ŞŞŞT!!!!!! AİLENİZİN DELİSİ GELDİ....
Hem güzel günümüzde - bkz doğumgünüsü – hem dar günümüzde – bkz hastalık – hep yanımda, yanı başımda, kalbimde dostluklarını, gerçek ilgi ve sevgilerini hissettiğim arkadaşlarım…
Yorumlarda cevaplamak yerine buradan teşekkür etmek istedim. Teşekkür ne kadar yeterlidir bilmiyorum ama kabul ediniz lütfen. Gecikme için kusura kalmayınız. Biliyorsunuz bir süre rahatsız idim. Lakin hiçbir şeyim yok şimdi. Turp gibiyim maşallah. Zaten bendeki öküz bünyeye kolay kolay hastalık yapışmaz Allah’ın izniyle. Hem bu minik rahatsızlığım bir haftada üç buçuk kilo verdirmek suretiyle yaz hazırlıklarıma katkıda bile bulunmuş oldu!
Bu gün itibarıyla hayat koşar adım start almıştır. Tüm sevenlere ve sevilenlere duyurulur…
Tatlı sözlerinize, güzel dileklerinize ve kocaman gönlünüze binlerce teşekkür ayrı ayrı. Evladıma dilediklerinizin bin katı evlatlarınız için olsun. Henüz bir evladı olmayanların da kendileri için olsun. Ya da en kısa sürede bir evlat sahibi olsun. Sağlık ve huzur hepinizin yakasına yapışsın ve hiç bırakmasın inşallah.
Bana ettiğiniz güzel sözler, sizin güzelliğinizden kaynaklanıyor kanımca. Kişi kişinin aynası ya.. Sizler nereye baksanız iyilik, hoşluk görürsünüz. Hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyor, sevgilerimi gönderiyorum. Ayrıca da şu resimdeki dişsiz afacan hepinizi çok çok öpüyor. Onu da çok mutlu ettiniz tıpkı annesini olduğu gibi.
Efenim pastamızdan buyurun ağzımız daha da tatlansın. Müessesemiz son derece güvenilir bir yer olup, asla verdiği ikram sözünü unutmamış, geç de olsa yerine getirmiştir. Ahan da pastaysa pasta… Özel istek üzerine pek yakında sandviç servisimiz de başlayacaktır. Ozi yavrum sıcak sıcak çay da ver misafirlerimize, içleri ısınsın.. Başka bir isteğiniz var ise lütfen çekinmeyin. Dükkan sizin…
Doğum günüsümüzden kareler görmektesiniz efenim. Sevdiklerimizle, bizi sevenlerle bir arada olabilme fırsatı yaratan bir etkinlik olduğundan dolayı pek hoşumuza gitti. En beğendiğimiz hediye ise, abiciğimizin aldığı uzaktan kumandalı araba idi. Zira diğer bütün hediyeler anne kişisinin siparişi üzerine ihtiyaç listesi kapsamında alınan şeylerdi. Eşofman, pijama, çorap, don vs… -böyle de liste yapılıp itinayla hediye istenir yani-
Günün akşamı bir yazı okudum. Anneler için küçük tefek önerilerde bulunuyordu hamile bir yazar arkadaş. Diyordu ki özetle: “Sabah kaldırmayın, okula geç kalsın, sorumluluğu öğrenir. Hırkasını ardından götürmeyin, üşüsün, üşümemek için ne yapması gerektiğini öğrenir. Terliklerini peşinden dolaştırmayın, hasta olsun, hastalığın ne kötü bir şey olduğunu öğrenir. Yemesi için zorlamayın, aç kalsın, aç kalmamayı öğrenir. Böyle böyle, düşe kalka hayatı öğrenir.”
Haklıydı belki de. Hamileyken okuduğum, onlarca bebek ve çocuk gelişimi kitabının, yüzlerce makale ve köşe yazısının en az yarısı da böyle yazmaktaydı. Onlar da haklıydı belki. Annelik kitaplardan, köşe yazılarından öğrenilebilecek bir şeydi belki de kim bilir!
Tam da yazıyı okuyup, kararlar aldığım akşamın ertesi sabahına denk gelen o muhteşem kar manzaralı Pazar sabahı, sülalecek kahvaltıdaydık. Minik kardeşim kahvaltısını etmiş, dışarı çıkmak için hazırlanırken biz de anneciğimle meşhur sofra başı sohbetlerimizden birini yapıyorduk. Bir yandan da ağzıma bir şeyler tıkıştırmaya çalışıyordu. -Dikkat!! Otuzlu yaşları çoktaan geçtim. O yazıyı kendisine okutmalıyım sanırım!-
Ne olduysa birden ve aniden oldu. Hatun bir hışım kalktı ve biz daha ne olduğunu anlayamadan minik kardeşimin dibinde bitiverdi. Elinde bir mont, bir şapka ve eldivenler… Göz açıp kapama süresi kadar bir zamanda, bütün bunları bulup, yavruyu kapı dibinde sıkıştırması ayrıca takdire şayandır ama konumuz başka.
