SIKI YÜZÜCÜ


Bu Oğuz şahsiyeti her konuda pek bi cesur, pek bi yürekli, pek bi maharetlidir de iş su sporlarına geldi mi tırsar(dı) az biraz.

Hepimiz denize girerken, bu minik kuş şezlonga sinmiş, havlusuna da sımsıkı sarınmış vaziyette oturmuştu deniz maceralarımızdan birinde. Biraz kendini aşıp, kumdan kale yapmaya karar verdi sonra. Lakin bunun için su lazımdı. Su alması için de denize yaklaşması gerekmekteydi.

Yavrucak önce sevgili ailesinden yardım istedi.

“Annecim, lüffen kovama su doldurabilir misin..”

“Babacım, kovamı doldurur musun lüffen..”

“Abiii ya n’olursun şu kovamı doldur ya lüffen yaaaa…”

Ama hiç kimse yavrucağa yardım etmedi. Oysa o kadar da “lüffen” demişti. Baktı ki kimseden fayda yok. İyisi mi ben kendi işimi kendim göreyim düşüncesiyle ufaktan yanaştı suya. Lakin hafif de dalgalı deniz. Yavru mümkün olduğunca uzaktan, ayaklarını suya değdirmemeye özen göstererek doldurdu kovasını. Üstelik hain ve de gaddar aile bireyleri onu gülümseyerek izliyorlardı öylece.

“Hadi bebeğim gel bak ne güzel oynuyoruz biz. Hepimiz buradayız. Hiçbişeycik olmaz” gibi ikna çabalarımıza sadece omuz silkerek yanıt veriyordu maskara.

Sonunda dayanamayan baba, kucakladığı gibi getirdi yanımıza. Korkudan kaskatı kesilmiş yavrumuzu suya ufak ufak batırıp çıkardık.. Bir iki dakika sonra bütün kibarlığı ve sevimliliğiyle yalvarmaya başladı:

“Annecim, n’olur beni karaya götür. Seni çok seviyorum annecim. Ben kumla oynamak istiyorum. Lüffen benim bitanem. Babacım, lüffen gideyim ben. Canım abicim, hadi sen götür bari beni oraya” şeklindeki konuşmalarını son derece melül bakan gözler ve masum bir yüz ifadesiyle süslemişti kuzum. Dayanılır gibi değildi. Biz de daha fazla dayanamayıp onu karaya bıraktık ve gayet mutlu bir üçlü olarak suda kaldık.

Denizden çıkana kadar sevgi sözcüklerinin, iltifatların bini bir para idi. Lakin yavru karaya adımını atar atmaz denizde oynaşan ailesine haykırmaya başladı. Benim tatlı, kara kuzum, vahşi bir kurda dönüşmüştü birden.

“Allah sizin cezanızı versin. Geberin inşallah. Boğulun da ölün inşallah. Nefret ediyorum sizden. Ne biçim ailesiniz siz. Hepiniz kötüsünüz işte. İnşallah köpek balıkları yer sizi.”

Bu kadar beddua aldığım ve bu beddualara bu kadar güldüğüm bir başka zaman var mıydı hatırlamıyorum.

Sonrasında tekrar havlusuna sarınıp öylece oturdu. Yanakları hem güneşten, hem sinirden al al olmuş, öfke dolu gözlerle bize bakıyordu. Sonunda dayanamayıp yanına gittim. Tombik oğlusumu kollarımın arasına aldım ve o uyuyana kadar onunla yattım.

Ertesi gün biraz daha alışmıştı . Deniz yatağıyla falan suya girmeye de başladı. Şimdi de sudan çıkmak istemiyordu velet. Yine de kenardan kenardan. Çok ortalara bulaşmadan.

Havuz diye tutturdu bu kez. Aile meclisinin kararıyla havuza taşınıldı. Cümbür aile havuz başına yayılındı. Bu Mini kişisini çocuk havuzuna bıraktık ve hemen bir metre ilerisindeki havuza da biz konuşlandık. Bir yandan da teşvik babında yavrucağa iltifatlar etmeye başladım.

“Aman da benim oğlum balık gibi yüzüyormuş. Aman da nasıl da oynuyormuş suda.” Zaten havuzun boyu leğene su doldurmuşsun kadar bi'şey. Bildiğin sidikli bebe havuzu. Ama olsun, evladımıza moral vermek lazımdı.

Birkaç saniye kadar gözümü minik yavrumdan ayırıp, Liselimin nasıl yüzdüğüne baktığım sıra oldu ne olduysa. Kafamı çevirdiğimde benimki fayansın üzerinde boylu boyunca yatıyordu. Yanında da ördek şeklindeki can simidi. Abisine getiriyormuş kuzum, rahat yüzsün diye.

Yüreğim yerinden fırladı, canım yandı çok. Hemen havuzdan çıkıp yavrumun yanına koştum. Zaten aramızda bir adım mesafe vardı. Miniciğimi kucağıma almamla bembeyaz fayansların üzerindeki kanı görmem sanırım aynı anda oldu. İşte o andı ki benim bittiğim andı. Etraftaki insanları, zamanı, mekanı tamamen kaybettiğim andı o.

Hemen bir ambulansla hastaneye götürdük. Ortalığı ayağa kaldırdığımızı, üç tane dikişi abarttıkça abarttığımızı, doktoru hayatından bezdirip meslekten soğuttuğumuzu ve adamcağızın emekliliğini istemeye kadar düşündürdüğümüzü söylememe gerek var mıdır bilmiyorum.

O günden sonra sevgili Mini yavrucağım beni kem gözlü ilan etti. Ben ona “balık gibi yüzüyor” demişim de ondan olmuş bütün bunlar. Bir de yine o gün bizim havuz maceralarımızın sonu olmuş idi. Havuzu bir daha görmek bile istemiyorduk hiçbirimiz.

