İNCEGÜL TATİLDE / ARTIK DÖRT VE SON PART (HER ŞEYE RAĞMEN)
Dördüncü Day: 19 Ağustos
Pazar günü.. yat, uyu, tembellik et modeli. Zaten sabaha karşı yatıldığından, öğlene doğru kalkılır. Bütün gün yatak toplamak ve yemek hazırlayıp yemek dışında hiçbir şey yapılmaz. Kumanda alınıp yerlere uzanılarak alt yazılı dizilerin tamamına yakını seyredilir. Sıcakta bir kedi misali mayışılarak yatılır yatılır yatılır. Mini kişisi de minik bir kedi yavrusu olarak, yanıbaşımda kıvrılmıştır. Bunun acısı çıkacaktır ama olsundur. Bir güncük te dinlenilsindir.
Pazar günü.. yat, uyu, tembellik et modeli. Zaten sabaha karşı yatıldığından, öğlene doğru kalkılır. Bütün gün yatak toplamak ve yemek hazırlayıp yemek dışında hiçbir şey yapılmaz. Kumanda alınıp yerlere uzanılarak alt yazılı dizilerin tamamına yakını seyredilir. Sıcakta bir kedi misali mayışılarak yatılır yatılır yatılır. Mini kişisi de minik bir kedi yavrusu olarak, yanıbaşımda kıvrılmıştır. Bunun acısı çıkacaktır ama olsundur. Bir güncük te dinlenilsindir.
Zaten iki ayağımın da şiş ve ağrıyor olması tek başına bir dinlenme sebebi sayılabilir değil mi?
Günün Vukuatı: Benim dinleniyor olmamdan daha büyük vukuat mı olur ki?
Günün Sakarlığı: Kızartma yaparken, sağ el baş parmağının kızgın yağa sokulmak suretiyle yandırılması.
Fikrimin İnce Gülü: O yediğin hurmalaaaaaar… lezzetli miydi bariii????
Beşinci ve Altıncı Dayler: 20-21 Ağustoslar
Haftanın başlangıcında bulunan bu iki nadide günümüz de, köklü temizlik, çekmece, dolap dizaynı ve bilumum toparlama işleri, birkaç resmi daire ziyareti, çocuklarla gezintiler derken, harala gürele nasıl geçtiği anlaşılamadan akıp geçmiştir.
Yahu evdeyken, ne çabuk akşam oluyor böyle.
Günün Vukuatı: İzin boyunca kendimi sakatlamamdan mütevellit sinirleri bozulan N.Sultan’ın sakın iş falan yapma sözüne karşılık, bu işleri çaktırmadan yapıyor olmam ve o her aradığında, yatıyorum anne, ilacımı şimdi aldım anne diye yalan söylemem, sonrasında da yakalanmam. (Ayrıca Salı günü boynum da tutuk vaziyette olduğundan, sakın bir daha izne falan ayrılma diye çıkışmıştır kendisi bana.)
Günün Sakarlığı: Yatakta dönerken, boyun incitilmek suretiyle robot kıvamında gezilip, bir de üzerine boyunluk takmak zorunda kalınması. (Tabi ki o boyunluk sadece birkaç saat takıldıktan sonra itinayla yerine bırakılmıştır.)
Fikrimin İnce Gülü: Bir insan, bir haftalık izninin istisnasız her gününde, vücudunun bilumum organlarından birini sakatlayabiliyorsa, biz bu insana, hipermanyak, sakar, hoptirik diyebiliriz. Ya da işimize gelir, şans, kader, nazar diye geçiştirebiliriz.
Yedinci ve Son Day: 22 Ağustos
Bu gün benim doğum günüm. Hem yorgunum, hem yastayım. Yarın işbaşı var. Dinlenemedim hem de hastayım.
Banka ve resmi daire işlerimi halletmem için son günüm. Zaten ufak bir iki işim kaldı. Yavrularımı da yanıma alıp, sıcağın yakıp kavurduğu İstanbul sokaklarına atıyoruz kendimizi.