Benim minik kardeşim, ailenin henüz bir eşisi olmayan ve kendisinden artık bu hususta umut kesilmiş olan en küçük ferdi. Yavrucak, otuzlu yaşlara yaklaşmasına rağmen annesinin ve dolayısıyla benim annemin, hala elinde tam techizatla bu koca sıpanın ardında dolaşması yanlış mıydı? Yavrusunun o düdük gibi incecik ve fakat havalı montla ve de sırf süs olsun diye boynuna öylesine atılmış asortik atkıyla kar kıyamet dışarıya çıkmasına izin mi vermeliydi acep? Üstelik arabasız çıkmasını da kendisi istemişti. Yollar felaketti malum. İstanbul’da arabalı olmak da arabasız olmak da zor işti. Hele ki bu havada. Taksi, otobüs, tren, gemi… ya bir vesait bulamazsaydı. Ya oralarda bekleşip, kar altında dona kalsaydı. Üşütüp, hasta mı olsaydı annesinin ve de ablasının minik(!) bebeği.
Yoksa annelik böyle bir şey miydi? Yazılanlar mıydı yanlış olan? Yani bu hamile hamile yazan arkadaşımız hiç elinde hırka, terlik koşturmayacak mıydı? Dursundu biraz daha. Hele bir doğursundu, onu da yazardı elbet bir gün. Yok canımdı. Onca okumuş, araştırmış, gazetede bir de kocaman sayfası olmuş. E bir de hamileydi. Mutlaka vardı bir bildiği.
Tam da yazıyı okuyup, kararlar aldığım akşamın ertesi akşamına denk gelen Pazar akşamı, İstanbul bembeyaz bir örtüyle kaplanmıştı. Biz o örtünün altını üstüne getirip evimize dönmüş, buza kesen bünyemizi sıcak çorba takviyesiyle daha yeni ısıtmıştık. Malum kar, güzel olduğu kadar üşütücü bir şeydi.
Sonra birden -nedense- kendimi yavruların peşinde koştururken buldum… Durdum… Kendime şöyle bir baktım. “Bir elimde hırka, bir elimde terlik...”
O an, çocuk yetiştirmek üzerine okuduğum onlarca kitabı ve yüzlerce yazıyı düşündüm. Yarısından fazlası yanlış yaptığımı söylüyordu. Ama içimde bir yerler doğrusu bu diyordu ne edeyim! Sonra anneme kestiğim ahkamları hatırladım. “Ben çocuğum olunca asla böyle yapmam” diye hönkürmelerimden utandım.
Annelik kitaplardan ya da köşe yazılarından öğrenilebilecek bir şey değildi belki de kim bilir!!!
Annelik böyle bir şeydi belki de. Annenden sana miras kalan ya da içten gelen… Kendinden vazgeçiren… Hayallerini, umutlarını, hatta korkularını bile kendinden çıkarıp, bir başka cana yönlendiren.
Sonra yine, yeniden sıpacıklarımın peşinden koşmaya devam ettim. “Bir elimde hırka, bir elimde terlik.” … Belki ileride bir gün üşüdüklerinde onlara hırkalarını götüremeyecek kadar uzakta olacağımı düşünerek koştum. Karda kıyamette kuzuları Vatanımın bekçisi olmuş, birer aslan olmuş dağların tepesinde üşürken onlara hırka giydiremeyen, belki hiç giydiremeyecek olan ve kuzularının yerine hırkalarını öpüp koklayan annelerin yürek sızısını hissederek koştum.
Annelik böyle bir şeydi belki de… Başka annelerin acılarına ortak olabilmek, sadece kendi evlatlarına değil, bütün ana kuzularına yüreği titremek… Bütün yavruların sıcak ve güvende olabilmesini dilemek… “Bir elinde yüzlerce hırka, bir elinde yüzlerce terlik.”
Değişen Not: Efenim dişsiz yavrumun doğum günüsü resimlerinden bir kaç örnek. Arkada löpürdeten şahıs Gmemuzin, yanındaki benim kankigillerden Gorkiciğimin kızı, benim gelin adaylarından tatlı cadı şahsiyeti. Şu prensle prenses de yeğenciklerim, halasının tatlişkoları. Sanırım oradaki bıçak tutan el bana ait olabilir kanımca. Valla ben mutaasıp bir hatunum. Öyle herbiyerlerimi göstermem. Elden başladık bakalım. Parçaları birleştir, İncegül'ü bul yani... mevzu budur.
