydı?

Başını göğe doğru çevirdi. Açık ve bulutsuz gökyüzünde dolunayı gördü. Gerçekten muhteşem görünüyordu. Bunca olağan ve durağanlığın arasından sıyrılmış kendini fark ettirmiş kocaman bir ışık gibiydi.

Dolunay, her bünyede farklı etki yaratırdı. Kimi kurt olurdu, kimi arsız bir romantik. Lakin hatunda bir garip huzur duygusu şeklinde tezahür etmekteydi nedense. Huzur, bunca karmaşaya rağmen, hep aranan, daima özlenen olduğundan mıdır nedir?

Evinin kapısından içeriye süzüldü genç!!!! kadın. Bir de ne görsündü. Yavrucakları evde değil miydi. Hemen birbirlerine sarıldılar. Öpüşüp koklaştılar. İşte bu an dünyaya bedeldi.

Keşke hep böyle olabilselerdi. Hep bu anda kalabilselerdi. Ama heyhaaat. Belki biraz sonra iki kardeş birbirlerini yiyecek, anne sinirlenip bütün saçlarını yolacak, kafasını duvarlara vuracak, belki de küsüşüp konuşmayacaklardı.

Anne, rutin akşam koşturmacası sırasında, neden bir akşam da yavrularının kendisine destek olmadığı konusunda söylenip duracaktı belki de. Hatta babanın geç saatlere kadar çalışmasının, sırf ona gıcıklık olsun diye yapıldığını düşünecek ve iyice sinir olacaktı kim bilir.

Olsundu. Bu anı doya doya yaşasınlardı. Bir daha geri dönüşü olmayacaktı. Anlar yaşanıp, tadı çıkarılası, hatıralara katılası ya da unutup gidilesi zaman dilimleriydi.

Hem ay, hem de aldığı yeni kararların etkisiyle tatlı bir rehavet çökmüştü üzerine kadının. Bıraksındı, bu akşam da dağınık kalıversindi çocukların odası. Masanın üzerindeki örtü de yamuk duruversindi. Ya da televizyonu da bu akşam biraz tozlu seyrediversinlerdi. Ne çıkardı? Dünyanın sonu değildi ya.

Ay, bütün güzelliğiyle parlıyordu gökyüzünde. Dinlenilmeyi bekleyen güzel bir müzik gibi bekliyordu seyredilmeyi. Bu güzellik, küçük oğulla birlikte seyredilebilir miydi? En azından denenebilirdi.

Anne yavrucağına seslenir:
“Gel benim kuşum, birlikte şu kocaman bir tabak gibi gökyüzünde parlayan ayı seyredelim.”
Hem abiyi odada yalnız bırakalım. Biraz rahat bırakılmak ister ya gençler bu dönemlerde. Oğul bu öneriyi nedendir bilinmez itirazsız kabul eder.

Derin bir huşu ile pencereden bu eşsiz manzarayı seyretmeye koyulur anne oğul. Bu sükunet mucizevi bir şekilde üç dakika kadar sürdükten sonra, elbette ki minik geveze tarafından bozulur…
“Annee, Ay’a gidilebilir dimi?”

“Elbette canım.”

“Peki nasıl gidilir?”

Şimdi burdan dümdüz gidiyon.. soldan ikinci sokaktan giriyon.. ışıkları geçince ilk boşluktan dalıyon. Tobe töbe….
“Uzay aracıylan yavrum…” çok aydınlattın yavruyu, tebrik ediyoruz.

“Ben Ay’a gidicem biliyon mu?”
Bu yavrucak, dünyaya sığamadı bi türlü. Bi gün uzay der, öbür gün Ay’a takar. Tamam küresel ısınma falan, dünyamız pek iyi durumda sayılmaz ama, yine de uzaya taşınmak biraz zor. Hem uğraşamam ben öyle antenli kuntenli komşularla falan.

“Okuyup, astronot olman lazım önce oğlum.”
Tabii bir de o vakte kadar canım yurdumun uzay çalışmalarında epey bir yol kat etmesi lazım.

“Yok anne.. gidenlere rica etsen, beni de alsalar yanına. Olmaz mı öyle?”

Hiç olma mııı???… yüksek mevkilerdeki tanıdıklarıma rica edeyim de, benim gözümün önünden ayırmaya kıyamadığım yavrumu alıp Ay’a götürüverin sevabına diyeyim.
“Olmaz annem öyle. Hadi bak sessizce seyredelim. Çok güzel bir manzara değil mi?” şeklinde oğlunu sükunete davet eder.

