SOR Kİ ÖĞRENESİN
Kutlanması zorunlu kılınan, dayatılan günler saçmalığına hayatı boyunca pirim vermese de bir kadın, bu kadar tantana koparılan, ve dahi en sümsük heriflerin bile en azından bir küçük jestle sevdiğini mutlu ettiği bir günde, hiç değilse kuru bir sözle bile olsa sevindirilmeyi hak etmemekte midir? Bu erkek milletinin kütlüğü genlerinden mi gelmektedir? Bunlar yaratılırken topraktan ziyade odundan mı yaratılmışlardır? Bu odun mamüllerinin küçük iken pek sevimli olup, zaman ilerleyip de ihtiyarlık vuku bulmaya başladıkça daha bir sertleşip, tam kütük kıvamını bulması karakteristik özelliklerinden mi kaynaklanmaktadır? Erkek kısmının minikleri, sevgi pıtırcığı, aşk böcüğü, kıvamında bir sırnaşıklıkla, sürekli olarak “seni çok seviyorum, beni seviyor musun, canım benim, cicim benim” şeklinde ortada dolanırken, büyük olanlarının “ben geldim, kumanda nerde, iyi geceler” cümlelerini bir akşamlık sohbet için yeterli görmeleri de bu zamanla kütükleşme sürecinin doğru işlediğini mi gösterir?
Minik oğlusuyla birlikte salonun ortasında bale (!) yaparken bacağına kramp giren anne kişisinin böğürtüleri üzerine koşar adım gelen, sporcu kimliğiyle tanıdığımız Liseli kişisi, kendisine kramp tedavisi uygulamak suretiyle acılarını dindirmiştir. Lakin bu yardım sever şahsiyet, bu işi sessizce yapmak yerine, “bu yaşta böyle abuk şeyler yapmasana anne ya, sakat edicen kendini” şeklindeki şekilsiz yorumuyla annesini ve “ulen tombul balerin, önce göbeeni erit ondan sonra bale yap” biçimindeki biçimsiz yorumuyla da kardeşini feci şekilde rencide etmiştir. Kendisini şiddetle kınıyoruz. Kuğu Gölü’nde baş balerin olmak gibi bir niyeti olmayan, sadece kendini eğlendirmeye çalışan bu insancıklara, son derece kırıcı sözler söyleyen genç arkadaşımız, terbiyeden nasibini almamış mıdır? Annesiyle derhal görüşülmeli ve iki yumurtayla yavrusunu terbiye etmesi önerilmeli midir?
Uzun zamandır okuyamamaktan şikayetçi olan anne kişisi, meşhur “iki kitaba birden başla, ikisini de yarım bırak” seanslarından birine daha başlamış ve eline aldığı ilk kitabı tam on üç kez okuma girişiminde bulunmuş, ancak birkaç sayfadan sonra vazgeçmiştir. Hayır kendisinin neyinedir Kafka’yı okumak, ya da ağır bir roman bitirmek. Bi dünya olmuş kafasıyla nasıl anlasındır okuduğunu? Bu kendini bilmez kadın okusun mudur işte Bremen Mızıkacıları’nı, Kırmızı Başlıklı Kız’ı doksan dokuzuncu defa? Onu ancak Ayşegül serisi mi paklayabilecektir yoksa?
Her akşam, üzerinde çalışılmakta olan beş yüz parçalık su altı pazıl setinin, yüz parçaya yakınını birleştirip, sonra tekrar bozarak kutusuna yerleştirmek çok can sıkıcı olmaktadır. O minicik balıkların kafasını, kuyruğuyla bir araya getirmek için ne kadar uğraşılmıştır bi fikri olan var mıdır? Bu durumda en kısa sürede bir pazıl halısı mı alınmalıdır? Yoksa “öğlene kadar yap kızım, öğleden sonra sök kızım” ya da “deli posteki sayar, döner döner yine sayar” durumundan kurtulup bu pazılı tamamlamak mümkün olmayacak mıdır?