Yorumlarda cevaplamak yerine buradan teşekkür etmek istedim. Teşekkür ne kadar yeterlidir bilmiyorum ama kabul ediniz lütfen. Gecikme için kusura kalmayınız. Biliyorsunuz bir süre rahatsız idim. Lakin hiçbir şeyim yok şimdi. Turp gibiyim maşallah. Zaten bendeki öküz bünyeye kolay kolay hastalık yapışmaz Allah’ın izniyle. Hem bu minik rahatsızlığım bir haftada üç buçuk kilo verdirmek suretiyle yaz hazırlıklarıma katkıda bile bulunmuş oldu!
Bu gün itibarıyla hayat koşar adım start almıştır. Tüm sevenlere ve sevilenlere duyurulur…
Tatlı sözlerinize, güzel dileklerinize ve kocaman gönlünüze binlerce teşekkür ayrı ayrı. Evladıma dilediklerinizin bin katı evlatlarınız için olsun. Henüz bir evladı olmayanların da kendileri için olsun. Ya da en kısa sürede bir evlat sahibi olsun. Sağlık ve huzur hepinizin yakasına yapışsın ve hiç bırakmasın inşallah.
Bana ettiğiniz güzel sözler, sizin güzelliğinizden kaynaklanıyor kanımca. Kişi kişinin aynası ya.. Sizler nereye baksanız iyilik, hoşluk görürsünüz. Hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyor, sevgilerimi gönderiyorum. Ayrıca da şu resimdeki dişsiz afacan hepinizi çok çok öpüyor. Onu da çok mutlu ettiniz tıpkı annesini olduğu gibi.
Efenim pastamızdan buyurun ağzımız daha da tatlansın. Müessesemiz son derece güvenilir bir yer olup, asla verdiği ikram sözünü unutmamış, geç de olsa yerine getirmiştir. Ahan da pastaysa pasta… Özel istek üzerine pek yakında sandviç servisimiz de başlayacaktır. Ozi yavrum sıcak sıcak çay da ver misafirlerimize, içleri ısınsın.. Başka bir isteğiniz var ise lütfen çekinmeyin. Dükkan sizin…
Doğum günüsümüzden kareler görmektesiniz efenim. Sevdiklerimizle, bizi sevenlerle bir arada olabilme fırsatı yaratan bir etkinlik olduğundan dolayı pek hoşumuza gitti. En beğendiğimiz hediye ise, abiciğimizin aldığı uzaktan kumandalı araba idi. Zira diğer bütün hediyeler anne kişisinin siparişi üzerine ihtiyaç listesi kapsamında alınan şeylerdi. Eşofman, pijama, çorap, don vs… -böyle de liste yapılıp itinayla hediye istenir yani-
Günün akşamı bir yazı okudum. Anneler için küçük tefek önerilerde bulunuyordu hamile bir yazar arkadaş. Diyordu ki özetle: “Sabah kaldırmayın, okula geç kalsın, sorumluluğu öğrenir. Hırkasını ardından götürmeyin, üşüsün, üşümemek için ne yapması gerektiğini öğrenir. Terliklerini peşinden dolaştırmayın, hasta olsun, hastalığın ne kötü bir şey olduğunu öğrenir. Yemesi için zorlamayın, aç kalsın, aç kalmamayı öğrenir. Böyle böyle, düşe kalka hayatı öğrenir.”
Haklıydı belki de. Hamileyken okuduğum, onlarca bebek ve çocuk gelişimi kitabının, yüzlerce makale ve köşe yazısının en az yarısı da böyle yazmaktaydı. Onlar da haklıydı belki. Annelik kitaplardan, köşe yazılarından öğrenilebilecek bir şeydi belki de kim bilir!
Tam da yazıyı okuyup, kararlar aldığım akşamın ertesi sabahına denk gelen o muhteşem kar manzaralı Pazar sabahı, sülalecek kahvaltıdaydık. Minik kardeşim kahvaltısını etmiş, dışarı çıkmak için hazırlanırken biz de anneciğimle meşhur sofra başı sohbetlerimizden birini yapıyorduk. Bir yandan da ağzıma bir şeyler tıkıştırmaya çalışıyordu. -Dikkat!! Otuzlu yaşları çoktaan geçtim. O yazıyı kendisine okutmalıyım sanırım!-
Ne olduysa birden ve aniden oldu. Hatun bir hışım kalktı ve biz daha ne olduğunu anlayamadan minik kardeşimin dibinde bitiverdi. Elinde bir mont, bir şapka ve eldivenler… Göz açıp kapama süresi kadar bir zamanda, bütün bunları bulup, yavruyu kapı dibinde sıkıştırması ayrıca takdire şayandır ama konumuz başka.
