KARARTMA GECELERİ
Yine karanlık gecelerden birindeyiz günlükçüm. Elektrik idaresini aradım. Bir saate sizde olur dediler. Bir saate ışığa kavuşursunuz dediler.
Tamam haklarını yemeyelim. Her bi yere geldi bir saat sonra. Her taraf aydınlandı. Hatta karşı dairem bile. Lakin bu bahtsız hatunun bağlı bulunduğu faz, başka bir taraflarına bağlı bulunduğundan hala karanlıktayız.
Maxi kişisi firari. Maç var, ben gidiyorum şeklinde bir açıklama yaptıktan sonra ananeye gitti. Mini kişisi, mum ışığında defterine bir şeyler karalamakta. Koca kişisi mutfakta bir şeyler yapmakta. Tabii ki romantizmin doruklarında.
Bilen bilir. Ben karanlık sevmem. Karanlık tipleri de sevmem. Sinirliyim, huzursuzum. Karşı komşudan bir fincan ışık isteyecek kadar çaresizim.
Sonradan doğma tatlı yavruma yanaşayım bari.
Miniciiim ne yapıyorsun canım?
Plan yapıyorum anne, çaktırma..
Heh… kaçış planı di mi oğlum? Kurtarıcan mı anneyi?
Bak anne!!!
Hı Bakıyom…
(Bir yandan ok çiziyor, bir yandan anlatıyor yavru.) Şimdi burası salon. Biz buradayız. Aha burası da mutfak. Görüyon mu?
Görüyom görüyom. Zaten on beş tane ok çizdin yanına. Nasıl görmem?
Mutfakta babam var. Sen mutfak kapısında bekliycen. Ben babama görünmeden gizlice odama girip elde etmek istediğim şeyi elde edicem. Sonra da beraber kaçıcaz tamam mı?
(Bu arada sayfa, oktan, çizgiden görünmez olmuş vaziyette. Bahsi geçen üç mekanın kapısı da aynı koridorda olduğu halde biz niye bu kadar kıpırdaşıp duruyoruz ok yönünde, onu da anlamış değilim henüz. Her odaya bir ok bilemedin iki tane çizsen yeter de artar bile.)
İyi güzel hoş ta. Biz senin odandan gizli gizli ne elde etmek isteyebiliriz ki? Hele bi anlatıver bakem.. planını procesini yidiğim, Zihni Sinir klonu yavrum benim.
Sürpiz!!! anne orası. (Senin o sürpiz diyen ağzını ısırırım ben. Isırılır elbette. Bırakır mıyım..)
Anne mutfak kapısındaki yerini alır. Ortam karanlık ve ürkütücüdür. Ancak mutfakta tezgahın üzerinde yanmakta olan yarım mum, tatlı bir ışık yaymaktadır. Koca kişisi, bu esnada mutfaktaki işini bitirmiş, salona geçmeye çalışmaktadır. Anne olacak şahıs kendisini iteklemek suretiyle, geldiği yere geri sokar. Çok ayıptır. Kocaya hiç mi saygı kalmamıştır. Koca itilip kakılamazdır.
“Nooluyo yaa..????? İçeriye gidecem ben” şeklinde çırpınan Koca kişisine, bunun çok gizli bir görev olduğu ve kendisine şu anda açıklanamayacak olan bazı nedenlerden dolayı mutfakta kalması gerektiği anlatılmaya çalışılır.
Adamceyiz pek bir şey anlamasa da, “ bu ne ilk vukuat ne de son olacak. Allah ıslah etsin” yazılı düşünce balonunu da alıp, geldiği yere geri döner.
Mini kişisi odanın kapısında, modası geçmiş hemşire fotosu şeklinde “şşşşşştt” yapmaktadır. Ve bir şimşek gibi salondan odaya geçer. Birkaç dakika sonra odadan çıkıp, yine aynı hızla elinden tutup Anneyi de salona götürür.
Bakiiim len! Ne elde ettik şimdi biz?
Son derece fısıltıyla “baaaaaak” diye kendisine aldığımız spaydır men saati gösteriyor.
