AY SPİK İNGİLAZCA
Ah günlük merhaba,
Uzun zamandır telefonda ve maillerle haberleştiğimiz yabancı müşterimiz bizi ziyarete geldi. Biz tabii ilk tanışıcaz ya, en prezentabıl halimizle çıkalım karşısına diye, bi süsler, bişeyler.
Hazırlıklar tamamlandı. Adam geldi. Son derece basit bir konuşma yapılacak. Selamlaşma faslı. İşte ilkokulda bile öğretiyolar bebelere günlükçüm.
Hello,
My names , şudur şudur.
How are you?
Fine thanks. And you?
Ahanda budur.
Bu da bizim selamlaşma faslımız.
Yabancı kişilik : Hi (Samimi adam)
İncegül kişisi : Hi, welcome Mr.Bilmemne
Yabancı kişilik : How are you?
İncegül kişisi : Fine thanks. Ya siz?
Millet :Hönk!!!!!!!
Yabancı kişilik :I am sorry. My Turkish is very bad. ( E kibar adam. Ne diyon bacım demedi de, benim Türkçe kötü ondan böyle oldu demeye getirdi.)
No poroplem kardeş. Benim ingilazca süperdir. İkimizi de idare eder.
Hem banane be. Burası benim ülkem. Niye ben İngilizce konuşuyorum. O Türkçe öğrensin. Ben onun ülkesini ziyarete gittiğimde, onlar Türkçe mi konuşacaklar.
Gülmesene günlük yaa..
Aaaa dur bak aklıma geldi şimdi.. nerden geldiyse.. ne alakaysa bilmiyorum..geldi işte. Bi fıkra anlatayım sana günlük. Taaaa lisedeyken bi arkadaşım anlatmıştı. Ben hiç beceremem ama, denerim en azından.
Amerika’da bir çiftlikte geçiyor olay. Bu çiftlikte çok sayıda tavuk ve Sam adında bir horoz varmış. Sam yaşlanmış. Artık işgöremez hale gelmiş. Çiftliğin sahibi, bu bizim Denizli Horozunun methini duymuş sağdan soldan. Sonunda Denizli’den bir horoz getirtmiş.
Bizim Horoz yaman bi delikanlıymış. Yalnız pek yol yordam, usül erkan bilmezmiş. Malum Türk oğlu Türk kendisi. Sam almış karşısına, bizimkine nasihat etmiş.
Bakınız Bayım, bizim hatunlar sizinkilere benzemez, kibarlıktan hoşlanırlar. İşiniz bittikten sonra Teşekkürler Bayan demelisiniz.
Bizim Türk horozu bu nasihati kulağına küpe etmiş. Ama hızlı tabii bizimki. Dedik ya Türk oğlu Türk. Başlamış göreve.
Teşekkürler bağyan, teşekkürler bağyan, teşekkürler bağyan, teşekkürler bağyan, teşekkürler bağyan, pardon Sam, teşekkürler bağyan, teşekkürler bağyan………
Uzun zamandır telefonda ve maillerle haberleştiğimiz yabancı müşterimiz bizi ziyarete geldi. Biz tabii ilk tanışıcaz ya, en prezentabıl halimizle çıkalım karşısına diye, bi süsler, bişeyler.
Hazırlıklar tamamlandı. Adam geldi. Son derece basit bir konuşma yapılacak. Selamlaşma faslı. İşte ilkokulda bile öğretiyolar bebelere günlükçüm.
Hello,
My names , şudur şudur.
How are you?
Fine thanks. And you?
Ahanda budur.
Bu da bizim selamlaşma faslımız.
Yabancı kişilik : Hi (Samimi adam)
İncegül kişisi : Hi, welcome Mr.Bilmemne
Yabancı kişilik : How are you?
İncegül kişisi : Fine thanks. Ya siz?
Millet :Hönk!!!!!!!
Yabancı kişilik :I am sorry. My Turkish is very bad. ( E kibar adam. Ne diyon bacım demedi de, benim Türkçe kötü ondan böyle oldu demeye getirdi.)
No poroplem kardeş. Benim ingilazca süperdir. İkimizi de idare eder.
Hem banane be. Burası benim ülkem. Niye ben İngilizce konuşuyorum. O Türkçe öğrensin. Ben onun ülkesini ziyarete gittiğimde, onlar Türkçe mi konuşacaklar.