Küçük yavrusunun, “anneyi çıldırtma etkinlikleri” kapsamında yapmış olduğu, “koltukların tepesine çıkıp yere koyduğu battaniyenin üzerine atlama ve bunu annenin gözünün içine baka baka sürekli tekrarlama faaliyetleri” esnasında, annenin tam bir melaike kıvamında, inanılmayası bir sabır çerçevesinde, son derece sevecen bir ses tonuyla, sadece ve sadece “yavrucuğum, niye yapıyorsun bunu,” deyip, “anneee havuza atlama çalışması yapıyom” cevabını aldıktan sonra boş boş yavruya bakmaya devam etmesi, hatunun ermekte olduğunu mu gösterir, yoksa anne kişisi, artık k.çını yırtmanın anlamsızlığını kavramış mıdır, ya da hayatın gerçeklerine uyanmış mıdır, hani bu bir kabulleniş midir, son seçenek olarak da kafayı kırmak üzere olduğundan, üzerine böyle bir salaklık hali mi çökmüştür?
Dört kişiden oluşan bildiğimiz çekirdekten bir ailenin her bir ferdinin aynı anda ç.işinin gelmesi olası mıdır? Dakikalarca hepsi farklı uğraşlarda iken, evin annesinin tuvalete girmesi üzerine, hela kapısının önünde, -bilen bilir- tüp kuyruğundan beter bir kuyruk oluşmasının, psikolojik, sosyal ve ya herhangi bir bilimsel açıklaması var mıdır? Yoksa bu, erkek ırkının yüzyıllardır yürüttüğü “kadın milletine helada bile rahat yüzü göstermeyelim” kampanyasının bir parçası olarak, bilinçli yapılan bir eylem şekli midir?
Kendisine doğum günüsünde, çok istediği için, abisinin olup onun olmadığı için, yepisyeni bir çantası olduğu halde sırf ona kıyılamadığı için yeni bir “nıyak” marka çanta alınmasını, “teşekkür ederim anneciğim, çok naziksin anneciğim, sen dünyanın en iyi annesisin anneciğim, seni çok seviyorum anneciğim” sözleri yerine “yaaa anne ya, benim çantam vardı, niye bana bunu aldın, geri versene bunuuu” nidalarıyla karşılayan bir yavrunun bu tutumu, hiçbir şeyden mutlu olamayan yeni neslin bir serzenişi midir, beğeninin görecesi midir, yoksa ebesinin örekesi midir?
He Günlük sen ne dersin?
Minik oğlusuyla birlikte salonun ortasında bale (!) yaparken bacağına kramp giren anne kişisinin böğürtüleri üzerine koşar adım gelen, sporcu kimliğiyle tanıdığımız Liseli kişisi, kendisine kramp tedavisi uygulamak suretiyle acılarını dindirmiştir. Lakin bu yardım sever şahsiyet, bu işi sessizce yapmak yerine, “bu yaşta böyle abuk şeyler yapmasana anne ya, sakat edicen kendini” şeklindeki şekilsiz yorumuyla annesini ve “ulen tombul balerin, önce göbeeni erit ondan sonra bale yap” biçimindeki biçimsiz yorumuyla da kardeşini feci şekilde rencide etmiştir. Kendisini şiddetle kınıyoruz. Kuğu Gölü’nde baş balerin olmak gibi bir niyeti olmayan, sadece kendini eğlendirmeye çalışan bu insancıklara, son derece kırıcı sözler söyleyen genç arkadaşımız, terbiyeden nasibini almamış mıdır? Annesiyle derhal görüşülmeli ve iki yumurtayla yavrusunu terbiye etmesi önerilmeli midir?
Uzun zamandır okuyamamaktan şikayetçi olan anne kişisi, meşhur “iki kitaba birden başla, ikisini de yarım bırak” seanslarından birine daha başlamış ve eline aldığı ilk kitabı tam on üç kez okuma girişiminde bulunmuş, ancak birkaç sayfadan sonra vazgeçmiştir. Hayır kendisinin neyinedir Kafka’yı okumak, ya da ağır bir roman bitirmek. Bi dünya olmuş kafasıyla nasıl anlasındır okuduğunu? Bu kendini bilmez kadın okusun mudur işte Bremen Mızıkacıları’nı, Kırmızı Başlıklı Kız’ı doksan dokuzuncu defa? Onu ancak Ayşegül serisi mi paklayabilecektir yoksa?
Her akşam, üzerinde çalışılmakta olan beş yüz parçalık su altı pazıl setinin, yüz parçaya yakınını birleştirip, sonra tekrar bozarak kutusuna yerleştirmek çok can sıkıcı olmaktadır. O minicik balıkların kafasını, kuyruğuyla bir araya getirmek için ne kadar uğraşılmıştır bi fikri olan var mıdır? Bu durumda en kısa sürede bir pazıl halısı mı alınmalıdır? Yoksa “öğlene kadar yap kızım, öğleden sonra sök kızım” ya da “deli posteki sayar, döner döner yine sayar” durumundan kurtulup bu pazılı tamamlamak mümkün olmayacak mıdır?