Benim minik kardeşim, ailenin henüz bir eşisi olmayan ve kendisinden artık bu hususta umut kesilmiş olan en küçük ferdi. Yavrucak, otuzlu yaşlara yaklaşmasına rağmen annesinin ve dolayısıyla benim annemin, hala elinde tam techizatla bu koca sıpanın ardında dolaşması yanlış mıydı? Yavrusunun o düdük gibi incecik ve fakat havalı montla ve de sırf süs olsun diye boynuna öylesine atılmış asortik atkıyla kar kıyamet dışarıya çıkmasına izin mi vermeliydi acep? Üstelik arabasız çıkmasını da kendisi istemişti. Yollar felaketti malum. İstanbul’da arabalı olmak da arabasız olmak da zor işti. Hele ki bu havada. Taksi, otobüs, tren, gemi… ya bir vesait bulamazsaydı. Ya oralarda bekleşip, kar altında dona kalsaydı. Üşütüp, hasta mı olsaydı annesinin ve de ablasının minik(!) bebeği.
Yoksa annelik böyle bir şey miydi? Yazılanlar mıydı yanlış olan? Yani bu hamile hamile yazan arkadaşımız hiç elinde hırka, terlik koşturmayacak mıydı? Dursundu biraz daha. Hele bir doğursundu, onu da yazardı elbet bir gün. Yok canımdı. Onca okumuş, araştırmış, gazetede bir de kocaman sayfası olmuş. E bir de hamileydi. Mutlaka vardı bir bildiği.
Tam da yazıyı okuyup, kararlar aldığım akşamın ertesi akşamına denk gelen Pazar akşamı, İstanbul bembeyaz bir örtüyle kaplanmıştı. Biz o örtünün altını üstüne getirip evimize dönmüş, buza kesen bünyemizi sıcak çorba takviyesiyle daha yeni ısıtmıştık. Malum kar, güzel olduğu kadar üşütücü bir şeydi.
Sonra birden -nedense- kendimi yavruların peşinde koştururken buldum… Durdum… Kendime şöyle bir baktım. “Bir elimde hırka, bir elimde terlik...”
O an, çocuk yetiştirmek üzerine okuduğum onlarca kitabı ve yüzlerce yazıyı düşündüm. Yarısından fazlası yanlış yaptığımı söylüyordu. Ama içimde bir yerler doğrusu bu diyordu ne edeyim! Sonra anneme kestiğim ahkamları hatırladım. “Ben çocuğum olunca asla böyle yapmam” diye hönkürmelerimden utandım.
Annelik kitaplardan ya da köşe yazılarından öğrenilebilecek bir şey değildi belki de kim bilir!!!
Annelik böyle bir şeydi belki de. Annenden sana miras kalan ya da içten gelen… Kendinden vazgeçiren… Hayallerini, umutlarını, hatta korkularını bile kendinden çıkarıp, bir başka cana yönlendiren.
Sonra yine, yeniden sıpacıklarımın peşinden koşmaya devam ettim. “Bir elimde hırka, bir elimde terlik.” … Belki ileride bir gün üşüdüklerinde onlara hırkalarını götüremeyecek kadar uzakta olacağımı düşünerek koştum. Karda kıyamette kuzuları Vatanımın bekçisi olmuş, birer aslan olmuş dağların tepesinde üşürken onlara hırka giydiremeyen, belki hiç giydiremeyecek olan ve kuzularının yerine hırkalarını öpüp koklayan annelerin yürek sızısını hissederek koştum.
Annelik böyle bir şeydi belki de… Başka annelerin acılarına ortak olabilmek, sadece kendi evlatlarına değil, bütün ana kuzularına yüreği titremek… Bütün yavruların sıcak ve güvende olabilmesini dilemek… “Bir elinde yüzlerce hırka, bir elinde yüzlerce terlik.”
Değişen Not: Efenim dişsiz yavrumun doğum günüsü resimlerinden bir kaç örnek. Arkada löpürdeten şahıs Gmemuzin, yanındaki benim kankigillerden Gorkiciğimin kızı, benim gelin adaylarından tatlı cadı şahsiyeti. Şu prensle prenses de yeğenciklerim, halasının tatlişkoları. Sanırım oradaki bıçak tutan el bana ait olabilir kanımca. Valla ben mutaasıp bir hatunum. Öyle herbiyerlerimi göstermem. Elden başladık bakalım. Parçaları birleştir, İncegül'ü bul yani... mevzu budur.
