BAYRAMIN SIRRI

Biz geçkince (!) eski neslin, sıklıkla çocukluklarından bahsetmeleri pek de yadırganacak bir şey değildi aslında. Bunun nedeni çokça hasret, insanoğlunun geri dönülemeyene, imkansıza olan vurgunluğu da olabilirdi, bahçelerden erik aşırabilmenin o vurdumduymaz, masum zevki de.
Peki ya o günlerin güzelliği, sevinçleri, anıları neden bu kadar yer etmişti ihtiyar yüreğimizde? Neydi özel yapan bizim çocukluğumuzu? Neydi o müthiş meyveye bu doyumsuz tadı veren?
Ben sonunda çözdüm bu sırrı.
Evet… Bir Çocuk Bayramı’nda açıldı bütün karanlık odacıkları beynimin.
Bizim çocukluğumuz değildi aslında müstesna olan, erişilmez olan, vazgeçilmez olan… Çocuk olmakla alakalıydı her şey. Hayat, anlam, mutluluk, sevgi, barış… her şey.
Dilleri, dinleri, ırkları başka, bir dünya çocuk bir aradaydı. Birlikte, el ele. Şarkılar, türküler söyleyip dans ettiler hiçbir farkı fark etmeden. Işıl ışıl gözleriyle, parıldayan yüzleriyle büyüklerine büyükçe bir ders verdiler.
Minik yürekler neşeyle, coşkuyla kutsadı yeryüzünü. Tüm masumiyetiyle umuda boyadı dünyayı.
Saçlarını taradı yıldızların, süsledi... Sevgiyle, gülümseyişle donattı gökyüzünü. Şırıldayan nameler yankılandı tüm evrende. Minik yürekler ordusu bir tek kocaman yürek çizdi ufka bir Bayram günü.
Evet çocuk olmaktı bütün gereklilik. Sırrı buydu yaşamdan tat alabilmenin ve hayatı tatlandırabilmenin. Sırrı buydu gök mavisinin, çimen yeşilinin. Gökkuşağına yedi rengini veren sır, çocuk olmakla ilgiliydi. Güneşin sıcağı, alevin harı, çiçeğin tomurcuğu hep çocukluktan alıyordu gücünü.
Filizlenen bir fidan koca bir çınar olacaktı gün gelip. Bir yanı fidan kalsaydı çınarın… Yürek bir parça çocuk kalabilseydi… işte o zaman yalan mutluluklar peşinde koşmazdı belki insanoğlu. O zaman bir arada, el ele şarkılar söyleyebilirdi coşkuyla.
Çözdüm ben sırrı bir Çocuk Bayramı’nda. Gülen yüz, cıvıldayan dil, ağlayan göz hep çocuktu. Toprağın kokusuydu yeniden doğuş gibi. Ağacın gölgesi, kuruyan dalların çiçek dökmesi… Bayram yeriydi çocukluk.
Ya da hep çocuk olmalıydı… Hep fidan… Rengarenk bir Bayram… Bayramımız kutlu olmalıydı… Tıpkı onlar gibi…
Peki ya o günlerin güzelliği, sevinçleri, anıları neden bu kadar yer etmişti ihtiyar yüreğimizde? Neydi özel yapan bizim çocukluğumuzu? Neydi o müthiş meyveye bu doyumsuz tadı veren?
Ben sonunda çözdüm bu sırrı.
Evet… Bir Çocuk Bayramı’nda açıldı bütün karanlık odacıkları beynimin.
Bizim çocukluğumuz değildi aslında müstesna olan, erişilmez olan, vazgeçilmez olan… Çocuk olmakla alakalıydı her şey. Hayat, anlam, mutluluk, sevgi, barış… her şey.
Dilleri, dinleri, ırkları başka, bir dünya çocuk bir aradaydı. Birlikte, el ele. Şarkılar, türküler söyleyip dans ettiler hiçbir farkı fark etmeden. Işıl ışıl gözleriyle, parıldayan yüzleriyle büyüklerine büyükçe bir ders verdiler.
Minik yürekler neşeyle, coşkuyla kutsadı yeryüzünü. Tüm masumiyetiyle umuda boyadı dünyayı.
