KELİMELERE SINIR KOYUN

Anlatıcı yaşadıklarından, yaşananlardan beslenir çoklukla. Ve ya yaşanılması olasıları anlatır bilene, bilmek isteyene.
İşte anlatıcı bu gün sizlere kendi yaşamından ve belki her gün yaşanan ve bizim bilmediğimiz hayatlardan çok çok kısa öyküler anlatacak. Kısa derken mecazen söylemiyorum, gerçekten kısacık. Kural gereği, toplam elli beş kelimeyi geçmeyecek hikayelerim.
Bu projeyi daha evvel duyduğumda acaba sen de yapabilir misin ki, diye sormuştum kendime. Yazmaya başlayınca kendimi tutamadığım gün gibi aşikar iken, elli beş kelimeyle anlatabilir miyim derdimi diye düşünmüş, sonra kendime güvenemeyip vazgeçmiştim.
Oysa Dileklerin En Yıldızlısı sen yaparsın deyip sobeleyivermiş beni. Şimdi bana benden daha fazla güvenen dünya güzeli arkadaşımın bu güvenini umarım boşa çıkarmam diyor ve anlatmaya başlıyorum. Bakalım neler çıkacak. Ben de meraktayım.
Martılar çığlık çığlığaydı. Yüreği gibi hop oturup hop kalkmaktaydı dalgalar. Aylardır açık denizlerde, ekmek peşindeydi.
Gemi limana vardığında geçen ay doğan yavrusunu ilk defa görecek olmanın heyecanı sarmıştı genç adamı.
Uçarak geldi yuvasına.
Kapı aralığından sızan büyük acı ezdi coşkusunu. Yığıldı adam olduğu yere. Oğlunun hiçbir zaman oynayamayacağı oyuncağın yanı başında, gözyaşlarını denize akıtıyordu şimdi.
Masaya kır çiçeklerini koyarken, çok mu boyandım diye endişelendi kadın. Elbisemi beğenir mi acaba?
Mumları da yakınca her şey tamamdı ilk yıldönümlerini kutlamak için.
“Yemekler nefisti, ellerine sağlık” deyip kalktı adam masadan.
“Bir şey unutmadın değil mi sevgilim” dedi kadın.
“Hiç unutur muyum aşkım” diyerek elini cebine götürdü adam.
Sevindi kadın. Uzattı elini sevdiğine.
“Faturaları yatırdım elbette. Al bunlar da dekontlar” dedi adam.
“Haydi, al eline sapanı” diyordu çocuklar. “Ben kuşlara kıyamam” diye diretti çocuk.
Sonunda eline tutuşturdular lastikli hain çatalı. Çekip vurdu uçmaya çalışan çaresiz yavrucağı.
Uzanıp yerden aldı. Avuçlarında hala sıcaktı minicik beden. Gözlerinde yaş koştu annesine.
“Üzülme. Baban bulacak kafes kaçkını, afacan miniğini” dedi saçlarını okşayarak.
Avucunu uzattı çocuk. “Aramasın anneciğim” dedi hıçkırarak. “Ben buldum.”
Beni bırakıyor musun, dedi ağlayan gözleri. Oysa sana nasıl güvenmiştim. Senin için gelmiştim bu pis, yaşanılmayası yere. Sen beni koruyup kollarsın… Bir de seversin… Hem de çok seversin diye.
Gitmeliyim, diyebildi ötekinin acıdan donakalmış gözleri. Sana layık birinin sevdiceği, geleceği, umudu olacaksın. Benim umudum çoktan bitti.
Yürüyüp giderken, son kez, acıyla baktı ardında bıraktığı yavrusuna. Sadece affedilmeyi diledi.
İşte anlatıcı bu gün sizlere kendi yaşamından ve belki her gün yaşanan ve bizim bilmediğimiz hayatlardan çok çok kısa öyküler anlatacak. Kısa derken mecazen söylemiyorum, gerçekten kısacık. Kural gereği, toplam elli beş kelimeyi geçmeyecek hikayelerim.
Bu projeyi daha evvel duyduğumda acaba sen de yapabilir misin ki, diye sormuştum kendime. Yazmaya başlayınca kendimi tutamadığım gün gibi aşikar iken, elli beş kelimeyle anlatabilir miyim derdimi diye düşünmüş, sonra kendime güvenemeyip vazgeçmiştim.
Oysa Dileklerin En Yıldızlısı sen yaparsın deyip sobeleyivermiş beni. Şimdi bana benden daha fazla güvenen dünya güzeli arkadaşımın bu güvenini umarım boşa çıkarmam diyor ve anlatmaya başlıyorum. Bakalım neler çıkacak. Ben de meraktayım.