Sessizlik ve bu yavru aynı karede olabilir miydi? Elbette ki çok olabilir değildi.
“Annee, şimdi ben böyle bir gerinsem gerinsem.. sonra da yukarı doğru fırlatsam kendimi, direk Ay’a gidebilir miyim?”

Ay’ı bilmem de, öyle hızla atlarsan, doğruca apartman kapısının önüne gidersin. Ay Allah korusun.
“ Sakın böyle bir şeyi denemeye kalkma olur mu oğlum. Bak o hıza ulaşmak için özel bir araç, özel benzin ve üzerinde de orada giymen için özel kıyafetlerin olması lazım.”

“ E spaydır men kostümüm var ya anne..”
Zannedersem yavru annesiyle kafa bulmakta.

Evin ağır abisi gelir bu arada ve “aynı fabrikanın ürünleri birbirine bu kadar mı benzemez”in kanıtı olarak konuşmaya başlar.
“ Ooolum, Ay’da yerçekimsiz ortam. Böyle havada geziyosun. Karanlık, havasız. Yüzeyi de pütür pütür. Yemek yok, dondurma yok. Park yok, oyun yok. Hiç sevmezsin sen.”
Gerçekler acıdır.. böyle dondurur işte adamı..

“Amaaan….. ben de böyle güzel görünce, bişey sandım. Yok o zaman ben vazgeçtim abi. Ben biraz ders yapiim bari.”

Küçük afacanın Ay seyahati de ertelenmiş olur böylece. Ama anne mutludur. Ertelediği işler sayesinde, ertelemediği ve doyasıya yaşadığı anlar için mutludur. Yarın ne olur bilmez kadın, kimse bilmez. Anın tadını çıkardığı için mutludur. Fakat hala yeni yıla girip girmeme konusunda kararsızdır.

Yorumlar

Muhabbet Çiçeği dedi ki…
Canımcım, bu kadını tanımadığımıza eminmisin:) Valla bana kadının özellikle son yaşadıkları çok tanıdık geldi:) O kadını sen tanırsın o zaman biz tanımazsak. Söyle ona biran önce girsin yeni yıla. Yeni yılda umut var, güzellik var. Bak sevdikleride yanında kadının. İnsan daha ne ister, şükretmek gerek dimi. Sevdiklerinin yanında olamayan var, aç, açıkt aolan var. O yüzden bence mutlu olmalı kadın. Çok öp o kadını yerime:) Mucks
Butterfly dedi ki…
o zaman ertelemek demek anları kaçırmak demek mi oluyor?
ne güzel olmuş bu kelimeyle ilgili okuduğum ilk yazı, eline sağlık.
SenaBera dedi ki…
Öncelikle muhteşem bir resim bulmuşsun, bayıldımmm!! Miniye, abisine ve annelerine de bayılıyorum....
velinkam dedi ki…
hikayeye bayıldım :) eve girene kadarki bölümde kendimi buldum sanki sonrtası ben de çoluk çocuk olmadığından oturmadı tabi :9 Aya gitme fikirleri çok güzeldi :))
KUGUU dedi ki…
"Evinin kapısından içeriye süzüldü genç!!!! kadın. "
Ben bu genc kadini ve mini ile maxisisini, harika fikir ve sohbetlerini seviyorum...
Gel gel yeni yila gel bu arada. Ben 2007yi hic sevmedim, sen gel 2008 e INCEGULcgm.
Derin Sularda dedi ki…
İncegül, ne güzel, ne sıcak bir öykü olmuş. Eline, yüreğine sağlık. Okurken çok keyiflendim, çok özendim o birlik bütünlüğe :)

Sevgiyle kalın..
TuBiKKo dedi ki…
Valla bir süredir hala 2007 sınırları dahilinde takılan biri olarak ben de en nihayetinde 26.01.08 Cumartesi itibarı ile girdim yeni yıla..VE 3 senedir ertlediklerimi de çıkardım yerinden.Biliyosun ki çok mutluyum umutluyum...:) Öpüyorum çok...
Adsız dedi ki…
İncegül, artık arkadaşım olduğuna göre paylaşabiliriz.Bugün başka bir yerden yazıyorum.Yazı harika ve şu ukala tavşan hakkında benimde söyleyeceklerim var.Onu en iyi ben tanıyormuşum gibi geliyor.Ama hiç ama hiç müsait değilim.Bir süre olamayacağımda.
Aksayan çok şeyi olabilir.Ama kimseyle asla oynamaz.
İyi bak.
Muhabbetim, ben birazcık tanıyorum evet bu hatunu. Bütün notlarını iletirim kendisine. O kadın da seni öper canım kocaman kocaman.:)