E oğlum niye bu kadar uğraştık ki.. zaten senin saatin değil mi bu?
Heyecan yaşadık anne yaaa…..
Babaya kimse bişey söylemediğinden, o hala mutfaktaki konumunu korumaya devam etmektedir. Kendisine görevin başarıyla tamamlandığı ve içeriye girebileceği bilgisi verilir. Zaten mutfaktaki yarım mum da bitmiştir.
Kesintilerin klasiği, duvarlarda kuş, inek, gergedan, su aygırı gibi bilumum hayvan figürleri yaratma olayına giriştik. Bazıları pek şekilsiz olsa da genele bakıldığında başarılıydık. Mini efendi canavar olup, bütün hayvancıklarımı tek tek yedi sonunda.
Daha sonra bizim Mini kişisi ve onun Babası, birlikte Teravih’e gitmeye karar verdiler. Tabii ortam hala karanlık. İncegül hala karanlıktan ürkmekte. Allahtan salondaki yarım mumumuz hala yanmakta. Bizim apartmanın, sağ cephesi hariç her yer aydınlık zaten. Yavrucuğum ilk teravih namazına gidecek, yanımda kal bana destek ol diyemem ya parmak kadar bebeye.
Sokak lambaları yanıyor. Karşı evlerin ışıkları da yanıyor. Hayır karşı daire bile ışıl ışıl. Ya ne şansıdır ki bu benimki?
Bizimkiler gidince bari kitap okuyayım, her zaman bu fırsat geçmez elime diye başladım mum ışığında okumaya. Sayfaları pek keyifle çevirirken, kendimi de iyice kaptırmışken, birden ortalık kararıverdi. Bizim ikinci yarım mum da sonunda bitti.
Karanlıkta bozuk para bulmanın zorluklarını iyice anlamış olarak, mum almak için kendimi dışarıya attım. Bu arada, iki katı ışığından faydalanarak indiğim çakmak elimi yaktı. Çok kızdım.
Epeyce bir dolaştıktan sonra dördüncü dükkanda boynu bükük bir mum buldum nihayet. He bir tane de yarım yanmış.
Koşa koşa eve geliyorum. Kitabıma kaldığım yerden devam etmek için gerekli mumu bulmuşum. Üstelik te iki tane. Biri yarısına kadar kullanılmış, birisinin de üst kısmı noterdamın kamburu gibi ama, olsun. İşimi görür ya. Karanlıktan aydınlığa çıkartır ya beni.
Apartuman kapısını anahtarımla açıyorum. Otomatik düğmesi vardır ya hani. O tıklattığında apatrumanı aydınlatan düğme. Aha ona basıyorum gayri ihtiyari. Bil bakalım ne oluyor? Evet evet bildin. Elektrik gelmiş nihayet.
Haydi geçtim hepsinden. Evlerin ışıkları bir bir yanarken, bendeki karanlığı kimselere sormadım. Akşamın bir vakti deliler gibi koşturarak mum aradım, ses etmedim. Kaderime razı oldum, sustum oturdum. Ama, tam kitabımın en güzel yerine gelmişken, şöyle kırk yılın başı bir akşam keyfi yapmaktayken, bu elektrik on beş dakika önce gelse ya da bizim mum on beş dakika sonra bitse olmaz mıydı?
Ne dedin günlük tam duyamadım.
Heeee bilmem mi o sözü. “Bahtsız bedeviyi çölde kutup ayıları kovalarmış” diyorsun. Lakin bizim kutup ayıları sürü halinde dolaşıyorlar zannımca.
Haydi günlükçüm görüşürüz yine.
Tamam haklarını yemeyelim. Her bi yere geldi bir saat sonra. Her taraf aydınlandı. Hatta karşı dairem bile. Lakin bu bahtsız hatunun bağlı bulunduğu faz, başka bir taraflarına bağlı bulunduğundan hala karanlıktayız.
Maxi kişisi firari. Maç var, ben gidiyorum şeklinde bir açıklama yaptıktan sonra ananeye gitti. Mini kişisi, mum ışığında defterine bir şeyler karalamakta. Koca kişisi mutfakta bir şeyler yapmakta. Tabii ki romantizmin doruklarında.