Önce işlerimizi hallediyoruz. Sonra yavrularımla sahilde uzun bir yürüyüş yapıyoruz. Bu yürüyüş sırasında, tatlı tatlı didişmelerini seyredip gülümsüyorum. Birinin diğerini denize atma ihtimaline karşı da tetikteyim bu arada. Deli inekten akıllı buzağı doğar mı?
Sonra oturup yemekler yiyoruz. Minicim balığın kılıcını!!!!! yemeye karar veriyor. Lakin kendisine güç bela engel oluyoruz. Yan masada oturan genç çiftin, “Ay çok şekeeer” iltifatından sonra iyice şımaran Mini kişisini zapt-ü rapt altına alabilmek birazcık zor oluyor. Yani çenesini diyorum. Anacım bi insan yavrusu bu kadar mı geveze olur. Bunca lafı nasıl ve nereden bulur anlayamadım.
Sonra biraz daha geziyoruz. Mini kişisi yemek yeme sınırlarını zorluyor maşallah. Oğlum mideni bozacaksın dememe rağmen, sürekli bir şeyler yiyor. Ve güzel bir dondurma sefasından sonra evimize dönüyoruz.
Babamız da geliyor. Küçük bir kutlamadan sonra hep birlikte oturup soframızı, ekmeğimizi bölüşüyoruz.
Çok şanslıyım, çok zenginim, çok mutluyum. Çünkü dostlarımın, ailemin sevgisi var. Yavrularım var. Onlar sağlıklı. Daha ne istiyeyim ben bu hayattan.
Günün Vukuatı: Mini kişisinin, o kadar tıkındıktan sonra, eve girer girmez açlıktan ölüyorum diye hönkürmesi. Allah manda şifalığı versin yavrucuğuma. Aç damarları açık kaldı zaar.
Günün Sakarlığı: İnanamayacaksın günlük ama, yok. Evet evet. Kendimi sakatlamadan geçirdiğim nadide bir gündür bu gün. (N. Sultanım, en son o boyunlukla görünce beni, gel otur şuraya, seni bir okuyayım dedi. Aman annee, neyime nazar değecek benim. Sakarlıktan o sakarlıktan, diyecek oldum ama, mavi mavi bir baktı ki.. sonra da bir güzel okuyup üfledi vee en son suratıma güzelce tükürdü. Hani tütü tütü babında.. dimi annecim?)
Fikrimin İnce Gülü: Her şey başlar ve biter. Her güzel şeyin de, her kötü şeyin de bir sonu vardır mutlaka. Gelir ve geçip gider. Kanun bu. Kimse engel olamaz. Önemli olan, bulunduğun durumun, yaşadığın günün keyfine, tadına varmak, olumsuzluklardan ders çıkarmak, onları olgunlaşmak için fırsat saymak ve hayatı olduğu gibi kabullenebilmektir günlükçüm.
Not: Bu tatil yazılarında, deniz, güneş, havuz, şezlong, şemsiye, açık büfe falan fişman gibi normal tatilleri anımsatan kelimeler var ise de, tamamen maksatları dışında kullanıldığından, dikkate almayınız.
The End dir… ve de SON dur.
Günün Vukuatı: Benim dinleniyor olmamdan daha büyük vukuat mı olur ki?
Günün Sakarlığı: Kızartma yaparken, sağ el baş parmağının kızgın yağa sokulmak suretiyle yandırılması.
Fikrimin İnce Gülü: O yediğin hurmalaaaaaar… lezzetli miydi bariii????
Beşinci ve Altıncı Dayler: 20-21 Ağustoslar
Haftanın başlangıcında bulunan bu iki nadide günümüz de, köklü temizlik, çekmece, dolap dizaynı ve bilumum toparlama işleri, birkaç resmi daire ziyareti, çocuklarla gezintiler derken, harala gürele nasıl geçtiği anlaşılamadan akıp geçmiştir.