Saçlarını taradı yıldızların, süsledi... Sevgiyle, gülümseyişle donattı gökyüzünü. Şırıldayan nameler yankılandı tüm evrende. Minik yürekler ordusu bir tek kocaman yürek çizdi ufka bir Bayram günü.
Evet çocuk olmaktı bütün gereklilik. Sırrı buydu yaşamdan tat alabilmenin ve hayatı tatlandırabilmenin. Sırrı buydu gök mavisinin, çimen yeşilinin. Gökkuşağına yedi rengini veren sır, çocuk olmakla ilgiliydi. Güneşin sıcağı, alevin harı, çiçeğin tomurcuğu hep çocukluktan alıyordu gücünü.
Filizlenen bir fidan koca bir çınar olacaktı gün gelip. Bir yanı fidan kalsaydı çınarın… Yürek bir parça çocuk kalabilseydi… işte o zaman yalan mutluluklar peşinde koşmazdı belki insanoğlu. O zaman bir arada, el ele şarkılar söyleyebilirdi coşkuyla.
Çözdüm ben sırrı bir Çocuk Bayramı’nda. Gülen yüz, cıvıldayan dil, ağlayan göz hep çocuktu. Toprağın kokusuydu yeniden doğuş gibi. Ağacın gölgesi, kuruyan dalların çiçek dökmesi… Bayram yeriydi çocukluk.
Ya da hep çocuk olmalıydı… Hep fidan… Rengarenk bir Bayram… Bayramımız kutlu olmalıydı… Tıpkı onlar gibi…
Yorumlar
Ne kadar güzel çocuk olmak,
tertemiz,çıkarsız,kalben mutlu,buram buram barış kokan dostluk duygusu ve senin anlatışın.
Evet İncegülüm hayatın sırrı'nı çok güzel çözmüşsün
Sevgilerle...
evet bayram yeri ya
en güzel gün
bayram
çocukluk
en güzel çağı ömrün
bayram
süper !
İnsan ne kadar yetişkin olsa da çocuk yanını hiç kaybetmemeli.Kızım dünyaya geldiğinden beri buna daha fazla dikkat ediyorum ve onunla çocuklaşıyorum.Hayatımın en güzel anlarını yaşıyorum.Bunu KIZIM ve BEN köşemde zaten yeterince irdeliyorum.
Erişkinler alaya alınmaktan,eleştirilmekten korktukları için çocuklaşamıyorlar.O yuzden içinde kaybolup gidiyor çocukluk.Bilerek ve isteyerek öldürüyoruz o yanımızı.
Tekrar düşünmek lazım bu konuları güzel anlatım olmuş.
Oğluşuna da kocaman maşAllah ve aferin....
'Sır'a gelince; bu kadar güzel bir saptama olamaz! Bunu aklımda tutup, konusu açıldıkça açıklayacağım -sevdiğim bir blogger'dandır diye- ;-)
içimizdeki çocuk ruhumuzu hep yeşertip hiç kaybetmememiz dileğiyle ..
bir yanımız ne kadar çocuk kalırsa o kadar sevimli, iyi yürekli ve hedefleri daha doğru koyabilen biri oluyoruz..
Hep akıllı olmak, yetişkin olma gayreti hem yoruyor, hem hayatı görüntüsü çok güzel kendi tatsız ve yenmesi zor bir yemeğe çeviriyor..
Çocuk olma güzeldi kuşkusuz..Ama bir yanımızla çocuk kalmakda öyle...
Çocuksu Yüreğine sağlık arkadaşım..
çok güzel olmuş, yüreğimizin bir yanı hep çocuk kalsınki hayat daha kolay, daha duygulu yaşansın...
Sağlıcakla kal...
ben de düşünüyordum geçenlerde küçükken çok büyük gelen mekanlar çok güzel gelen zamanlar büyüdüğümde tılsımını büyüsünü niye kaybetti diye :/ ve yine ben de anladım tılsımını büyüsünü kaybeden mekanlar, alanlar ,şeyler değil benim gözlerimdi büyüyünce kaybediyorsun işte malesef :(
incegulum, bu arada 23 nisan da cocuklarla yaptigimiz etkinligi anlatirken bende benzer konuya deginmistim azcik ucundan;)
sevimli ve afacan bakisli miniye de kocaman sevgiler benden:))
yeğenin çok yakışıklı..
