OKULUMUN YOLLARI DAŞTAN
Sabahın en karanlık saatlerinden biri. Daha kargalar bile kahvaltı sofrasını yeni hazırlamakta. Biz cümbür aile ayağa dikilmiş hep bir elden hazırlanıyoruz. Şehrin bir ucuna gitmemiz lazım geliyor. Benim, tercihine kurban olduğum yavrum uzak diyarlardan okullar seçmiş, üstüne üstlük bir de gidip en uzak olanını ikinci tercihten kazanmış olunca, bize de “gör gözüm yolları” düştü .
“Yavrumcuğuuum, hadi hızlı hareket et. Bak geç kalıyoruz. Bugün trafik ne biçimdir biliyon mu?”
Yavrunun gözlerinin bir yarısı kapalı vaziyette. Beni duyup duymadığından hiç emin değilim. Sanırım o bir “uyur-okula hazırlanır” .
Öyle böyle attık kendimizi yollara. Anam yol dediğin biter değil mi? Bir nihayeti olur. Bir sona erer. Gidiyoruz da gidiyoruz. Hani toplasan kırk beş dakikalık yol ama, malum İstanbul ve malum Pazartesi ve yine malum okulların ilk günü. E daha ne diyeyim.
Benim yavru uyanmaya yüz tutmuş. Yollara bakıyor. Belli ki heyecanlı. Ben yine her zamanki sevecenliğimle soruyorum:
“Oğlum çantanı niye almadın? Elinde bi defter bi kalemlik.. Medine fukaraları gibisin valla.”
“Anne yaaa..ilk gün çanta mı götürülür. İlkokul çocuğu muyuz yaaaa..”
Kahramanımızın, hikayenin sonunda, anne sözü dinlemediğine çok pişman olacağını hatırlatmak isterim. Anneye “yaaa” demenin de bir cezası olmalı, bunu da belirtmek isterim.
Efenim, az gittik uz gittik, dere tepe düz gittik. Sonunda bizim okulun kafası göründü. Liselim öyle dedi.
“Yavrumcuğuuum, hadi hızlı hareket et. Bak geç kalıyoruz. Bugün trafik ne biçimdir biliyon mu?”
Yavrunun gözlerinin bir yarısı kapalı vaziyette. Beni duyup duymadığından hiç emin değilim. Sanırım o bir “uyur-okula hazırlanır” .
Öyle böyle attık kendimizi yollara. Anam yol dediğin biter değil mi? Bir nihayeti olur. Bir sona erer. Gidiyoruz da gidiyoruz. Hani toplasan kırk beş dakikalık yol ama, malum İstanbul ve malum Pazartesi ve yine malum okulların ilk günü. E daha ne diyeyim.
Benim yavru uyanmaya yüz tutmuş. Yollara bakıyor. Belli ki heyecanlı. Ben yine her zamanki sevecenliğimle soruyorum:
“Oğlum çantanı niye almadın? Elinde bi defter bi kalemlik.. Medine fukaraları gibisin valla.”
“Anne yaaa..ilk gün çanta mı götürülür. İlkokul çocuğu muyuz yaaaa..”
Kahramanımızın, hikayenin sonunda, anne sözü dinlemediğine çok pişman olacağını hatırlatmak isterim. Anneye “yaaa” demenin de bir cezası olmalı, bunu da belirtmek isterim.
Efenim, az gittik uz gittik, dere tepe düz gittik. Sonunda bizim okulun kafası göründü. Liselim öyle dedi.
O koca bahçeyi geçip okula doğru ilerlerken, yavrucuğum şöyle seslendi:
“Anne var ya.. şu darma duman ettiğin karizmayı toparlamak benim en az bir iki ayımı alacak ha.”
Beyefendiye bak sen. Liseye başladığı ilk gün. Anası sırf onun için işten izin alıp, sabah ayazında dünyanın yolunu tepmiş. Yanında geliyor diye karizması çızıktırılıyormuş beyimizin. Altını değiştirdiğim günler ne çabuk unutuldu paşam?
Neyse ki okulun önüne geldiğimizde, dokuzuncu sınıf öğrencilerinin sayısı kadar klasik Türk annesinin, yerlerini almış hazır kıta beklediğini görünce ve hatta benden daha klasik olanlarıyla tanışınca yanlış bir şey yapmadığımıza kanaat getirdi Küçük Bey.