Bilen bilir. Ben karanlık sevmem. Karanlık tipleri de sevmem. Sinirliyim, huzursuzum. Karşı komşudan bir fincan ışık isteyecek kadar çaresizim.
Sonradan doğma tatlı yavruma yanaşayım bari.
Miniciiim ne yapıyorsun canım?
Plan yapıyorum anne, çaktırma..
Heh… kaçış planı di mi oğlum? Kurtarıcan mı anneyi?
Bak anne!!!
Hı Bakıyom…
(Bir yandan ok çiziyor, bir yandan anlatıyor yavru.) Şimdi burası salon. Biz buradayız. Aha burası da mutfak. Görüyon mu?
Görüyom görüyom. Zaten on beş tane ok çizdin yanına. Nasıl görmem?
Mutfakta babam var. Sen mutfak kapısında bekliycen. Ben babama görünmeden gizlice odama girip elde etmek istediğim şeyi elde edicem. Sonra da beraber kaçıcaz tamam mı?
(Bu arada sayfa, oktan, çizgiden görünmez olmuş vaziyette. Bahsi geçen üç mekanın kapısı da aynı koridorda olduğu halde biz niye bu kadar kıpırdaşıp duruyoruz ok yönünde, onu da anlamış değilim henüz. Her odaya bir ok bilemedin iki tane çizsen yeter de artar bile.)
İyi güzel hoş ta. Biz senin odandan gizli gizli ne elde etmek isteyebiliriz ki? Hele bi anlatıver bakem.. planını procesini yidiğim, Zihni Sinir klonu yavrum benim.
Sürpiz!!! anne orası. (Senin o sürpiz diyen ağzını ısırırım ben. Isırılır elbette. Bırakır mıyım..)
Anne mutfak kapısındaki yerini alır. Ortam karanlık ve ürkütücüdür. Ancak mutfakta tezgahın üzerinde yanmakta olan yarım mum, tatlı bir ışık yaymaktadır. Koca kişisi, bu esnada mutfaktaki işini bitirmiş, salona geçmeye çalışmaktadır. Anne olacak şahıs kendisini iteklemek suretiyle, geldiği yere geri sokar. Çok ayıptır. Kocaya hiç mi saygı kalmamıştır. Koca itilip kakılamazdır.
“Nooluyo yaa..????? İçeriye gidecem ben” şeklinde çırpınan Koca kişisine, bunun çok gizli bir görev olduğu ve kendisine şu anda açıklanamayacak olan bazı nedenlerden dolayı mutfakta kalması gerektiği anlatılmaya çalışılır.
Adamceyiz pek bir şey anlamasa da, “ bu ne ilk vukuat ne de son olacak. Allah ıslah etsin” yazılı düşünce balonunu da alıp, geldiği yere geri döner.
Mini kişisi odanın kapısında, modası geçmiş hemşire fotosu şeklinde “şşşşşştt” yapmaktadır. Ve bir şimşek gibi salondan odaya geçer. Birkaç dakika sonra odadan çıkıp, yine aynı hızla elinden tutup Anneyi de salona götürür.
Bakiiim len! Ne elde ettik şimdi biz?
Son derece fısıltıyla “baaaaaak” diye kendisine aldığımız spaydır men saati gösteriyor.
E oğlum niye bu kadar uğraştık ki.. zaten senin saatin değil mi bu?
Heyecan yaşadık anne yaaa…..
Babaya kimse bişey söylemediğinden, o hala mutfaktaki konumunu korumaya devam etmektedir. Kendisine görevin başarıyla tamamlandığı ve içeriye girebileceği bilgisi verilir. Zaten mutfaktaki yarım mum da bitmiştir.
Kesintilerin klasiği, duvarlarda kuş, inek, gergedan, su aygırı gibi bilumum hayvan figürleri yaratma olayına giriştik. Bazıları pek şekilsiz olsa da genele bakıldığında başarılıydık. Mini efendi canavar olup, bütün hayvancıklarımı tek tek yedi sonunda.