Sana benziyor sanki..
Bahtıda yüzü kadar güzel olsun..
Ebrum, sırrı çözdük ve sevdik ama mümkünatı olsaydı bir de... Yeniden çocuk olabilseydik keşke.
Sevgili Yaşamın Kıyısında, nasıl güzel parlıyordu gözlerinin içi. Sanki hepsinin kalbini görebiliyorduk. Teşekkür ederim. Hem de çok. Sevgiyle...
Beyhanım, nasıl şımarttın beni şimdi. Bak gaza gelir tereteyi ararım şimdi.:) Çok sağol canım ya...
Cemilem, ah keşke güzelim. Ama maalesef bizim kabuk bağlamış kalplerimiz, bir daha hiç ışıldamayacak gibi geliyor onlarınki kadar.
Sessiz ve de Güzel Balık, bayram yeriydi sahiden de ömrümüzün. Lakin bayramlar da kısa sürüyor nedense. Sağol ya, çok sağol.
Umar abisi, teşekkür ederiz. Böyle yakışıklı falan deyince pek havalara giriyor bizimki.:) Çocuk yanını hep yaşatabilmek ne güzel olur. Lakin bazen şartlar bizi 'büyük' olmaya zorluyor işte. Sağol gerçekten.
Özlemim, ay yerim ben onu. Bebekliğini mi özlüyormuş? Ama biz de bazen onların bebekliklerini özlemiyor muyuz? Şöyle süt kokulu, mis kokulu.:) Çok teşekkür ederiz ablası.
Geveze Kalemciğim, biz de Barış'a bayılıyoruz zaten. Teşekkür ederiz ablası. Yakışıklı dendiğini duyunca da pek kabarıyor yalnız.:) Ayrıca sevdiğin bloggerın, sevdiği bir bloggerdan bu iltifatı alması pek hoşuna gitti, haberin ola.
Teşekkürler.
Yaseminim, çok teşekkür ederim canım. Bu dileklerine katılmamak ne mümkün. Hep yeşerse, hep neşeyle bize gülümsese içimizdeki çocuk.
Lalegülüm, evet çocuk kalabilmek bir yanımızla. Ne güzel olurdu. Büyümek yorucu ve zorken, çocuk olmak da bazen yıpratıyor insanı. Bilirsin çocuklar hemencecik küser, kırılırlar. Ama en güzeli, bunu hiç uzatmaz, yine hemencecik unutuverirler.:) Canım, bu yakışıklı delikanlı benim küççümen oğlum Oğuz. Teşekkür ederiz ablası.
Sevgili Nar Çiçeği, evet daha kolay ve daha duygulu... İşte bu çok güzel olurdu. Teşekkürler... Sevgiyle.
Aylinciğim, evet dediğin gibi herkesin çocukluğu kendine özel ve en güzeli. Benim dileğim de bütün çocukların çocukluklarını güzel anılarla hatırlamaları. Teşekkür ederim.
Sananekibananesanım, bu velete senin yorumu okuttum ve ağzını kulaklarının yanından almak epeyce zaman aldı.:) Evet gülüm, tılsımını yitiren mekan değil zaman... Yitirdiğimiz çocuk vakitlerde, çocuk mutlulukları... Ama yine de insan ucundan, kıyısından yakalıyor bazen... Çocuk gülüşlerinde...
Esracığım, yorumun içimde bir yerlere dokundu biliyor musun... Annemin makarnayı bir an önce pişirmesi için eteklerini çekiştirdiğim bir sahne canlanıverdi gözümde. Keşke... keşke olabilse. Teşekkürler ve sevgiler.
Ayşem, hakikaten onlar bazen büyüklerine ders vermekte çok usta oluyorlar. Canım benim, çok sağol. Şimdi senin yazını da okumaya gidiyorum. Ayrıca o afacan minik de teşekkür eder ve öper ablası.
Muhabbetim, öyle işte... Biz büyüdük ve coşkuyu yitirdik sanırım. Sen öğretmen olduğun için çocukların coşkusuna daha bir ortaksındır eminim. Ne mutlu sana gülüm. Ben de öptüm.
Elçinim, budur değil mi? Canım benim.