Martılar çığlık çığlığaydı. Yüreği gibi hop oturup hop kalkmaktaydı dalgalar. Aylardır açık denizlerde, ekmek peşindeydi.
Gemi limana vardığında geçen ay doğan yavrusunu ilk defa görecek olmanın heyecanı sarmıştı genç adamı.
Uçarak geldi yuvasına.
Kapı aralığından sızan büyük acı ezdi coşkusunu. Yığıldı adam olduğu yere. Oğlunun hiçbir zaman oynayamayacağı oyuncağın yanı başında, gözyaşlarını denize akıtıyordu şimdi.
Masaya kır çiçeklerini koyarken, çok mu boyandım diye endişelendi kadın. Elbisemi beğenir mi acaba?
Mumları da yakınca her şey tamamdı ilk yıldönümlerini kutlamak için.
“Yemekler nefisti, ellerine sağlık” deyip kalktı adam masadan.
“Bir şey unutmadın değil mi sevgilim” dedi kadın.
“Hiç unutur muyum aşkım” diyerek elini cebine götürdü adam.
Sevindi kadın. Uzattı elini sevdiğine.
“Faturaları yatırdım elbette. Al bunlar da dekontlar” dedi adam.
“Haydi, al eline sapanı” diyordu çocuklar. “Ben kuşlara kıyamam” diye diretti çocuk.
Sonunda eline tutuşturdular lastikli hain çatalı. Çekip vurdu uçmaya çalışan çaresiz yavrucağı.
Uzanıp yerden aldı. Avuçlarında hala sıcaktı minicik beden. Gözlerinde yaş koştu annesine.
“Üzülme. Baban bulacak kafes kaçkını, afacan miniğini” dedi saçlarını okşayarak.
Avucunu uzattı çocuk. “Aramasın anneciğim” dedi hıçkırarak. “Ben buldum.”
Beni bırakıyor musun, dedi ağlayan gözleri. Oysa sana nasıl güvenmiştim. Senin için gelmiştim bu pis, yaşanılmayası yere. Sen beni koruyup kollarsın… Bir de seversin… Hem de çok seversin diye.
Gitmeliyim, diyebildi ötekinin acıdan donakalmış gözleri. Sana layık birinin sevdiceği, geleceği, umudu olacaksın. Benim umudum çoktan bitti.
Yürüyüp giderken, son kez, acıyla baktı ardında bıraktığı yavrusuna. Sadece affedilmeyi diledi.
Ben de Sevgili Tabiat Ana gizli bahçesinden minik öykülerle katılsın istiyorum bu oyuna.
Yorumlar
Kısacık anlatımlar, hoş sedalar bıraktı bende.
ellerine sağlık
Sevgiler,
Dekontlu hikayede güldüm,sapanla kuş vuran çocukta hüzünlendim,,
hepside yaşamıızda varolan hikayeler hiç yabancı değil bizlerede
sevgilerleee..
Okuldan dönüyordu dalgın, dalgın..Babasını çok özlüyordu..
Bu arada küçük bir arkadaş edinmişti..Yavru bir köpek..Onu besliyordu..Ablası geliyordu karşıdan neşe içinde..Yanına gelince durdu..Sana iki haberim var..Birincisi babam geldi..Kız çok sevindi ama kötü haberide merak etti.Köpeğin arabanın altında kaldı "öldü" dedi abla önemsemiyerek okuluna gitti.
.................
İncegül bu öyküde benden..
Umarım beğenirsin..
Üstelik gerçek..
Lalegül
Okuldan dönüyordu dalgın, dalgın..Babasını çok özlüyordu..
Bu arada küçük bir arkadaş edinmişti..Yavru bir köpek..Onu besliyordu..Ablası geliyordu karşıdan neşe içinde..Yanına gelince durdu..Sana iki haberim var..Birincisi babam geldi..Kız çok sevindi ama kötü haberide merak etti.Köpeğin arabanın altında kaldı "öldü" dedi abla önemsemiyerek okuluna gitti.
.................
İncegül bu öyküde benden..
Umarım beğenirsin..
Üstelik gerçek..
Lalegül
Ben uğraşsam yapamam ama illa bir 56 -57 ye oynar :P
Sevgili Yaşamın Kıyısında, çok teşekkür ederim. Ne mutlu hoş sedalar bırakabildiysem. Sevgiyle...
Mukocum, çok teşekkür ederim. Hepsi de yaşanmış şeyler ve hala yaşanan bir yerlerde değil mi? Sevgiyle...
Bilunum, tatlı dillim, teşekkür ederim canım benim. Senin gönlün de yüzün gibi, sözün gibi çok ama çok güzel. Sevgiyle...