Daha sonra bizim Mini kişisi ve onun Babası, birlikte Teravih’e gitmeye karar verdiler. Tabii ortam hala karanlık. İncegül hala karanlıktan ürkmekte. Allahtan salondaki yarım mumumuz hala yanmakta. Bizim apartmanın, sağ cephesi hariç her yer aydınlık zaten. Yavrucuğum ilk teravih namazına gidecek, yanımda kal bana destek ol diyemem ya parmak kadar bebeye.
Sokak lambaları yanıyor. Karşı evlerin ışıkları da yanıyor. Hayır karşı daire bile ışıl ışıl. Ya ne şansıdır ki bu benimki?
Bizimkiler gidince bari kitap okuyayım, her zaman bu fırsat geçmez elime diye başladım mum ışığında okumaya. Sayfaları pek keyifle çevirirken, kendimi de iyice kaptırmışken, birden ortalık kararıverdi. Bizim ikinci yarım mum da sonunda bitti.
Karanlıkta bozuk para bulmanın zorluklarını iyice anlamış olarak, mum almak için kendimi dışarıya attım. Bu arada, iki katı ışığından faydalanarak indiğim çakmak elimi yaktı. Çok kızdım.
Epeyce bir dolaştıktan sonra dördüncü dükkanda boynu bükük bir mum buldum nihayet. He bir tane de yarım yanmış.
Koşa koşa eve geliyorum. Kitabıma kaldığım yerden devam etmek için gerekli mumu bulmuşum. Üstelik te iki tane. Biri yarısına kadar kullanılmış, birisinin de üst kısmı noterdamın kamburu gibi ama, olsun. İşimi görür ya. Karanlıktan aydınlığa çıkartır ya beni.
Apartuman kapısını anahtarımla açıyorum. Otomatik düğmesi vardır ya hani. O tıklattığında apatrumanı aydınlatan düğme. Aha ona basıyorum gayri ihtiyari. Bil bakalım ne oluyor? Evet evet bildin. Elektrik gelmiş nihayet.
Haydi geçtim hepsinden. Evlerin ışıkları bir bir yanarken, bendeki karanlığı kimselere sormadım. Akşamın bir vakti deliler gibi koşturarak mum aradım, ses etmedim. Kaderime razı oldum, sustum oturdum. Ama, tam kitabımın en güzel yerine gelmişken, şöyle kırk yılın başı bir akşam keyfi yapmaktayken, bu elektrik on beş dakika önce gelse ya da bizim mum on beş dakika sonra bitse olmaz mıydı?
Ne dedin günlük tam duyamadım.
Heeee bilmem mi o sözü. “Bahtsız bedeviyi çölde kutup ayıları kovalarmış” diyorsun. Lakin bizim kutup ayıları sürü halinde dolaşıyorlar zannımca.
Haydi günlükçüm görüşürüz yine.
Yorumlar
ALLAH KABUL ETSİN,MİNİĞİNİN İLK TERAVİH NAMAZINI.
ELEKTİRKLERİN DE YAPTIĞINA BAK YAHU :)))SENİ KOŞTURMAK İSTEMİŞLER :)))
yillardir hayalini kurdugum öyle cok istedigim bir ev ciktiki sansima sevincimden 3 gün uyuyamadim herseyi süper tam bana göre tam anlastik derken bir (salak)arkadas arayip yok abi ben arastirdim o semti pek iyi degilmis deyip benim aslen kendisi kutup ayisi olan kocami vazgecirdi ya ben bugün efkarimdan bir koca demlik cay icip intihar edeyim diyom ama ölmem sanirim sadece kalp carpintisi ve uykusuzluk yapar
elektrik mevzusuna gelince burda öyle derdimiz yok sadece 1 kere kesildi ondada millet kiyamaet kopardi 5 dk sonra gerigeldi ne yapsam bacim sana bir istek yapip buraya yamacima sefkatli kollarimami alsam hem buranin kutup ayilari daha iyi
CALİMEROCUM, güzelim ablayım elbette. Sağolun, ablalığa layık görmüşsünüz. sevgiyle başıma taç yaparım sizin gibi kardeşleri.:)) Amin hepimizin işleri hep rast gitsin canım.:))
NAZLICIM, o kadar eğleniyorum ki ben yaşarken, sizin de eğlenmenizi istiyorum. Işıklı ama, şöyle sakin bir gün olsun di mi?:)) Merak etme canım, böyle bir seçenek yok.. aminn, sağol.:))
HAYAL PERİCİM, Allah iyiliğini versin. Çok güldürdün beni. Kız yanına da tatlı bi şeyler al, tam olsun.:)) Çok üzüldüm ev mevzuuna. Öyle üçüncü şahıslar karıştı mı olaya, tadı da kaçıyor zaten. İnşallah daha iyileri, daha güzelleri nasip olsun canım.:)) E medeniyet başka bir şey. Bu yüzyılda karanlık olur mu?