Kelebeklerin en güzeli, çok güzel bir kelimeydi. Birbirimizi böyle pat diye anlayabilmemizi çok seviyorum. Teşekkür ederim.:)

Senaberamın tatlı annesi, senin gönlün çok geniş gülüm. Sağol. Hislerimiz karşılıklıdır bunu bilesin.:)

Sevgili Ebrucuk, merhabalar.:) E sen biraz daha tadını çıkar o zaman. Gezebildiğin kadar gez. Teşekkür ederim güzel yorumuna ve güzel ziyaretine. Sevgiler.:)

Kuğuuum, güzel kuğum, zarif kuğum.. sen çağırırsın da gelmez miyim hiç? O genç!!!! kadın da seni çok seviyor bilesin.:) (Bu arada bir önceki yazının son yorumlarına bakar mısın gülüm zahmet olmazsa.)

Dileğim, tatlı dilli arkadaşım. Çok teşekkür ederim. Elacık da bir gün aya gidicem diye tutturursa haberimiz olsun. Hemen abisini gönderir ikna ederiz kendisini.:) Sevgiler..

Tubikkom, biliyorum canım benim. İnşallah önümüzdeki bütün yıllarda bu kadar mutlu olursun. Umarım bu heyecanın hiç bitmez. Öpüyorum seni en kocamanından.:)

Lalegülcüğüm, bu gün pek karamsar gördüm ben seni. Herkesin bir ukala tavşanı var meraklanma. Teşekkürler canım.:)
berfin dedi ki…
incegülüm
ne hoş hikaye olmuş bu.ne zman sana gelsem allahım bende katılsam şu oyuna yazıversen birşeyler deyip duruyorum.ama ne aklım nede zaman buna müsade etmiyor.doya doya okuyorum bende canım.valla büyük kardeş çok gerçekçiymiş:)zavallının bütün hayallerini yıktı:)aynı ben ve ablam..
öpyüyorum seni.kalemine sağlık..
Emre dedi ki…
hayatı ıskalamamalı dimi ince, hikayen süper lakin bu bağyan ve çocuksları bana pek bir tanıdık geldi gözüm ısırıyo biyerden ama nerdeeeeeen. Canım eline yüreğine sağlık öptüm çoksssss.
tam böyle kendimi kaptırmışım yazıya derin hülyalara dalmışım :D biraz diyorum ben tanıyorum bu kadını biraz diyorum yok cnm hayal ürünü demişti ya değildir herhal sona doğru yaklaşınca dedim kandırdı bizi hiçte hayal ürünü değilmiş :D:D:D
hepimizde var malesef ertelenmişlikler kendimizi çocuklarımızı boşlamışlıklar yarın yaparımlar çoğu zaman frenlemeye çalşıyorum kendimi.
çalışan anneleriz akşamları çocuklar bir köşede biz kendimizden geçmiş bir şekilde bir köşede vakit geçirince ertesi sabah iş yerimde yerime oturunca ahhh cemile diyorum yine vakit ayıramadın çocuklarına söz veriyorum kendime mutlaka bu akşam evcilik oynayacam lego oynacam koşturcam onlarla birinde yapıyorsam ikisinde yapamıyorum..ama yapmak gerek bunuda çok iyi biliyorum...
çünkü giden zaman geri gelmiyor maleseff..
inşlh az ama kaliteli zamanlardır bizim kullanbildiğimiz kadarı :)
çok güzeldi yine cnm yüreğine sağlık...
paticanlar dedi ki…
bana yolladığı resme göre geeeerçekten çoook genç olan eeey kadın!..P
Minim için 3-5 katı çalışmaya devam et sen. çünkü aya acaiiiip bir para karşılığında dolmuş yolculuğu başlıyacak yakında.okumasına gerek yok,sadece anası babası daha çoook çalışsın.:P
ama son raddede vazgeçtiği için, kendini çalışarak öldürmene gerek olmayabilir kanımca.:)))
anemon dedi ki…
bu karakterler bana çok tanıdık geldi nedense bizden birileri gibiler:)))
gerilip uzaya fırlamak süperdi :))
MUTLULUĞU VE HUZURU BULMAK İÇİN İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ '' AN '' DAN DAHA GÜZEL BİR ZAMAN YOKTUR
O YÜZDEN HAYATI ERTELEMEK YARİNE ANI YASAMAK EN GÜZELDİDİR
O 'AN '' BİR DAHA HİÇ GELMİYEBİLİR ÇÜNKİ
UNUTMAYALIM VE HAYATI ERTEMEKTEN VAZGEÇELİM Kİ
YARIN HİÇ BİRİMİZE VAAD EDİMLMEMİŞTİR
Ebru Oğuş dedi ki…
walla kadın ve de yavrular tanıdık geldi ama, bilmiyorum;) hep zor/sevimsiz olanı erteleyip keyiflileri öne alabilsek hayatta keşke. dur ben de bakayım şu erteleme işini. büyük ve küçük yavruyu öptüm, her ne kadar tanımasam da..
Tabiat Ana dedi ki…
ne güzel yapmış genç kadın:)
şu hayatta geri dönmeyecek şey zaman iken ve bu çocuklar böyle hızla son sürat büyüyüp giderken ertelenmemesi gereken şeyi nasıl da doğru şeçmiş. tebrik ederim onu;)
Berfinim, aslında senin kaleminden okumak da pek güzel olurdu. Umarım vakit bulursun da bir yazı yazarsın.:) Evet nasıl dağıttı yavrucağın ay hayallerini büyük sıpa.:)Sağol canım, ben de seni öpüyorum...