Yorumlar
bu arada hastalık nasıl oldu iyimisin şimdi canım?
öptüm
Ben de "anne" degilim ama; "bekara 'kari' bosamasi kolay" denir ya, evlenmeden önce söylediklerim ve verdigim akillari düsündükce, "annelik" üzerine ahkam kesmeye mesafeli durmaya calisiyorum :)
Mutluluklar,
TülayK
sevgiler...
Soyutta güzel ama.
Lalegül
size yurekten katiliyorum :) annelik kitaplardan kose yazarlarindan ogrenilecek bisey degil ;)
resimleride dort gozle bekliyorum :))
Yazıyı "ortadan okuyan biri" böyle yazardı herhalde, ben de sana şaka yapayım dedim :) Ben de tabi akşamın gelmesini bekliyorum muhtemelen seni değil, aile fertlerini göreceğiz. Seni görsek cok seviyoruz, görmesek de :)Yeniden geçmiş olsun, iyi olmana cok sevindim.
Uzattım mı İncegül...
Kusuruma bakma.
Sen yazmaya devam et. Başlığını sevmedim yalnız. Kim deli kim veli allah biir.
Gülbahar
Gülüm ne resimleri gelecek akşam?
:))
Ben şuna inanıyorum.Herşeyin fazlası vardır ama sevginin yoktur diyorum.Özellikle hayatın ilk dönemlerinde, sevgisizlik çok kötüdür diyorum. Aldığınız kadar yansıtabildiğiniz birşey sevgi. Sevgi dolu bir ortamda hatta şımartılarak büyütülmüşse çocuk , ruhen kesinlikle daha sağlıklı oluyor. Benim ilkem şudur. Çocuğa gerekli olan bol oyuncak ,pahalı kıyafet değil sevgidir, ilgidir, gerektiğinde şımartılabilmektir.Ama bunu ileri yaşlara taşımak, çocuğu özellikle ANAKUZUSU formatı atmak hoş değil.Sevilecek ama ,mümkünse hayatına ve seçimlerine müdahale edilmeyecek.Özellikle erkek çocuklar gelinle arada bir rekabet konusu haline getirilmeyecek. Birde erkek çocuklar en çok araba seviyorlar hediye olarak. Başka şey bir anlam ifade etmiyor.
Herkese hayırlı sağlıklı, cici bebişler..
Lalegül
bennn bıraktım artık öyle yazıları kitapları rafa kaldırdım hç biri anlamıyor anne yüreğinden hiç bana göre değillerdi..okudukça sıkıldım kendimi boğdum çocuklarımı yola sokmaya çalıştım ama baktım gördümki herşey zamanı gelince öyle güzel yoluna giriyorki zorlamaya gerek yoktu,katı olmaya inat olmaya diretmeye...
fotoları merakla bekliyoruz teyzecik :)
Öyle görünüyor.
Selamlar.
Öpüyorum seni;)))
Neyse:)
3.5 kilo kısmı süper.Ben de ne zaman hasta olsam "aman iyi kilo veririm bari" diyorum.Geçmiş olsun,Allah bir daha göstermesin ama 3.5 kilo yanına kar kalmış gibi düşünmek acını hafifletir belki:)
Benim de çocuğum yok,rahat rahat atıp tutucam he he.Yazın taile gittiğimiz köyde:) 25 yaşlarında bir su kadın 3 çocuğuyla gelmişti.En büyüğü altı yaşında en küçüğü dört yaşlaında üç çocuk.4,5,6 yaşında diyelim.Ya o üç çocukla kadın tek başına tatil yaptı ve gerçekten tatil yaptı.Bizim Türkler ise tek çocuğun peşinde bir sürü kişi koşturuyordu.O üç çocuğa yiyeceklerini alıyordu kendi yiyeceklerini de alıyordu.Herkes oturup yiyordu.Bizim annelerin hepsinin ellerinde bir kaşık havuz başında,orada burada koşturuyordu.Hiç biri masa başında ailece yemek yiyemiyordu,tatil burunlarından geldi hepsinin.
İnan o zaman ilerde bir çocuğum olursa şu Rus gibi yetiştirebileyim lütfen lütfen diye yalvarmıştım Allaha.O da anne değil mi ya.Onun hormonları,kalbi yok mu.Biz mi abartıyoruz acaba.
Bu yazıyı ilerde delil olsun falan diye saklamayın.
Sevgiler:))
GÜLERKEN KAPILDIM BİRDEN GÖZYAŞI SAĞANAĞINA..