Küçük yavrusunun, “anneyi çıldırtma etkinlikleri” kapsamında yapmış olduğu, “koltukların tepesine çıkıp yere koyduğu battaniyenin üzerine atlama ve bunu annenin gözünün içine baka baka sürekli tekrarlama faaliyetleri” esnasında, annenin tam bir melaike kıvamında, inanılmayası bir sabır çerçevesinde, son derece sevecen bir ses tonuyla, sadece ve sadece “yavrucuğum, niye yapıyorsun bunu,” deyip, “anneee havuza atlama çalışması yapıyom” cevabını aldıktan sonra boş boş yavruya bakmaya devam etmesi, hatunun ermekte olduğunu mu gösterir, yoksa anne kişisi, artık k.çını yırtmanın anlamsızlığını kavramış mıdır, ya da hayatın gerçeklerine uyanmış mıdır, hani bu bir kabulleniş midir, son seçenek olarak da kafayı kırmak üzere olduğundan, üzerine böyle bir salaklık hali mi çökmüştür?
Dört kişiden oluşan bildiğimiz çekirdekten bir ailenin her bir ferdinin aynı anda ç.işinin gelmesi olası mıdır? Dakikalarca hepsi farklı uğraşlarda iken, evin annesinin tuvalete girmesi üzerine, hela kapısının önünde, -bilen bilir- tüp kuyruğundan beter bir kuyruk oluşmasının, psikolojik, sosyal ve ya herhangi bir bilimsel açıklaması var mıdır? Yoksa bu, erkek ırkının yüzyıllardır yürüttüğü “kadın milletine helada bile rahat yüzü göstermeyelim” kampanyasının bir parçası olarak, bilinçli yapılan bir eylem şekli midir?
Kendisine doğum günüsünde, çok istediği için, abisinin olup onun olmadığı için, yepisyeni bir çantası olduğu halde sırf ona kıyılamadığı için yeni bir “nıyak” marka çanta alınmasını, “teşekkür ederim anneciğim, çok naziksin anneciğim, sen dünyanın en iyi annesisin anneciğim, seni çok seviyorum anneciğim” sözleri yerine “yaaa anne ya, benim çantam vardı, niye bana bunu aldın, geri versene bunuuu” nidalarıyla karşılayan bir yavrunun bu tutumu, hiçbir şeyden mutlu olamayan yeni neslin bir serzenişi midir, beğeninin görecesi midir, yoksa ebesinin örekesi midir?
He Günlük sen ne dersin?
Yorumlar
seneye eve çiçeksiz gelirse de surat asabilirsin bence. hatta bir gün önceden mesajını ver, testi kırılmadan. sevgiler... :)
birazcık güleyim tüm soruları tek tek yanıtlıcam örtmeniiim:)
Harikasın.Yorgun argın gelip okuduğumda inan çok güldüm..
Benim oğlanlar genelde bana çok iltifat eder, biri hariç.
Dediğin gibi olacak diye korkuyorum ama yapacak bir şey yok.Artık eşi düşünsün.Bence genetik..Doğuştan böyle oluyor bazıları.
Emri önce verseydi biri gıcık olsun diye olmazdı, bu rakam..Diyecek birşey bulamıyorum..Kitaplarımı gece yada sabah erken okuyorum.
Ama kütük teorisi nerdeyse bilimsel yani.O kadar güzel..
Ama inan o teoriye uyan bayan da çok. Hele bizim çevrede, sanki işn gereği gibi..
Özel gün konusunu hiç açmayalım..
Erkeklerle uğraşmak zordur doğrudur, ama ben zoru severim..
Ama yine de ne yalan söyleyim bir kız çocuğumun olmasını çok isterdim.