Lalegülcüm, bütün detayları kısacık bir öyküye sığdırmanın güçlüğü düşünülürse çok iyi olmuş. Lakin küçük kızın iki duyguyu bir anda yaşaması üzücü elbette. Ellerine sağlık.
Sananekibananesancık, çok teşekkür ederim canım benim. Asıl ben güzel dilimize kurban olayım. Her türlü ifade özgürlüğü sunan, böylesine zengin ve güçlü bir dil olduğu için. Ayrıca sayacakların çıkacağını biliyordum hehe.:)
Tabiatım, ben de zevkle okuyacağım eminim.
Aymenim, böyle bir kitap çıkmış. Sanırım Amerika'da. Çok çok çarpıcı hikayeler içeriyor. Bizimkisi acemi işi işte. Çok teşekkür ederim.
Yüreğine sağlık İnce Gülüm.
yüreğine sağlık canım
sen yapamazsında biz mi yapacağız
ben ne kelime oynuna nede buna cesaret edbiliyorum
aslında cok yazmak istiyorum ama
sein gibi kalmi olanların yanında nasıl olur bilmem
bu adamlar anlamıycaklar bizi işte
ancak unutmadın mı deyince ağızdan cıkacak bir güzel söz yerine
fatura v e dekont cıkarrlar
aslında kolayı ve mutlu edeni varken
Renklerim, oy güzelim iyileştin mi sen? Dur bakayım senin oraya. Çok sağol canım benim. Eminim başarırdın. Senden kaçar mı?
Çenebazım, çok teşekkür ederim canım keyif almana.
Çınarım çok teşekkür ederim canım benim. Hayatın o kadar içindeki... bilemeyeceğin kadar hem de.
Figenim, her şey gibi... Başlayana kadar zor geliyor o kadar. Eminim başlasan yapacaksın. Çok teşekkür ederim canım.
Nazlım, çok teşekkür ederim canım bu güzel yorumun için. Ne diyeceğimi bilemedim şimdi. Bak şımarttın beni.:)
Yaseminim, tatlım çok teşekkür ederim. Çok şekersin.
Senamberam, çok teşekkür ederim güzelim benim. Bu dekontlular bayıltır hakikaten değil mi?:)
Muhabbetim, çok teşekkür ederim canım benim. Ben de öptüm kocaman.
Şengülüm, çok teşekkür ederim canım. Valla bu gün pek şımartıldım. Allah sonumuzu hayretsin.:)
Ebrum, bu ara pek hüzünlü yazar oldum ben. Ne ola ki bunun sonu. Bir de kelime oyunu için yazdığım da pek hüzünlü oldu. Sonrasında telafi ederiz canım. Çok çok teşekkür ederim.
Anemonum, civcikim, yapma beee... eminim sen de başlasan pek güzel kalkarsın altından. Ne var benim kalemimde be yavrum. Sadece içimden geleni dökmeye çalışıyorum satırlara. Sizin gönlünüz güzel, beni de seviyonuz zannımca! ondan böyle geliyor. Anlamaz onlar bizi.. hiç de anlamayacaklar. Buna alıştır gülüm kendini.:) Öperim çok..
Cemilem, duygusal arkadaşım benim. Sen onları iyilikleri için bırakıyorsun. Bunu bir gün onlar anlayacak ama biliyorum ve yaşıyorum ki, asla sen kendini bu suçluluk duygusundan kurtaramayacaksın. Ne denirse, nasıl teselli verilirse verilsin. Ne edelim. Üzülmeyelim. Birlikte olduğumuz - kısa da olsa güzel- zamanların tadını çıkaralım değil mi gülüm?
Kuğum, buralarda mısın sen. Canım benim sağol o senin kendi has, özbe öz gönül güzelliğin. Canımsın biliyorsun.
Gülümsedim, hüzünlendim ve işte bu dedim, hayattan bir kaç resim çizmiş gibisin satırlarla...
Sevgiyle kal.
her biri çok özel....
Dileğim, hakikaten sana öncelikle teşekkür ederim. Sen demesen ben böyle bir şeye asla cesaret edemezdim. Güzel yorumun için de ayrıca teşekkür ederim. Umarım seni mahcup etmemişimdir. Sevgiyle güzel arkadaşım...
Perilim, alemsin yahu. Ne yapacaktın kız klavyeyi, camdan mı yollayacaktın. Devlet malına zarar verecektin demek.:) Canım benim teşekkür ederim. Sen çok özelsin...
ellerine saglik ablacim.. tek kelimeyle mukemmel olmus oykulerin..