Gülmesene günlük yaa..
Aaaa dur bak aklıma geldi şimdi.. nerden geldiyse.. ne alakaysa bilmiyorum..geldi işte. Bi fıkra anlatayım sana günlük. Taaaa lisedeyken bi arkadaşım anlatmıştı. Ben hiç beceremem ama, denerim en azından.
Amerika’da bir çiftlikte geçiyor olay. Bu çiftlikte çok sayıda tavuk ve Sam adında bir horoz varmış. Sam yaşlanmış. Artık işgöremez hale gelmiş. Çiftliğin sahibi, bu bizim Denizli Horozunun methini duymuş sağdan soldan. Sonunda Denizli’den bir horoz getirtmiş.
Bizim Horoz yaman bi delikanlıymış. Yalnız pek yol yordam, usül erkan bilmezmiş. Malum Türk oğlu Türk kendisi. Sam almış karşısına, bizimkine nasihat etmiş.
Bakınız Bayım, bizim hatunlar sizinkilere benzemez, kibarlıktan hoşlanırlar. İşiniz bittikten sonra Teşekkürler Bayan demelisiniz.
Bizim Türk horozu bu nasihati kulağına küpe etmiş. Ama hızlı tabii bizimki. Dedik ya Türk oğlu Türk. Başlamış göreve.
Teşekkürler bağyan, teşekkürler bağyan, teşekkürler bağyan, teşekkürler bağyan, teşekkürler bağyan, pardon Sam, teşekkürler bağyan, teşekkürler bağyan………
Hadi my günlük, see you canım, hapy haftasonları olsun hepimize.
Yorumlar
Kiss mee :)
süpersin incekül aplaaa:P
Raycebi,Kayhgratu?
Ve geçmiş olsun ve yoğunluğun üstüne bende sıkı bir grip oldum. ve öndeki kaplama dişim çıktı.Böööööööö:(
gazelcim, ya dimi? iyilik garip olurmuş zati. yaranılmaz ki... işte böyle oluverir maazallah.:)))
fatmazehracım, aplan kurbaann olsun sanaaaa.:)))
yağmurumcum, geçmiş olsun sultanım, kim döktü dişlerini senin.:((( hemen koşup geleyim.:)))
nenonicim, merhabalar.:))) yazık hayvanceyize dimi?.:)))
yorum yazmiicem.
işte bu kadar..ha bir de yüksek sesle söylicen..son cümle hariç...
sakıza yapıştı :(
kayınvalidem de "çok çirkin olmuşsun kız" dedi.:(
kurunanem, no comment diyosun yanii. Benim gafıma ne dersin?:)))
çerkes kızım, bağırarak söylemek lazım dimi? Son cümleyi özellikle söylemek istiyorum. piliiiizz.:)))
yağmurum damlam, benim de dolgum yapışmıştı sakıza. anneme de ekmeğe takıldı diye yalan söylediydim.:)))
birinci öğrenci : one two three fouuurrrr.
ikinci öğrenci : five five :)))
birinci öğrenci : no no six:)))
aklıma geldi anlatayım dedim :))))
çerkes kızım, fayn sayılırım, tenks canım. Ya yuu nasılsınız inşallah.
negüzel yazmışsın yine.Bikere siz okadar selamlaşmayı filan öğrenmişsiniz beyfendi neden öğrenmemiş kaba şey :P.
Neyse fıkrayada koptum :) .
Sevgilerimle.
Benim bir anım var bununla ilgili :))
Lisede hazırlık okuyoruz. Mesut diye sarıyerli saf bir arkadası konusma dersince kaldırıp kitaptaki kadının ne yaptıgını sordu. Kadın kitap okuyordu. Ben hemen arkama dönüp cevap vermeye çalışan Mesut'a:
"she is washing machine" dedim ve O'da aynısı hocaya :) Hocanın cevap daha da komikti:
"Yes it is a pencil" :):):)
çok fırlamaymışsın he sen de.. çok güldüm.:)))))))
çook öpüyorum sizi.
dnzim, ah canım benim. sen istersin de yapmaz mıyım.:) akşama asıyorum postu. beni bekleyin anacım. çok öptüm canım.