ASKER DEYİNCE İLİKLERİMİZE KADAR TİTREMEMİZ ANNELİK DENEN MERTEBEYE NAİL OLDUKTAN SONRA DEĞİL Mİ??
ÖPTÜM ÇOK GÜLÜMM
Tülayım, valla haklısın.. zamanında ettiğimiz büyük lafları bir bir yuttuk yani.:)
Beyhanım, ahan da kahramanımız şimdilik pazılın minik bir parçasını şettiriverdi. Gerisini bilemiyorum.:)
Demlim çayım, zamanlıca herşeyin tadını çıkarmak lazım canım. Bak benim koca dana, artık bir öpücüğü zor veriyor. O yüzden küçüğünü bol bol mıncıklıyorum şimdi. İleriye yatırım babında.:) Sağol canım..:)
Lalegülüm, melankolik arkadaşım.. git gel bakalım.. resimler geldi güzelim. Somutlaştık yani.:)Ayrıca öyle güzel demişsin ki, sevginin fazlası olmaz. Ne kadar verirsen o kadar geriye de döner. Sağol canım...:)
Sevgili Firdevs, hoşgeldin.. merhabalar. Bu güzel dileklerine teşekkür ederim. Aha da geldi resimler. Sevgiyle..
Emrem kuşum, dilerim bu sorulara çok yakın zamanda uygulamalı olarak cevap alırsın diyorum ve kocaman öpüyorum seni.:)
Denizim, beni görmeden de seven dostlarım olduğu için ne kadar şanslıyım ben. Seviyorum seni gerçekten. İlk cümleyi okudum ya.. şakacı seni.:)
Gülbaharcım, kitaplar benim çocuğumu ne bilsin değil mi? Benim azmanlar için özel kitap yazılması lazım. Tam da şu anda tepemde vır vır ötüyorlar. Vakti gelince bırakacağız elbet, şimdilik iyiyiz böyle canım.:)
Ayçiçeğim, sarı çiçeğim, ya keşke hastalık olmasaydı, lakin sağlığın kıymetini de anlamış olduk be gülüm.:)
Elçinim, çok sağol canım. Evet haklısın çoook gördük, hatta biri de benim o arkadaşların. Anne olunca anlaşılıyormuş bazı şeyler gerçekten.:)
Ebrum, biliyor musun bir an ben de seni o afacanların peşinde koşarken hayal ettim de.:) Ya senin işin iki kat zor ve iki kat güzel. Çok sağol canım.. ben de çok özlemişim sizleri..
Prenseslerin güzel annesi, çok sağol Cemilem. Ah ben o kitapları kaldıralı ne kadar uzun zaman oldu. Onlar kendi kitaplarını yazıyorlar ya. Teyzesi de öpsün sevsin o güzel kuşları.:)
Sevgili Misket Limonu, çok teşekkür ederim canım. Seni gördüm daha iyi oldum.:)
İsimsiz arkadaş, selamın başım gözüm üstüne.:)
Güzeller güzeli Peri Kızı, ben de seni çok öpüyorum.. Sevgiyle..:)
Aymenim, kaplanım, ancak oturabildim valla. Bir de kızıyordum millete yatırıyorsunuz beni diye. İyi oldu bana, arayayım şimdi o günleri mumla.:)
Sevgili Kuğu, öyle güzel demişsin ki, öyle ya hepimiz için en güzeli olsun ve Rabbim tüm isteyenlere evlat sevgisini tattırsın inşallah.:)
Öykücülerin güzeli, ben bundan sonra sana maille bildireyim miyazı atarkene.:)) Canım benim, hepiniz sağolun. Ziyaretleriniz ve selamlarınızın her biri çok çok kıymetli. Ay biz o Rus hatunlar gibi olabilir miyiz a gülüm. Sıcak bir iklimin, sıcak bir ülkenin sıcacık insanlarıyız nihayetinde. Biraz da - özellikle hatun kısmısı-mazoşist ruhluyuz.:) Hele bir çocuğun olsun, okutacam bu yazdılarını sana yavrus.:) Sevgiyle.:)
Muhabbetim, çiçeğim, eminim işte o zaman ne demek istediğimi anlayacaksın. Allah en güzelinden, en hayırlısından nasip etsin... amin.:) Sağol canım benim. Öpüyorum çok.:)
Bendenizim, ne bilem ki, o yavrucaklarımıza kimin ciğeri yanmadı ki be gülüm.. ama en fazla analar birbirini anladı evet.:(( Ben de öptüm seni çoook.:)
simdi okudum ve sana yorum yazdim ama yazdiktan sonrada diger yorumlara bakayim dedim. orada KUGU diye - dikkat Kuguu degil!- bir anonim yorum var. Ustelik sen ben sanarak muhtemelen cevap yazmissin. O ben degilim, anonim baslik dikkat et. Ustelik diger 2 Lalegul rumuzlu da O, I bet!oFFFFF yaaaa.