Lalegülüm, çok teşekkür ederiz ablası. Evet oğlum benim küçük kopyam dersem, resim yayınlamama gerek de kalmaz sanırım.:)
gardagami, Allah sizi nasıl biliyorsa öyle etsin emi? Manyak mısınız ki bulaşıyorsunuz anlayamadım. Here'cem ve de silecem seni. Sinirlendirmeyin adamı beaaaa... hanımefendi ve de sevgi pıtırcığı çizgimden kaydırmayın beniiiii..:(((
Ben de küçükken bu tür gösterilere katılmıştım ama bu kadar yakışıklı bir çocuk yoktu yanımda :=))
Şimdiki kızlar şanslı!
Sevgiyle kal incegülüm..
TüTü
masslh ona
yanaklrını sıkasım geldi....
evet çocuk olmak sırrı olayın bencede
ben o gün kapımın öününden gecen bandoya bakarak ağldım hep duygulanmışımdır zaten cocukluğumdan beri
ben de uzun yılar bandoda yer lamışstım
acaba kaybettiğim çocukluğuma mı ağldım
o günleri kaçırdığıma mı
Fon müziğindeki şarkıyı çok severim iyi ki koymuşsun :))
sende en çok sevdiğim şeyde bu zaten
sevgiler öpücükler...
ben görmediiiiiim..( hüngür. çok çok öptüm hepinizi.:)
cocouk olabilmek degilde insanlar buyudukce iclerindeki cocugu zincrile balayip bir kenara otur diyorlar cikmaya calsisa cevre baskiyla zincirler sikilaniyor ..icindeki cocuk daim kalanlarda ayiplaniyor.
Ne bicim toplum ne yapsak sairiryoruz ..asik suartli buyukler olamk gerkiyor bu toplumda ..
sen siiri yakalamissin ne guzel..
canim optum..sevgiler
eğer kabul edersen sana bir sobe gönderdim.
Sevgilerle,
Börtlekim, o dövmeyi hint kınası istiyormuş boynuna.:) Evet her şeyin tadını çıkaran onlar. Çıkarsınlar vakit varken yahu.
Civcikim, anemonum, oy kıyamam ben sana. Ne bileyim biz anne kişilerinin gözleri sulu oluyor böyle sanki. Ota pota ağlar olduk anacım. Belki de bandodaki çocuk davulu doğru çalamıyor diye ağlamışsındır.:) Şaka şaka... seviyom ben senin bu naif hallerini. Sık ablası yanaklarını istediğin kadar..)
Sevgili Bekriya, merhaba.:) Bayramın neşesi, çocuğun masumiyeti hiç kaybolmasa ömrümüzden. Ama şartlar elvermiyor her zaman değil mi? O halde senin için ve tüm sevgi dolu arkadaşlarım için de gelsin bu şarkı.:)
Tabiatım, canımsın ne diyeyim. En kocamanından sevgiler ve öpücükler o küççümen kızdan sana.:)
Yağmurum, aşk olsun, sana özel servis. Anladın sen onu.:) Artııı, bütün sırlarımı da dökerim yakında bir tuşa basıp. Onu da anladın.:) Yahu 18.30 da arayıp, yemeğe geliyoruz denir mi çalışan bir hatuna sen söyle Allah aşkına.:(
Ferhanım, içimdeki çocuğa zincir vurmamı isteyenler, daha çoook bekleyecekler zannımca. Çok da umursamıyorum onları. Ben ne zaman istersem o zaman uyuyacak o kız çocuğu.:) Canım indirdim resimleri. Gören görmüştür dedim. Biliyorsun ortalık çok kötü. Sevgiler benden de kocaman...
Sevgili Nur Ablam, ne demek başım gözüm üstüne. En kısa zamanda, mutlulukla cevaplayacağım. Sevgiyle...
Renklerim, büyülüydü sahiden. Büyüyü kaybettin mi, o zaman kötü işte. Pamuk şeker de yerdik değil mi ne güzel.:)
hım şimdi ferhana yazdığın yorumda kaldırdığını okudum,bir şey olmaz yav benim kızlar neredeyse her yeni yazıda kabak gibi endam ediyor....:)
içindeki çocuğun hiç büyümeyeceğini biliyorum....
işte bu arkadaşım, hep çocuk kal!