Emrem, kuşum, allaaa allaaa.. nerden ısırıyo acep senin gözün bu insanları?:) Ben de çok kocaman öpüyorum şeker seni. Sağol...

Cemilem, işte hayatımız böyle suçluluk duyarak, ama elde olmayan nedenlerle onları ihmal ettiğimizi düşünüp kendimizi hırpalayarak geçiyor. Kısa da olsa, yeterli sanırım bu zamanlar. Mutluluk dediğin de anlık bişey değil mi zaten?:) Sağol canım benim..

Yağmurumcum, dur sultanım şımartma beni şimdi. Bak havalara girerim de genç zannederim kendimi.:) Bacım bu yavru şimdilik vazgeçmiş görünebilir ama zannımca yakında yine başlar aya gitçem, uzaya gitçem diye. Çok çalışmam lazım çooook.:)

Anemonum, (alışacaz bu isme artık ne edelim:)) şekerim ne güzel demişsin, yarın bize vaad edilmemiştir. O halde ne duruyoruz değil mi? anın tadını çıkaralım. Lakin her zaman olmuyor işte.:)

Ebrumcum,hayatın içinden karakterler ya ondan tanıdık gelmiştir.:) Keşke hep öyle yapabilsek. Ben tanıyorum o veletleri, öperim senin yerine merak etme.:)

Sevgili Tabiat Ana, doğru seçmiş değil mi? O kadın böyle güzel ve sıcak insanlarla bir şeyleri paylaşıyor olmaktan çok mutlu. Teşekkür ediyor ta yürekten.:)
Dikkat! biyo var ! dedi ki…
Ohhhhhhh birikmiş de olsan seni hiç atlamadan okumaktan gurur duyuyorum.İyi ki hayatımda varsın be Fuzum,canım benim.Saatlerim,uykularım sana feda olsun ne diyim başka!!!
Benim güzel, tatlı kedim, sen de iyi ki benim hayatımda varsın. Kıyamam ben senin uykularına. Canımsın.. sabah sabah senin yorumunla kendime geldim. Ben sana ne diyim.. canımsın.:)
Banada hiiçç yabancı gelmeyen şu kadına söylede girsin artık oda yeni yıla yahu. Bak hepimiz buradayız.
Hem, varsın yürüdüğümüz yollar hep aynı yere çıksın, sonunda dediğin gibi bizi bekleyen kuzular ile sarılmak dünyaya bedel oluyor..
Sevgili İncegül,
Yine çok güzel bir yazı ve sıcacık.
Yazılarını okurken içine girebilmek hoşuma gidiyor. Ve na yazık ki o genç kadın yeni yıla girmeyi düşünedursun bir ay doldu bile 'habersiz geçen bir ay'
Sevgiler,
Adsız dedi ki…
İncegül,
Yazın hakkında yorum yapmak istiyorum ama malum.Ukala tavşan gibi çok garip ritüellerde rolümü oynamakla meşgulun
m.Yoksa
Adsız dedi ki…
İncegül,
Yazın hakkında yorum yapmak istiyorum ama malum.Ukala tavşan gibi çok garip ritüellerde rolümü oynamakla meşgulun
m.
Merhaba fikrimin ince gülü ben aranıza yeni katıldım benimde yazılarımı okuyup yorum yazarsan sevinirim...Bu hikayedeki kadın bance artık yeni yıla girsin.Yoksa gerçekten hayatın anın tadını çıkaramaz.Yalnız ayın nerde oluşunu tarif edişine bittim:)Kib.Öptüm:)
ev perisi;) dedi ki…
Tanıyoruuum ben bu güzel gönüllü, espirili ve muzip kadını;)
Bence bu kadın; yeni yıla hücceten girsin lakin bir ayağı eski yılda kalsın nolur nolmaz;))
Aslında küçük oğluşla küçük bir ay seyehatide fena olmazdı hani;)))
Muhabbetle...
Börtlekimin şeker annesi, gelsin o zaman o kadına diyelim de. Bütün arkadaşları oradaymış. Öyle canım her şeye bedel onlarla bir arada olmak.:)