Yahu evdeyken, ne çabuk akşam oluyor böyle.
Günün Vukuatı: İzin boyunca kendimi sakatlamamdan mütevellit sinirleri bozulan N.Sultan’ın sakın iş falan yapma sözüne karşılık, bu işleri çaktırmadan yapıyor olmam ve o her aradığında, yatıyorum anne, ilacımı şimdi aldım anne diye yalan söylemem, sonrasında da yakalanmam. (Ayrıca Salı günü boynum da tutuk vaziyette olduğundan, sakın bir daha izne falan ayrılma diye çıkışmıştır kendisi bana.)
Günün Sakarlığı: Yatakta dönerken, boyun incitilmek suretiyle robot kıvamında gezilip, bir de üzerine boyunluk takmak zorunda kalınması. (Tabi ki o boyunluk sadece birkaç saat takıldıktan sonra itinayla yerine bırakılmıştır.)
Fikrimin İnce Gülü: Bir insan, bir haftalık izninin istisnasız her gününde, vücudunun bilumum organlarından birini sakatlayabiliyorsa, biz bu insana, hipermanyak, sakar, hoptirik diyebiliriz. Ya da işimize gelir, şans, kader, nazar diye geçiştirebiliriz.
Yedinci ve Son Day: 22 Ağustos
Bu gün benim doğum günüm. Hem yorgunum, hem yastayım. Yarın işbaşı var. Dinlenemedim hem de hastayım.
Banka ve resmi daire işlerimi halletmem için son günüm. Zaten ufak bir iki işim kaldı. Yavrularımı da yanıma alıp, sıcağın yakıp kavurduğu İstanbul sokaklarına atıyoruz kendimizi.
Önce işlerimizi hallediyoruz. Sonra yavrularımla sahilde uzun bir yürüyüş yapıyoruz. Bu yürüyüş sırasında, tatlı tatlı didişmelerini seyredip gülümsüyorum. Birinin diğerini denize atma ihtimaline karşı da tetikteyim bu arada. Deli inekten akıllı buzağı doğar mı?
Sonra oturup yemekler yiyoruz. Minicim balığın kılıcını!!!!! yemeye karar veriyor. Lakin kendisine güç bela engel oluyoruz. Yan masada oturan genç çiftin, “Ay çok şekeeer” iltifatından sonra iyice şımaran Mini kişisini zapt-ü rapt altına alabilmek birazcık zor oluyor. Yani çenesini diyorum. Anacım bi insan yavrusu bu kadar mı geveze olur. Bunca lafı nasıl ve nereden bulur anlayamadım.
Sonra biraz daha geziyoruz. Mini kişisi yemek yeme sınırlarını zorluyor maşallah. Oğlum mideni bozacaksın dememe rağmen, sürekli bir şeyler yiyor. Ve güzel bir dondurma sefasından sonra evimize dönüyoruz.
Babamız da geliyor. Küçük bir kutlamadan sonra hep birlikte oturup soframızı, ekmeğimizi bölüşüyoruz.
Çok şanslıyım, çok zenginim, çok mutluyum. Çünkü dostlarımın, ailemin sevgisi var. Yavrularım var. Onlar sağlıklı. Daha ne istiyeyim ben bu hayattan.
Günün Vukuatı: Mini kişisinin, o kadar tıkındıktan sonra, eve girer girmez açlıktan ölüyorum diye hönkürmesi. Allah manda şifalığı versin yavrucuğuma. Aç damarları açık kaldı zaar.
Günün Sakarlığı: İnanamayacaksın günlük ama, yok. Evet evet. Kendimi sakatlamadan geçirdiğim nadide bir gündür bu gün. (N. Sultanım, en son o boyunlukla görünce beni, gel otur şuraya, seni bir okuyayım dedi. Aman annee, neyime nazar değecek benim. Sakarlıktan o sakarlıktan, diyecek oldum ama, mavi mavi bir baktı ki.. sonra da bir güzel okuyup üfledi vee en son suratıma güzelce tükürdü. Hani tütü tütü babında.. dimi annecim?)