Lalegül
erkeklerle başa çıkmak zor sanırım ben bu konuda şanslıyım kendimce ama bazen kafayı yememek elde değil :))
bizede bekleriz efenim ;)
sevgiler
neyse efenim gelelim sorularına elimden geldiğince yanıtlamaya çalışacam örtmenimmmmmm:D
Rekek milletinin topuu odunn hatta kütüktürr çok haklısın:P
dipciknot*üç erkekle uğraşan ben:P
EEE terbiyeden nasibini almıştırr almasına ama erkek değilmiyidi ki odundandı ya hani:D
Elimde başladığım ama hala bitiremediğim üç kitap var bu konuda tek değilmişim yaşasınnnnnnnnnnnn:)
korkarım bu gidişle ayşegül serilerinide okuyamaz hale gelicez:(
100 parça pazılı dizip bozacağınıza bozmayın yavv alla alla:)
Ne kafayı yemesi yaa erdinn sen erdinnnnnnnnnnn:)
hehehhe tuvalet meselesinde bizde varr ama sadece erkek kişileri sıraya girer:P
Ebesinin örekesi bence hehehhehee:)Ah bu çocuklar ahhh,benim ufaklık bu konuda şimdilik çok iyi abiyede hele hele babaya hiçç çekmemiş şükürler olsunnnnn..
çok uzattım farkındayım ama napimm sende çok soru sormuşşsun kardeşim:D
Hayırlı kandiller..
öncelikle şu karikatür beni uzun uzun güldürdü:))))
bu erkek milleti en kütükleşmez dediğin bile ki ben kocacımdan son derece emindim(evlilik yıldönümümüzü o kadar kopyaya rağmen unuttu.Demekki neymiş bir açık kapı bırakacakmışsın) genlerinden herhalde bazen bir anda olmadık şeyler yapabiliyorlar detaylarla uğraşmadıklarından bu kadar kalın çizgilere sahipler diye düşünüyorum...
Annesi sen o kocamanı bir çırpıver yumurtayla yada istersen söyle hafif silkele düzelecektir:)) Zira annişimi sever o hemde çoooookkkk..
Sen o kitabı bırak anacım.Bazı kitaplar vardır öyle olur onlar başlarsın gitmez hadi bi daha dersin ıııh olmazsa olmaz ısrar etmiceksin bazen gülüm bırak başka kitapmı yok sana:))
Puzzle halısı yoksa kocaman bir karton alınır uzerinde puzzle yapılır sıkılınca karton yada halı koltuk veya yatak altına iteklenmek suretiylen o kadar emek çöpe atılmaz:emeğinize yazık ayol.Aaaaa bozup durmayın şunu....
Anne kişisi bu minik yavruya kı... da yırtsa bir anlam ifade etmeyeceğini anladığından kendini yormamayı tercih etmiş.Uleeeen siz bir büyüyün kıyıcam paraya en güzel koltuk takımını alıcam bu sesini çıkartmayan babanız varya görecek o gününü diye içten içten planlar yapmaktadır.Tamamen masumdur ve talıdır yani:)
Valla şekerim şu sıra meselesinin kişiyle alakası yok gibi zira biz iki kişiykende aynı sorunu yaşıyoduk hemde çifte tuvaletle.Neymiş efenim o tuvaleti sevmiyomuş.Sevsen ne olur sevmesen ne olur yahu yatmayacaksınya.Yok yok bu kesinlikle kadın kısmına rahat vermemek için yapılan bir çeşit eylem ben bir siyasi partiden şüpheleniyorum...
Ebenin hörekesi desem ayıp olmaz inşallah bizdede var böyle bi tane alırsın üfff genemi bu der.Hemde kendi sipariş ettiği şeylere....
öptüm seni..
3.yü yapayım deme, ya o da erkek olursa:)) Boşver, eldekilerle mutlu olucaz, sonra bu 3 'lüye bi de sinir eden 2 gelin hanım da eklenecek:)) Böyle böyle ömür geçiyor işte.
karşılaştığım en uzun postlar yazan bloggersiniz; ama okadar akıcı ve net yazıyorsunuz ki ne zaman başladım ne zaman bitti hiç anlamıyorum .
bu yazıdan kendi çapımda şu sonucu çıkardım:
*Erkekler hakkında Sağdan soldan edindiğim pek de hoş olmayan bilgiler ışığında tekrar feminist olmaya karar vericem sanırım :P
*Bide annelerin hepsi aynı sanırsam :D
Erkek milletini tamamen boşver, konuşmalarının yarısına kulak tıkamazsak ömür geçmez ki...!!
Zamane çocuklarını doyumsuz yapan ne yazık ki bizleriz. Herşey o kadar önlerindeki, bazen istemek zorunda bile kalmıyorlar sayemizde...