FEZECİM, güzel kuşum. Siz okuyun yeter bana. Öyle uğraşamam imza günüydü, yok röportajdı falan. Ben yoğun hatunum. Bi de pek havalıyım baksana bana.:)) Kız valla kahve yapıyordu kendine. Bulaşıkları bitirdiydi erkenden.:))
mini çok ama çok tatlı çok öpüyorum onu..
DENİZCİM, çocuklukta ne güzeldi aslında. Kalabalık bir aile. Bir de hazırlıklısın tabi. Baksana biz de mum bile yok. E tabi teknolociden de uzak kalmak var. Ama evet, evdekilerin farkına varmak için arada gerekli. Bir de macera yaşamak için.:))
SANEMCİM, çocukluğumuza yaptığımız o tatlı ve mutlu yolculuklar olmasa, hayatın da pek tadı olmazdı gibi geliyor. Ne güzel, o yolculuklardan hiç mahrum kalma dilerim canım.:))
TATLI CADICIM, ay sen beni şımartıyorsun şimcik. Ben senin o tatlı dillerini severim. Amin amin güzelim. Ne kadar masum duygularla kılınan namazı kabul olur inşallah teyzesi.:))
Çok güzel anlatmışsın yine Miniye çok güldüm :)))
Öptüm ablam...
nimet
....sayfama bu aralar, hep yağmur damlalı fotolar koyuyorum. bunlar kendi çektiklerim.:))yok mu bu yakınlarda kutlayacağın gün, bu sefer kendi çektiğimi yollayayım::)
sen yeni ilahimi duydun muuu?:)))
mucx
Sevgiler...
Yine yerlere yata yata güldüm resmen :))
Bu arada ışığınız hiç sönmez sizin, en karanlık yeri bile aydınlatırsınız siz.. Öperim sizi :)
TUBİKKOCUM, yine yeni yeniden hep bir komedi hayat dediğin aslında. Bu yavruya öğretmeni "Minicim biraz yaratıcılığını azalt" demiş. Allah Allah niye acaba?.:))
BİLUNCUM, tatlım gıymatlım, sağol canım. Hiçbirimizin ışığı sönmesin. Biz de seni öperiz kocaman.:))
BÖRTLENCİMİN ANNESİ, kız ne yapsın Duducuk, size romantik bir akşam yemeği fırsatı sunmuş. Yazık değil mi yavrucağa kızıyorsunuz bir de. Çok komik bir macera gerçekten.:)))
GAMZELİCİM, sanırım alışmakla ilgili. O kadar esir almış ki bizi teknoloji, artık onun nimetleri olmadan asla canım.:))
NİMETCİM, yok valla adamlar o saate kadar çalıştılar. Arıza varmış. Ben eve gelirken kontrol ettim, ekipler çalışıyordu. Bakarım öyle de.:))
YAĞMURUMCUM, yakında geliyor canım. Olmadı kendisini göndericem sana.:)) Seninkinin doğumgünü kaldı bir tek. Ağustosta bitirdik bütün özel günleri bacım. Şubat 16 Mini Bey'in 8 yaşını dolduruyor, Allah'ın izniyle.:)) İlahi çok güzelmiş bu arada.:))
EMRECİM, bizim koridor gerçekten çok uzundu ve oradaki sandıktan ödümüz kopardı. Kardeşlerimle tuvaletin kapısında birbirimizi beklerdik. O kadar yani. Gün oldu devran döndü işte canım.:))
SEVGİLİ TATİL VE OTEL, ilk fırsatta linklerimi güncelleyeceğim. O zaman memnuniyetle eklerim hemen.:))
PAMUKCUM, ablası sağol. Öper o da seni şapır şupur.:)) Hayallere dalmak, şarkılar söylemek ne güzeldir. Gençlikte yapardık biz de canım.)) Olsun anlaşılıyor yazdıkların üzülme sen.:))