Sonra sıralandılar kuzu kuzu okul bahçesine. Sınıfları okunurken ne kadar heyecanlıydık babası da ben de. Baktım bizimkinin ismi okunuyor. Sonra sınıf öğretmenlerinin yanında toplaşıp, kendi sınıfıyla yukarıya çıktılar. Çoban almış kuzularını çıkarıyor sınıfına. Yazık yavrumun soyadını okurken bayağı zorlandı müdürümüz.
Okul müdürü gencecik bir bey. İlk günden öğrencilerin yarısını geri gönderecek kadar da disiplinli. Kılık kıyafeti düzgün olmayan öğrencilerden bahsediyorum. Tamam bir yere kadar gençler özgür olsun da öğrenciye de benzesinler isterim. Çok sevdim ben bu okulu çok.
İlk gün için otobüsle dönmesine karar verdik. Biz de beklerdik yavrumuzu elbet ama, malum evde bir de bunun bi küçük boyu vardı. Onun da ilk gününün paylaşılması gerekliydi. Hem kendisi başarabilirdi eve dönmeyi. O kadar delikanlı olmuştu ya. Ertesi gün için servis ayarlandı nasılsa. Bir günlüğüne gelsin bakalım dedik.
Eve dönüp, ikinci sınıf öğrencisi olmuş dişsiz Mini kişisini hazırladık. Okuluna götürdük. Cıvıl cıvıldı her yan.
Yavrucuğum tarafından sıkı sıkı tembihlendik:
“Annecim, beni almayı sakın unutma olur mu? Ben seni o buluştuğumuz kapının önünde bekliycem tamam mı?”
Kuzum benim. Sanki her gün ben alırmışım seni okuldan. Diğer çocuklar için normal bir durum bu. Anneleri çıkışta gelip, onları alıyor ve eve gidiyorlar. Rutin olarak yapılan, günlük sıradan bir iş. Bizim için ise o kadar özel ki. Çalışan kadın olmak zor da, çalışan anne olmak en zoru galiba.
Oğlumla randevulaşıp eve dönüyorum ve bu sefer diğer oğlumun okuldan dönüşünü beklemeye koyuluyorum. Ders çıkış saatinin 13.40 olduğu bilgisini aldığımızdan, kendisinin en geç 14.30 bilemedin 15.00 gibi teşrif etmesi lazımdır. Lakin saatler 15.30’u gösterdiği halde henüz ses seda çıkmıyor.
Cep telefonlarının okulda yasak olmasından duyduğum mutluluk, bir anda buruk bir pişmanlıkla yer değiştiriyor. Her klasik Türk annesinin yapması gereken şeyi elbette ki yapıp. Hemen okulu arıyorum. O da ne.. santral cevap vermiyor. Bu esnada saatlerimiz 16.00 ‘ı bile geçmiş vaziyette. Yine her klasik Türk Annesinin yapması gereken şeyi yapıp, çıldırıyorum.
Babayı telefonun başına nöbete dikip, ben camlara dökülüyorum. Bu esnada kafayı yediren bir baş ağrısı musallat oluyor ki, beynimin yerinden fırlayacağı hissiyle bir yandan da yavruma dua ediyorum. “Allahım inşallah bir yerlerde oyalanmıştır. İnşallah klübe uğramış maça filan dalmıştır. İnşallah arkadaşlarıyla buluşup sohbete kaptırmıştır. Öyle ise söz veriyorum, az bir cezayla kurtarır, hatta beraat bile edebilir. Rabbim hepimizin kuzularını sen koru. Amin.”
Bu yavru dört yıl okuyacak bu okulda. Daha ilk günden ben migren ağrılarıyla uğraşırsam, mezun olana kadar birkaç kalp krizi geçiririm muhtemelen. Ne zor şeymiş evladının uzakta olması. Allah yardım etsin, şehir dışında çocuk okutanlara.
Her klasik Türk Annesinin yapması gerektiği gibi, yollara dökülmenin zamanı gelmiştir artık. Çıkmaya hazırlandığım sırada, babamız okul müdürüne ulaşmış, dokuzuncu sınıfların haftanın ilk iki günü tam gün ders yapacakları bilgisini alıp, anneye ulaştırmış, annenin rahatlamasını sağlamıştır. Bu esnada “ben dememiş miydim” bakışı atmış, ama anne bunu görmezden gelmiştir. Çünkü O, her Klasik Türk Annesinin yapması gerekeni yapmıştır.