INCEGULcgm dikkat cnm. Muhtemelen bu hasta beyin, benim son mailim INCEGULcgmun INCELIGI baslikli mailimden sonra bunu yazmistir.
Denizim, bizimkisi artık yarma kıvamına geldi yahu. Minilikten terfi ettik artık. Ama minişlerim nasıl teyzesi. Boncuklarım onlar benim. Ben bazen çok benziyorlar desem de inanma, ben kara, onlar ak yani o kadar.:) Bu arada pastayı beğenmedin değil mi.:))
Muhabbetim, ehi ehi.. Fenerlilerin seveceğini biliyordum. Lakin bizim evdeki bir çok GS li pastadan nefret etti.:)
Mutlu Kum Tanelerim, Fenerlilerin çok hoşlandığı lakin diğer taraftarların mırın kırın ederek yedikleri bir pasta idi.:)
abla diyorum bu senin hayat tecrübenle alaklı sakın ha yanlış anlama cok sevecen buluyorum bizlre yaklısmını ondan zira cok yas farkımız yok sanırım arada
ben size abla diyebülürmüyüm
yüksek müadenizle
uprayamadım ablacığım sn zamnalra ameliyat olmuşşsun cok gecmiş olsun
yavrunun doğum günüsünü bir kez daha kutlarım öperim onun da bizi öpüşünü yerim
o üsteki iki küçük yenlere bayıldım ne güzel seyler onlara öyle allh anasına babasına bağışlasın
abla ya bu köse yazarları yada hamileyken cocuk yetiştirme sanatıylan alakalı bir çok yazı doğru ve haklı olabülir fakat
annelik gibi o farklı bir duyguyu insana okuduklartına göre yönlendiremiyor ki
o korumacaılık baska bir sey be
değil mi?
bizler kartladık ama hala benim annemde sunu ye bunu giy deyip peşimde dolasıyor ,
ki biz o minik yavruları nasıl bırakırız kendi hallerine
Bende anne olunca o kitaplardakinin tam aksi annelerden olacağım kesin. Kendim bile haziran ayına kadar içecekelere sıcak su karıştırıp, yün atletle gezen bir şahsiyet olduğumdan çocuğumu düşünemiyorum :))))
Şu hastalığın tarifini verse de beraber kıvama gelsek he gülüm?
Sen hasta ol,kilo ver,yazarak hava at!
Yok öööle!
yeğenlerin sana benziyorsa ne güzel. Sen harika birisin bana göre. Çok iyi bir anne olacağına da, eminim. Bebeğinde çok güzel olur. Ama zaten çirkin bebek olmaz ki...Pastanda renkler dışında harika canım. Ama biz bayan olduğumuz için renkli takım tutuyoruz, yoksa delikanlı adam renkli takım tutmaz biliyoruz.
Saygı duyuyoruz.Hatta karşı karşıya oynananlarda sizi tutuyor kalbimiz..Çünkü onların fanatikliği hastalık gibi anlıyoruz..
Bana doğrudan selam gönderiyorum arkadaşım.
Lalegül
aalhhh bu güzel gözlerden ayırmasın seni annesi...
yeğenlerini gelip ısırabilirmiyiiim? :))))
benim 20,5 yaşındaki kazık sabaha kadar oturup sabah yatarken "15.00 da okula yetişmem lazım,beni zorla kaldır" dediğinde:"banane banane" dedim ben ama. bir kere seslenirim,kalkarsan kalkarsın oturmasaydın dedim.
eee ona da denir ama artık dimi? hakkediyor.:P
canıkom,benim de hani şurada bahsettiğim teyze kayınvalideme (eşimi teyzesi büyütmüş)göğüs kanseri teşhisi kondu.göğsü alındı.
uzun açıklama renklerin orada yaptım. iki yorum kutusu da ayrı pencere olduğundan kopyalayamadım şincik. kusuruma bakma lütfen.
seviyorum sizin aileyi be yahuuu.:))
Senin de asğlığının iyi olduğuna çok sevindim..aman çocuklara anneler lzaım onun için iyi bakmak lazım ..
çok sevgiler ..
Hep beraber sağlıkla inşallah:)
1.Fotodaki biri esmer yağız yakışıklı babasına mı yoğsam sana mı benzemekte?