Sevgili Yaşamın Kıyısında, habersiz geçen bir aya o kadın da inanamıyor hala. Bu sıcak ve güzel sözleriniz için teşekkür eder, izninizle ellerinizden öperim. Sevgiyle.:)

Sevgili Gelinduvağı, biliyorsun ki hayatta hepimizin rolleri var. Sana kolaylıklar dilerim canım.:)

Sevgili Gökkuşağı, hoşgeldin o zaman. Umarım herşey gönlünce olsun, sevenin bol olsun.:) Teşekkür ederim güzel yorumuna..

Peri kızı, demek tanıyorsun bu kadını.:) Bak bu seninki iyi fikir yahu. Temkinli olmakta yine de fayda var. Ne güzel olurdu değil mi aya seyahat. Kısacık bir mesafede 1680 soru sorma kapasitesine sahip bir yavruyla, aya kadar gittiğimi düşünüyorum da.:))) Sevgiler...
Adsız dedi ki…
Sanki ben bi yerlerden tanıcam bu anneyle oğullarını ama bi türlü çıkartamıyom yav:))
ev perisi;) dedi ki…
slm canısı;)
Çenebazım, hele biraz daha zorla bakalım hafızanı. Sen çıkarırsın zannımca.:))

Peri kızı, selamın başım gözüm üstüne. Öpüyorum seni.:)
s. dedi ki…
çok güzel, çok cana yakın, çok samimi...
bir sürü "çok" yani...
Sevgili SS, Çok teşekkür ederim bu tatlı sözlere, bir sürü teşekkür. Sağol...
TATLI CADI dedi ki…
Tek kelimeyle süper hikaye. Hayal var,genç hayal kahramanı var spaydırmen var, astronomi var ,var da var. Bayıldım bayıldım.Eline sağlık mecul hayal kahramanı:)
Geveze Kalem dedi ki…
Mutluluğun resmini çizmişsin sevgili İncegül.:)
Baktım inceden inceye, benim de çizesim geldi. Bir sonraki dolunay ne zamanaydı?;-)
Cadıların Tatlısı, bekleriz bizim hayal dünyamıza her zaman. Tatlı dilli, tatlı cadı olarak.:)

Sevgili Sema, çizebilmişsem ne güzel. Çok sağol. Az kaldı dolunaya. Eminim çok güzel bir tablo olacak o çizeceğin resim.:)
etki alanı dedi ki…
O büyülü gecede ne vardır bilmem..Hep bir mucize bekleriz..Aslında hepimizi anlatmışsın incegül..O profilde kendimi gördüm..Eminim okuyan herkes aynı duyguyu yaşamıştır..2008 hepimizi şaşırtıp hayallerimizi önümüze koyuverse..
Ütopya valisi ...
TüTü
Sevgili Tütü, ah bir şaşırtıverse ya bizi. 2008 olur 2009 olur. Acelemiz yok ya nasılsa. Her yeni yılda aynı hayalleri kuruyoruz.:) Valilik kadrosunda bana da yer var mı acep?:)
Adsız dedi ki…
Başka perspektiften bakabilen yazıları seviyorum.Kelime oyunları bu yüzden iyi geliyor galiba..Gönlüne emeğine sağlık..
Hüzünbazcığım, teşekkür ederim canım. Gerçekten bu oyun hepimize iyi geldi galiba..

Bu blogdaki popüler yayınlar

BİR ÇİFT KUŞ KANADIDIR MUTLULUK

SİGARASI YALDIZLI GELİYOR NAZLI NAZLI