Bizim liseli, 18.30 sularında eve geldi. Kendisi doğru otobüse binmiş, ancak yanlış durakta inmiştir. İndiği yerde yeniden otobüse binmiş, ancak bu sefer bindiği otobüsün yanlış otobüs olduğunu tam ters istikamete gitmeye başlayınca fark edip, yine inmiştir. Tekrar indiği bu değişik duraktan bir minibüse binerek, evimize oldukça mesafeli bir yerde inip, artık başka bir şeye binmemeye karar vermiş ve oradan tracking yaparak, mutlu yuvamıza ulaşmıştır.
Malum, okul kitaplarını artık devletimiz tedarik etmekte. Okulun ilk günü kitaplar dağıtılıyor yavrularımıza. Bizim yakışıklıya da vermişler bir torba kitap. Poşeti de kitapları almayacak kadar küçük. Sapı kopmuş bir de üstelik. Çanta yok ki yanında, koysun kitaplarını. O da almış kucağına ne etsin? Yazık dedim evet. Yüreğimin yağları eridi. Kıyamam ben ona. Bir de oruçlu üstelik.
Amaaaaa, neymiş efendim? Anne sözü dinlemek lazımmış. Anne bir şey söylüyorsa varmış bir bildiği de ondan söylüyormuş. Bir de anneye yaaa’lı, beeee’li konuşmak, sen benim karizmamı çiziyon şeklinde artizlik yapmak iyi bir şey değilmiş. Daş olurmuşsun daaaaş...!!!!!
Yorumlar
Maxi delikanlı adam olmuş tabi, yapacak arada tafrasını:)İşin sonunda daş olmakta var gerçi:)))
biz hala dişsiz resim bekleyelim buradaaaa. :(
ağaç oldum maksinin okul bahçesinde ona göreee.:P
İlk gun maceranizi gulumseyerek okudum.. macerali da olsa bi okul yolu gozlemesi ve donus gecirmissiniz.. :) mini mini birlerden sonra caliskan 2lere de basarilar dilerim..
Hayırlı Ramazanlar diliyorum...
Mhabbetle...
Şahsen annemle tartıştığım elim bi günde bir hışımla çarptığım kapının camı kırılıp bütün parçalarının orama burama battığı gün anlamıştım bunu...Umarım bu da oğul kişisine ders olur...
Mini oğul kişisine gelince o daha kuzuu annesi yaaaa,nasıls evinmiştir annesi alıcak diye kimbilir..
İkisinede ve tabi en büyük çileyi çeken anne ve babaya:) başarılı bir eğitim-öğretim dönemi diliyorum..:)
ama nasıl gülümseyerek bitirdim ,
annem de bana şemsiyeni al dediği ve benim de almadığım günler mutlak yağmur yağardı...
RENKLERCİM, klasik annelerin şahı.. demek siste görünmedi yavrucak. Bir de uzaklara nasıl göndericen canım be. Hafiye gibi gizli gizli izlemek lazım o zaman bunları.:))
MUTLUCUM, canım benim, öyle tafralar söker mi anneye. Bak yine geldi ana sözüne. Daşş gibi delikanlı.:))
FİGENCİM, alıcı fikrini çok tuttum. Valla öyle bir bırakıyorsun ki vakti gelince. Hep minicik kalsalardı iyi olacaktı. Mini bu yıl öğlenci teyzesi, sağol. Onun maceraları bitmez nasılsa, bu seferlik böyle olsun.:))
YAĞMURUM, affet Sultanım. İyice mort oldu makine. Yenisini alıcam da, malum masraflar fena bastırdı. Biraz bekleyecek makine. Ama resmi halledicem söz teyzesi. Hatta kargoyla kendisini göndereyim sana. Hem kedilerle oynar, hem sen onu bi iyice mıncıklarsın. Olur mu?:))
TUBİKCİM, canım benim. Sen çok tatlısın yahu. Sağol.:))
CALİMEROCUM, çok teşekkür ederim. Ablası inşallah çalışkan ikiler olur Mini.:))