bir parmak ucuyla çalısan her seye
alemsin vallah zevkle okuyorum seni ben gledim cok sükür bu gün yarın yazmaya baslarım öpüyorum
CİVCİVİKOCUM, nerelerdesin kaçak. Haydi o zaman bekliyoruz eğlenceli yazılarını canım. Doğru söylüyorsun, neler katmış, neleri götürmüş hayatımızdan, kıyaslamak ta lazım.:))
GÖKHANCIM, bana gelen bir arkadaşımı bile ziyaret etmezsem, içim rahat etmiyor. Vaktim yok ama, yaratıyorum. Fırsat buldukça herkese gitmeye çalışıyorum. Bir tek arkadaşımın gönlü kırılırsa bana çok üzülürüm. Ve hepinizi çok seviyorum. İşin sırrı bu sanırım. Yazıları da gece yazıyorum sabah atıyorum. Ya da sabah sekiz ila dokuz arası, işler başlamadan evvel yazıyorum. Bilmem açıklayıcı olabildim mi kardeş.:)) Galiba bu Menevşe ile Halil konusunda tek kalıcam. Şimdi bu cevapları bile, yer silme suyum dolarken yazıyorum. Değil ki dizi seyretmek.:))
GÖKHANCIM, biliyorum ama, gıcıklık ediyorum.:))
DENİZCİMİN ANASI, ne kötüdür ama değil mi? Gerçekten sinir bozucu. Yan apartman için değil tabi.:))
GÜZEL EV PERİSİ, teşekkür ederim, amin. Hepimiz için güzellikler olsun.:))
TOSBAACIK, gülme aplaya.:))
G....NCİM, hepsi gelip geçici bunların bitanem. Biliyorsun düzelecek. Ara ara depresif olsan da, sen güçlü kadınsın. Toparlanırsın. Sen mutlu olacaksan ben sana kitap yazarım. Öpüyorum güzel yanaklarından.:))
KAKAOLUCUM, amin canım. İnşallah. Ya pek sevimliydi ablası.:))
Yalnız bir keresinde hoş olmamıştı. Eşim irmik helvası istedi akşam akşam. Tam başladım bil bakalım ne oldu? Evet ışıklar gitti. Yaktık tüm mumları, fenerleri. Fekat bu irmik öyle karanlıkta yapılmıyor ki kardeşim! Bir de fıstık yokmuş evde, kalmamış. Eşim üşenmedi, kalktı büfeye gitti. O sıra bir iki köpek kovalamış karanlıkta onu yazık. Neyse eve geldi, fıstığı attım, helva tamamlandı. Bil ne oldu? Işıklar anında geldi:-) İşte bu da böyle bir anım...
Sizi linklerime ekledim bundan sonra sıkı takipçiniz olacağım.
Sevgiler..
Demli Çay
www.blogcu.com/yaldizy
SEVGİLİ DEMLİ ÇAY, merhabalar.:)) Sözlerin çok mutlu etti beni. Ben de ziyaret etmek isterim seni.:))
TOSBAACIM, sana da kocaman mucukxxx canım.:))
Mum ışığı demişsin aklıma 80'lerin başı geldi. Her akşam kesilirdi nerdeyse elektrik ve o mum ışığı aydınlatırdı bizi :)
Using the metal power cord grill brush your teeth (every
other brush great rrn your variety prepare) you should just
forget about a whole lot surface types. It usually essential
that you choose the right assortment to meet your needs. A stove has a sole 3-year narrowed warranties.
Here is my web page - kitchenaid microwave Convection oven