Fikrimin İnce Gülü: Her şey başlar ve biter. Her güzel şeyin de, her kötü şeyin de bir sonu vardır mutlaka. Gelir ve geçip gider. Kanun bu. Kimse engel olamaz. Önemli olan, bulunduğun durumun, yaşadığın günün keyfine, tadına varmak, olumsuzluklardan ders çıkarmak, onları olgunlaşmak için fırsat saymak ve hayatı olduğu gibi kabullenebilmektir günlükçüm.
Not: Bu tatil yazılarında, deniz, güneş, havuz, şezlong, şemsiye, açık büfe falan fişman gibi normal tatilleri anımsatan kelimeler var ise de, tamamen maksatları dışında kullanıldığından, dikkate almayınız.
The End dir… ve de SON dur.
Yorumlar
çoook geçmişler olsun,Allah'ıma emanet ol.
öpüyorum hepinizi.
"İncegül İşte"
"İncegül Evde"
"İncegül Piknik Gezisinde"
"İncegül Koşturmacada, e hayat gailesi dimi koşturmadan olmaz"
"İncegül Miniye masal anlatırken, Maxinin araya girmesi kaçınılmaz"
gibi yazı dizilerimiz de en kısa zamanda siz sevgili okurlarımızın beğenisine sunulucaktır efenim. Bizi seçip okuma şerefine nail olduğunuzdan dolayıda (hiç mütevazi değiliz farkındaysanız) hepinize çok çok teşekkür ederiz.
"İncegül Tatilde" yazı dizimiz ve diğer çıkacak yazılar en kısa zamanda kitap halinde basılacak ve siz sevgili okurlarımız içinda ayrıca bir imza günü düzenlenecektir. Sevgile ve de saygılar efenim. Bizi okumaya devam ediniz ve farkı görünüz.
DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN NİCE NİCEEEEEE YAŞLARINA SAĞLIK,HUZUR VE SEVDİKLERİNLE :)
Çok çoook geçmiş olsun.
Ben o miniyide nasıl mıncıklamak istedim şimdi anlatamam :)Maşallah
"DELİ İNEKTEN AKILLI BUZAĞI DOĞAR MI"
kızartma yaparken bendeniz de sağ orta parmağı tavaya batırmıştım ve bir ay civarı yanık ve sonrasın da iz kalmış bir parmakla dolaştım.Umarım seninparmağın durumu o kadar vahim değildir,
ama valla sana madalya takacağım,boyun, ayak, parmak..
kız incegül anlaşma yaptığın bir doktor, medikalci falan mı vardır senin ...üzerinde deney mi yapıyorlar-evet incegül hanım bugün sıra dizkapağınız da...