ELÇİNCİM, amin canım. Tabi ki yanında olmak istiyorsun her zaman. Ama minik kuşlar büyüyor işte. Pır diye uçacaklar bir gün. Bak seninki kanat çırpmaya başlamış bile.:))
SEVGİLİ EV PERİSİ, merhabalar. Ben de hayırlı Ramazanlar dilerim. Beğenmene çok sevindim. Ben de senin o yüreğe işleyen güzel anlatımını çok seviyorum. Sevgiyle kal.:))
SANEMCİM, benim güzel gurbet kuşum. Çok çok teşekkür ederim. Teveccühünüz efenim.:))
FATMACIM ZEHRACIM, he gülüm. Anneye öyle hava atmak var mı? Yazık valla yüzü gözü dönmüştü yavrucağın ablası. Karizma falan hak getire. Helecandan fotoğraf da düşünemedik valla canım. Hele senin tatlişko bir büyüsün anlarsın beni.:))
BRIDGETCİM, aha da zamanında benim de vardır böyle bir cam macerası.. annelere laga luga olmaaaz. Mini kişisini Ramazan boyunca alabilirim sanırsam. Erken çıkıyoruz. Akşam beni kapıda görünce yüz ifadesini bir görsen ablası. Ana kuzusu o daha be. Canım çok teşekkür ederim. İnşallah bütün herkes için güzel bir yıl olur.:))
daha yazamiyom durmuyor tirtilim
Miniğe Maxiye başarılar diliyorum...Bizim bebekler büyümüşde erkek olmuşlar annesi :)))
Denizli'de okudum ben biliyorsun ;) Kazıdayım bi'gün ve telefonumu evde unutmuşum :/ Aramak da hiç aklıma gelmemiş nedense :) Annem panik tabi.. Babam taksi tutmuş, Denizli'ye doğru yollanmış.. Aklına hocamın telefonu gelmiş de allahtan o kadar yolu gelmek zorunda kalmadı :))
Bu da böyle bi'anım işte İncegülüm :)
Ne güzel anlatmışsın yine. Bir çırpıda okudum. Kendileri büyüdükçe dertleri de büyüyor dedikleri durumlar böyle oluyor olsa gerek :))
Bu arada, Sanem'in Penceresi'nin linklerine seni de alabilir miyim sakıncası yoksa?
Maxi ye hem çok üzüldüm hemde çok güldüm, kuzunun yanlış yerde inip,yanlış otobüse binip elinde sapı kopuk torbayla eve ulaşma çabaları gözümün önüne geldi,kimbilir kendi kendine ne söylenmiştir yollarda :)
Allah çocuklarımızı kazadan beladan kötü niyetli insanlardan korusun,hepsine zihin açıklığı versin sağlıkla huzurla okusunlar işallah. Miniyide öpüyorum bol bol.
Senin iki tane var bir de bunu ikiyle çarp:)
yeni öğretim yılları bütün yavrulara hayırlı olsun.
4.sınıf oldum bu sene..dün yine sordu.."bi gidip baksak mı okula.?" yok artık dedim:))))
ben bide küçüklüğümden beri sinir olurum..hatta anasınıfına başladığımda bizim sitenin içinde ki anaokuluna gidiyodum.eve yürüme mesafesinde..babam beni almaya gelmişti..tepindim böyle ağlaya ağlaya.."ya niye geldiiiinnn..gitttt...ben kendim arkadaşlarım laaa geliceeemmm..." babam hala anlatır:))) büyüdük ya..okullu olduk:)
ama gerçekten annem şu universite işinde abartmıştı:)
yazı tabiki yine şahane olmuş ablacımm
sevgiler:)
BENİM MAVİŞİM DE,BABAMLA BİRLİKTE ÜNİVERSİTEYE BİLE GETİRMİŞLERDİ BENİ BİRKERESİNDE.PAZAR GÜNÜYDÜ SINAVIM VE BİZİMKİLER İÇİN BENDEN DAHA BAŞKA BİR EĞLENCE OLABİLİR Mİ?AYNI BEN DE,SENİN MAKSİ GİBİ,YA ANNE ÜNİVERSİTEYE GİDİYORUM BEN,DESEMDE,OLSUN OLSUN BİZ GELİRİZ,BEKLERİZ SENİ DEMİŞLERDİ.
NEEEE?BEKLEMEK Mİ?TAMAM,GÖTÜRÜN BARİ AMA BEKLEMEYİN BARİ.BEN OTOBÜSLE DÖNEYİM DİYE CAYDIRMIŞTIM.