2.Deniz bacıma katılıyorum pastadaki lacivertin yerine kırmızı konulsaydı daha şık olmaz mıydı?Yogsam İncdefikirlimgiller çarşambayı unutmuşlar mıydı?
3. Parçalar birleştirildiğinde pastayı kasan elin giydiği buluzün lacivert olduğu görülmekte,aynı tondaki buluz arkada kurabiyeleri mütiş bir zevkle yiyen hanfendinin üzerinde o halde incegülüm sobelendi mi?
Son söz yeni yası oğluna uğulu ola ömrü boyu mutluluklar bir sülük kimin yapışa.
koca gözlü yakışıklıyı kutlarım.Nice mutlu yıllar dilerim.Napalım artık elden başladık resmin tümünü bi şekilde tamamlarız inşallah;)
Mutlum, canımsın yahu.. afferin kız sana. Senin gibi bi kızım olsa mesela, peşinden dolaşmam gerekmezdi.:) İnşallah hayırlısıyla olsun da eminim çok şeker bir anne olacaksın. Son yazına yorum bırakamadım, sorun çıkardı bilgin olsun. Lakin çok şeker çıkmışsınız siz ikiniz.:)
Biyom kedim, kız valla hiç tavsiye etmiyom. Alt yazıların birinde vermiştim tarifini, ama senin çok hoşlanacağın türden bişey değil anacım. Adamın k.çına hortum neyin salıyolar. Sakat iş anlayacağın.:) Beğendin mi damadını ehi ehi.:)
Lalegülcüm, :)))
Şengülüm, tatlı dilli kız, çok teşekkür ediyorum. Rabbim hepimizin yavrularını bizlere bağışlasın.. amin.:)
Cemilem, o güzel gözlerin sahipleri benim tatlı yeğenciklerim. Ve o gözleri de maalesef benim alamadığım annemden aldı.:) Sağol canım benim. Amiiin.:)
Renklerim, canım sağol, bir de hasta hasta gelmişsin. İnşallah daha iyicesindir. Ben de seni çok öptüm arkadaşım.:)
Hüzünbazım, çok teşekkür ederim canım. Dileğin, duan, tüm yavrularımıza olsun.. amin.:)
Yağmurum, sultanım, kaç yaşına gelirlerse gelsinler bunlara kıymak zor be.. hem senin yakışıklı delikanlı da bir tanecik. Oy ben seni düşünemiyorum bile.:) Çok çok geçmişler olsun canım ya.. çok üzüldüm. Allah şifalar versin, tez zamanda sağlığına kavuşur inşallah.
Çenebazım, çok teşekkür ederim canım.Niye kıl oldun yahu.. laf aramızda ben de kıl oldum, biz de BJK liyiz yani. Renkli takım tutmayız icabında.:)
Gamzeli kız, inşallah olur. Lakin ailede var ise oluyor. Bir de böyle nadir oluyor bu hergeleler.:)
Ferhanım, çok çok sağol canım. Çok şükür sağlığımız yerine geldi. Ve dünyada bundan daha büyük nimet yokmuş. He bir de yavrularımız elbette. Çookkk sevgiler arkadaşım.:)
Denizim, ben bu resmi yayınlarken, şimdi Deniz bunu beğenmez, hemen lacivertleri kızartarak kafasında bir "olmadı baştan" yapar diye düşünmüş idim. Bir de benim için Siyah-Beyazından lütfen..:)
Zarifem, çok sağol bidenem. Güzel dileklerine kocaman amiin..:)
Cadıların en tatlısı, 1- tabii ki annesine. Babası sarışın ve de yeşil gözlü bir bretim pitimdir kendisi. 2-Hehe şimdi Fenerli olsam sana dün akşamı söylerdim, ama Beşiktaşlıyım Allahıma şükür. 3-O kurabiyeleri lüpleten arkadaş benim gelinciğim Gmemuzin kişisidir. Yanlış sobedir ve de bluz benzerliğidir. Ve son olarak bütün güzel dileklerin bütün evlatlarımıza da ola.. amin. Öptüm kuş.:)
Tabiatım, hakikaten pazıl neyin mi yapsak.. ehi ehi.:) Çok çok sağol canım. İnşallah bütün yavrularımız hep mutlu olsunlar.. amin.:)
Dileğim, sen de hoşgeldin. Canım bütün güzel dileklerin bütün evlatlarımız için olsun. Çok çok teşekkür ederim. Ben de tekrar böyle sizinle olduğum için çok mutluyum.:)
Bir de ben ilk çocuğumun ilk tekmesinde otobüsteydim, karşımda da acayip kıro bir tip vardı.:))
maşallah hepsi birbirinden şeker babisler...:)