Biz de banyo, eşim evdeyse tamamen işgal altında olduğundan, biz üçümüzün banyoyu kullanma şansımız pek olmuyor...:(( Sürekli dört banyolu ev istiyorum, diye dolanıyorum bende... Hayır Allah verecek, asıl o zaman günümü göreceğim, banyo temizlemekle ömrüm geçer biter herhalde....:))
Ama yazdıkların karşısında sözün bittiği yerdeyim :)))
Sen çok yaşa emi. :)
bu arada sobeye sende dahilsin tabiiki sevgili arkadaşım..harfleri anlat bakalım..öptüm çok..
ayrıca ayrı bir blog değil oda bir sayfa yaani açıp ordan ziyaret etmek pek keyifli oldu bugün mesela:))
Ya varya sen çok yaşa emiiiiiiii!
Öptüm;)
Bu arada iyiki bir oğlum bir de kızım var;)))
Şaka şakaaaa;)
Çok tatlı senin çocuklar da vallahi. Annelerine çekmişler. Canım benim öptüm kocaman seni.
Senin günlük ne cevap verdi bilmem ama, sana bir abla tavsiyesi.
görme, duyma, şaşırma
böyle devam edeceğini de unutma
Sevgilerimle,
Dayanamazsan "ayyyyyyy bozdurmayın benim kibar kadın çizgimi, hişşşşştttttt alo sizi karirzmamla deviririm" diyip bi Şahikalaş bakalım işe yarıycak mı?
hela olayında bana da rahat yok şekerim :P çok güldüm yine Allah razı olsun ;)
ben pazılları uzun yıllar önce kaldırdım ,kitap okuma işim ise ne zaman elime alsam oğlan gelip elimden alıp resim varmı diye bakıp beğenmeyip götürüp en uzak mekana koymasıyla sona eriyor.o havuza atlama bizdede başladı denizi özlemiş garibanım, ama ben işi gücü bırakıp aman bir yeri kırılacak diye tetikte durmaktan yedim kafayı.
sonuçta bu dertler bitmez bunlar gider bunların çocuğu gelir başımıza, birde onları büyütürüz:)) koca dersen yaşlandıkca daha betermi olurki(korkuyom valla)
Beyhanım, yok yok şimdi hakkını yemeyelim. Sevgililer günüsünden bahsediyorum. Kadınlar günü çok çok özel bir gündür. Evet en emekçi bizleriz sadece ben değil hepimiz.:)
Denizimin Annesi, hiç olur mu? Tek size bırakır mıyııızz?:)
Tabiatım, cevaplarına bayıldım bayıldım. Hele şu büyük yavruyu silkeleme mevzuuna. Lakin bendeniz minicik tefecik bir hatun, yavru boylu poslu, sporcu bir kişilik.. nasıl olacak da olacak. Alacam en kralından koltuk takımlarını okuyacam en baba kitaplarımı, hele büyüsünler de.:)
Emrem, bir tane erkek, hiç tane erkek.. bunlar bir hakimiyeti ellerine geçirsinler evde, bak gör o zaman.:)
Lalegülüm, meraklanma yeni nesil kızlar adamı öyle bir hizaya sokuyorlar ki.. öyle laga luga yapamıyor bizim küçük serseriler. Artık benden geçmiş ola.. seni bilemiyom tabii, yapıver bidene.:)
Sevgili Yasemincik, sen bu konuda çifte kavrulmuş şanslısın be gülüm. O tatlı kızlarınla birlikte büyüyorsun hem de. Sevgilerle merhaba canım.:)
Mukom, uzat istediğin kadar, dükkan senin. Ehe ehe çok güldüm senin cevaplarına da. Demek erdim hee.. yakında uçarım ben Allah bilir. Aynen o canım. Ebesini de tanırım keratanın.:)
Sevgili Çınar, gerçekler acıdır, insanı acıtır ama bazen de güldürür. Bunlar bizim hayatımızın tuzu biberi be ablası. Onlar olmasa pek bir dingin olurduk ki bize gelir miydi bilemiyorum. Sevgiyle..:)
Çenebazım, ah be güzelim. Düşünsene üç erkek çocuk ve bir koca.. amaniiin. Bu sefer ben emekliliği falan beklemeden kaçarım senin oralara. Ya da en yakın akıl hastanesinde suit oda.:)
Sananeki Bananesan, senin gibi tatlı genç bir arkadaştan bunları duymak ne güzel. Teşekkür ederim canım. Sen yine de feminist neyin olma derim ben. Neme lazım aşk adamda feminist meminist bırakmıyor. Hele ki evlat aşkı.:)