BİR DE ÜNİNİN OTOPARKINA GİRDİKTEN SONRA,FAKÜLTE BİNAMIZIN KÖŞESİNİ DÖNENE KADAR EL SALLADIĞIMI BİLİYORUM :)))İLKOKULDAN BERİ EL SALLAMADAN,ÖPMEDEN İKİSİNİ AYRILMAZDIM.
BİZİMKİLER,DÖNÜŞTE BİR DE OTOSTOP YAPAN ÜNİ ÖĞRENCİLERİNİ DE BURSA'NIN İÇİNE GETİRMİŞLER :)))
ANNE YÜREĞİ BAMBAŞKA,DÜNYADAKİ HİÇBİR YÜRAK ONUN KADAR BÜYÜK OLAMAZ.
HAYALPERİCİM, ben o tırtılı yerim. Sen ağlatma bebişini canım.:))
GAMZELİCİM, güzel şarkı di mi gerçekten. Kız da pek hoş söylemiş. Sağol canım. Büyüdüler ya ablası. Darısı başına.:))
BİLUNCUM, o kadar iyi anlıyorum ki ailenin bu tepkisini. Zamanında, annemin yollara dökülüp ağlayarak beni aramasını hiç anlayamamış olsam da.. Canım benim, çok teşekkür ederiz ablası.:))
SANEMCİM, canım aynen öyle oluyor işte. Bebeyken dertleri minicik. Ne demek canım, çok mutlu olurum. Ben de bir fırsat bulunca bütün arkadaşları ekliycem inşallah.:))
BÖRTLENCİMİN ANNESİ, bütün güzel dualarına amin canım. Rabbim hepsini korusun. Ya pek üzüldüm aslında bakma. Yavrumun o hallerine. Ama, hayatı böyle böyle öğrenecekler ne edersin. Güzel sözlerin için sağol canım.:))
NENONİCİM, sağolasın canım. Evham, pipiriklik, panik ne ararsan mevcut. Ve evet, çarpı iki.:))
MÜCEVHERCİM, hem nasıl zor. Ama, bir o kadar güzel elbette. Canım, bu yavru tek başına her işini halleder aslında da, yer yabancı ve çok uzak olunca, bir de tam iftar saati.. e şaşırdı yavrucak.:))
TOSBAACIM, o günleri görmek nasip olursa, ben de giderim üniversite kapılarına emin ol. Ve bunu anlayabilmek için bir evladın olması yeterli canım. Rabbim nasip etsin inşallah. O zaman, anneye babaya hak verilecek. Vay sen daha minicikten karizma yapmışsın.:))
DENİZCİM, bir de görseydin o hallerimi. Başım iki elimin arasında, koca kişisini yemekteyim. Çocuğumu bul diye. Sanki sütçüden yavru. İstanbul zor şehir. Ne edecen, yaşıyoruz işte canım be. Uğurböcüküm birinci sınıfa mı başladı. Oy yerim onu ben. Hayırlı olsun. Başarılar kocaman kocaman olsun.:))
KAKAOLUCUM, gülüm inşallah o duyguları doya doya yaşamayı nasip etsin Rabbim. Annenin babanın seni uğurladığı gibi, okul kapılarında yolcula yavrunu inşallah. Anne, babanın evladına sevgisi, hiç bir çıkar, karşılık beklemeden verilendir ve en kıymetli olandır. Tatlı kardeşim, inşallah hayırlısıyla tadarsın.:))
CADILARIN TATLISI, örtmenim canım benim, sana da kolay gelsin. Sizin işiniz herkesten zor. Doğru diyorsun. Anlayamıyorsun, anlatamıyorsun. Onlar zaten hiç anlatmıyor. Böyle zor bir dönem işte. Ne güzel sözler ediyorsun canım ya sağol.:))
BALDAN TATLI ASLICIM, sağol canım ya. Ben de senin bu içtenliğine bayılıyorum Adın gibi tatlısın. İnşallah hayırlı olur canım Darısı minik rapçının başına. Bakalım o pek karizma olacak gibi.:))
Birde okula tek gitmesinin hatta uzak biryerlerde olması bence daha iyi. Cunku kendi ayakları uzerinde durmasını öğrenmesi açısından önemli.
şimdiden telaş sarıyor düşündükçe yüreğimi...
Allahım akıl fikir versin bebelerimize...
öptüm ablacım..
suzem