nihoo hoho
canım benim kızma kıyamam ben sana,sen tatil falan yapma ,işten eve ,evden işe...:))))
ben seni okuyunca yazdiklarina yorum birakmaktan ziyade
hep
ama hep
:))))))))))))) diye agzimi toplamaya calisirken buluyorum kendimi. ve evet dogru: SS:)))
eklemeden duramayacgm 1gun tanisacagiz tatlim giymatlim:) bekle beni gelecegum:)
IYIKI VARSIN:)
YAĞMURUM, aman ne ettin sultanım.. o kadar tatil yapsam herhalde mumyanın dönüşü 9 filminde baş rol verirlerdi bana.:)) Teşekkür ederim canım.. biz de seni çok öpüyoruz. Minicin özel olarak yolluyor sana öpücük.:))
EMREM, ah deli kız. Ne güldürdün beni akşam akşam. Allah ta seni güldürsün.:)) Biz bir de utanmadan best seller oluruz dimi?:)) Şeker bu İncegül Tatilde yazı dizisi bir kaç bölüm daha devam etseydi, gerisi şöyle gelecekti kanımca:
İncegül Hastanede
İncegül Hastanede Kalmaya Devam Ediyor
İncegül Hala Hastanede
İncegül Komada
İncegül Sizlere Ömür.:))
GAMZELİM, tatlı kardeşim. He canım "doğar mı" Allasen söyle doğar mı peki? Canım benim, sen hep gül hep. Ben de öpüyorum seni kocaman.:))
KAKAOLUM, canım tekrar hoş geldin.:)) Çok sağol canım. Geçti çok şükür. Biz buncacık şeylere papuç bırakır mıyız dimi? Kadınız çünkü.:)) Teşekkür ederim canım güzel dileğine.:))
MUTLUM, canım bazen ben de düşünmüyor değilim. Pazarları da mı çalışsam acaba?:)) Sağol gülüm benim, geçti şükür. Mini kişisini mıncıklıyorum şu anda senin için de.:))
PERİLİM, Sen söyle arkadaşım, yalan mı? Değil. İspatlı mı? Aynen öyle. Ne diyim, atalarımız güzel sözler söylemiş.:)) Parmak seninki kadar değil canım. Vışşşş seninki de ne acımıştır ya.. yazık sana. Niye sokuyon ki o parmağı tavaya?:)) Canımcım, medikal değil de, bir psikologla anlaşayım diyorum. Belki taaa derinlerde bi yerlerde bulacaklar bunun nedenini. Ben belki acılardan geçip nirvanaya ulaşıcam kim bilir. Canımsın sen. Ben sana kızabilir miyim hiç. Bundan sonra tatil adını ağzıma alırsam var ya.:))
KUĞUM, benim zarif, sıcacık arkadaşım. Ne güzel, çok sevindim. Hep gül, her zaman gül. O zaman hep gel. İstersen gül ve git. Ben de SS. Biliyorsun çok hem de.:))) İnşallah bir gün. Kim bilir yarın ne olur. İyi ki varım ve iyi ki seninle kesişti yollarım. O zaman sen de iyi ki varsın.:))
Teoman'in cok sevdigim parcasi ile muthis bir ahenk icinde, diline saglik:)... Daha nice nice yillara, *biras gec olacak* ama... Bu civil civiligini hic kayip etmemen dilegi ile...
İBRAHİM VE ECEMCİM, Teoman'ın bu şarkısını ben de çok severim. Sanki bana da cuk oturdu gibi oldu dimi? Hani kendimi paramparça ettim ya.:)) Bazen depresif olsam da genelde bu moddayım ben ve sağolun canlarım, umarım böyle kalır. Çünkü hayat başka türlü çekilmiyor.:))
SÜPER OMUŞ
Sevgiler Ayça.
GAMZELİM, canımsın sen.:))
CİVCİVİM, kız hoşgeldin canımmm. Benim de çok sevdiğim bir şarkıydı. Ama son günlerde bu dizi sayesinde iyice menşur oldu. Hep beraber seyredelim bakalım.:))
DENİZİM, yok be canımın içi. Olsa olsa bi köşede oturur, yazarım işte böyle içimden gelenleri. O da bana yetiyor zaten.:)) Kız monitör suyla mı temizlenir. Onun özel temizleyicileri var be. Bak bi İkea'da var mıdır?:)) Canımmmm inşallah bir dahaki tatile, çok güzel anılarla dönerim. Bu da fena değildi aslında. Miniciğe bu sözlerini ileticem ablası. Eminim bayılacaktır.:))
SEVGİLİ AYÇACIM, merhabalar.:)) Ne demek kızar mıyım hiç. Teşekkür ederim güzel yorumların için. Severek okuman beni de mutlu etti. Biraz uzun oluyor hakikaten değil mi?:))
Andy Bodrum'da yakında yasamadairhersey.blogspot.com'da :):)