Senam ve de Beram, dört banyolu ev fikri ilk bakışta güzel görünmüştü ama temizlik kısmını başkası yaparsa. Kim yapacak diyorsun. Tabii ki biz. Vazgeçtik değil mi? Yine en iyisi kuyruk durumu.:)
Demlim Çayım, e yok aslında birbirimizden farkımız be gülüm. Üç aşağı beş yukarı aynı şeyler. Birbirimizi tanıdıkça, yalnız olmadığımızı anlıyoruz sanırım. Bu da iyi birşey sanırım.:)
Börtlekimin annesi, atlasınlar tamam.. demiyoz bişey. Yavrucaklar nerede atacaklar enerjilerini. Lakin korkuyorum kafayı gözü yaracaklar bir gün, Allah korusun. Demek Tolgiş de atlak bir yavru.:)
Bendenizim, evet bu doyumsuzluklarında bizim de katkımız çok. Ama ne edeceksin, etraflarındaki her çocuk böyle, nasıl mahrum edeceksin ki biricik kuzunu. Tabii ki sınırları olmalı. Bunu dengelemekte zorlandığımı itiraf ediyorum. İnşallah dediğin gibi olmayacaklardır.. inşallah. Sağol canım benim en kısa sürede inşallah.:)
Sofim, teşekkür ederim canım. Bütün yavrularımız hep güzel günler görsünler. Yaa asker abisiyle de yakınmış doğum günüsüleri. Biz de görürüz inşallah teyzesi o günleri.:)
Bendenizim, hafta sonu ayarlamaları yapacağım inşallah. Evet çok güzel. Öpücüğünü de şimdikten gönderiyorum kocamanından.:)
Peri Kızım, şimdi ben sizin eve gelir gizlice Erik çalarsam görürsün.:) İyi ki evet ya.. canım benim öpüyorum seni çok. Sevgiyle.:)
Muhabbetim, çok sağol güzelim. Ben de seni kocaman öptüm. Darısı senin de başına.:)
Sevgili Ablam, (umarım böyle hitap etmemde bir sakınca yoktur) benim Günlük cevapları kendine sakladı ama ben sizin verdiğiniz cevabı sandığıma atıp saklıyorum. Sevgiyle öpüyorum.
Ebrum, aaahh sevinç gözyaşları döktün yani. Ah canım ne kadar güzel günler bekliyor seni, dur daha ben hepsini anlatmıyorum ki. Daha da mutlu! günlerim olmuyor mu sanıyorsun?:)
Cadıların Tatlısı, bazen öyle bir çığlık koyveriyorum ki, Şahika mahika hepsini solluyor. Hööööyyyt dedim miydi, evin bütün erkekleri bir köşeye siniyor. Lakin bu, anaaa kadın sonunda delirdi suskunluğu çabucak geçiveriyor.:)
Fezem, demek hepimiz aynı durumdayız. Allah senden de razı olsun gülüm.:)
Elçinim, ah yavrucak kendine yer yatağı hazırlamış. Oy yerim ben o paşayı. Al işte bir kız yapamazsan olacağı bu.. ne edecen. Allah ayırmasın sevdiceklerimizden.:)
Gazelim, aaa kırpıklar bizim evde de menşur şekerim. Geçen gün eski masayı atarken, arasına biriktirilmiş bir yığın takvim yaprağı buldum. Hele o odalarını bir günde ne hale getirdiklerini bildiğimden anlıyorum bacım seni. Hırsız bile daha insaflıdır, bu kadar dağıtmaz belki.:)
Firdevsim, aynen öyle şekerim..:)
Figenim, demek eski baalerinlerimizdensiniz. Bir iki figür öğretiversen de şunlara bi ders versek biz de bacım he.. sevabına. Amaaan boş koy.. böyle gelmiş böyle gidecek nasılsa. Düşün düşün ne oluyor sanki. Ne değişiyor ki.:)
harikaydı yine çok güldüm cnm...
Calimerom, ne güzel olurdu. Çocukluğumdan beri merak ettiğim bir etkinliktir aslında. Havaya saçtıkları macunlardan da kapardık dimi?:)) Canım benim sağol. Gördüm senin orada ayrıntıları.
Aymenim, tam da budur işte. Sürekli bir toparlama, düzeltme, sağdan soldan kirli devşirme, yemek kotarma... bir çeşit gönüllü kölelik yani.:))
ben senin için kolaylıklar ve sabır diliyorum..ama yüce yaradan dağına göre kar verirmiş ya...
sen üçününde üstesinden gelirsin şekerr..
öptüm.