Ta ki bizim yavruyu yüzme derslerine yazdırana kadar. Şimdilerde her hafta sonu biz yine havuzlardayız. Hem de severek gidiyoruz derslere.

Şimdi ilk dersten biraz bahsedeyim size.

Bizimki son derece tombiş ve de s.eksi bir biçimde havuz başına doğru ilerler. Üzerinde bir beden küçük şort mayosu. (Dayısı “genişler oooo” dedi) Her adımında popişinin bir tarafı oynamakta. J.Lo halt etmiş yani o derece. Isırılası ve gıdıklanası göbüşü önde, nefret ettiği bonesi kafasında , gün görmemiş, peynir rengi diri vicuduyla hocasının dibine kadar gider.

Tam bir Oğuz klasiği olarak bıcır bıcır konuşmaya başlar. Biz kafe bölümünde ve cam ardından izleyebildiğimizden ne söylediğini tam olarak anlamadığımız için, bu hararetli konuşmanın konusunu da pek bi merak etmekteyizdir.

Son derece girişken bir yavru olan Minimizin daha ilk dersten hocasıyla bu denli samimi olması bizi şaşırtmadı elbette. Keza birazdan havuzun içinde birbirlerini ıslatmak, bacak çırpıştırmak ve dahi sarmaş dolaş olmak suretiynen daha da samimi pozlar verdiklerinde bile şaşırmayacaktık.

Lakin bu güzel dostluk, hoca hanımın yavrumu havuzun kenarından suya fırlatmasına kadar sürecek, bundan sonraki her aniden suya gönderişiyle durum daha da kötü bir hal alacaktır. Ve fakat, heyhat, hocaanımın henüz bundan haberi yoktur.

Bizler yukarıda, olan biteni seyrederken, yüreğimiz ağzımızda, acaba hocasına da “Allah cezanı versin, geber inşallah” şeklinde beddualar eder mi endişesiyle bekleşirken, bizimki ortadan yok oldu. Aradan bir on dakika geçmesine rağmen hala kendisinden haber alınamayan Mini şahsiyetsizini bulmak için aşağıya havuz bölümüne indim. Bir baktım benim kuzum duşun önünde öylece dinelmekte. Yanaklar yine al al olmuş. Yine havlusuna sımsıkı sarılmış.

Tuvalete gitmiş yavrucak yahu. Yok bir şey. Tuvaletten sonra duşunu alıp dönecek dersine. Siz de ne fesatsınız he. Kaçar mı hiç benim korkusuz oğlum?

Annesi şöyle bir güzel öper yavrusunu ve havuz başına geri gönderir.

Korkularla yüzleşmek gerektir. Onlarla savaşmak ve hatta yenmek gerektir. Balık gibi yüzmek gerektir. Yarın öbür gün anne suya düşüp, boğulma tehlikesi neyin geçirirse onu kurtarmak gerektir.

Yürü be Minim, kim tutar seni.

Not: Havuzda son durum şudur: Oğuz Bey iyiden iyiye bir su kuşu olmuş, tramplenden kendi isteği ve arzusuyla, hiç kimsenin tesiri altında kalmadan atlamakta, sırt üstü yüzme çalışmalarını büyük bir cesaretle gerçekleştirmekte ve suyun altında en uzun kalma yarışmaları yapmaktadır. Hatta evde leğene su doldurup, kafasını içine sokmak suretiyle nefes egzersizleri yapmasını ve etrafı su içinde bırakmasını anlatmıyorum dikkat ederseniz. Sanırım bu yaz kendisini sudan çıkarmak pek mümkün olmayacaktır.

Bu da Not: Bu arada ders boyunca sürekli konuştuğu için ne kadar su yutmuş olabileceğini bilemiyoruz.

Bir Not Daha: Şu anda kendisi tatilde olup, derslerin ne kadar işe yaradığını döndüklerinde öğreneceğiz efenim. Eminim yeni maceralarla kendisi bu bir haftalık tatili unutulmaz kılacaktır!
Bu da Klasik Türk Annesi Notu: Çok özledim ben bu sıpayı yahu!

Yorumlar

Kremali'nin annesi dedi ki…
Yine guldurdun beni Incegul! Allah da seni guldursun, daha ne diyeyim...
Aynı benim prensesimin suyla olan macerası.
Alışacak annesi ve biraz daha büyüyünce yalnız gitmek isteyecek de sen o zaman istemeyeceksin. Kısır döngü gibi bu yaşananlar İncegülüm.
Allah kavuştursun, sağlıkla tatilini yapıp gelsin inşallah.
Sevgiyle kal...
PSİŞİK KUZU dedi ki…
Allah kavuştursun,anneler tepesindeyken gitsin diye bakar,birkaç saat içinde özleyerek kendi rekorlarını egale ederler ya,hayranım size:))

süpersiniz,öpüyorum
Aymen dedi ki…
oh oh teker teker dökülmeye başladı tatil maceraları:)
PERİLİ KÖŞK dedi ki…
annesini bırakıp tatile de gidermiş ,ee artık büyümüş annesi,eminim sana anlatacağı öyle çok macerası olacak ki....
nalan dedi ki…
çok şeker bir annesin.Yazılarını zevkle okuyorum.allah herşeyi gönlüne göre versin, sevgiler
Adsız dedi ki…
Çocukların aile desteği alıp böyle sosyal yaz tatili eğitimlerine katılmasını faydalı bulurum.Yinede kontrol altında olmaları lazım.Ben hala yüzmesini bilmem ve açıkçası denize girmeyide sevmem :)
cinar dedi ki…
:) Su maceralarının devamını bekliyoruz öyleyse Oğuz Bey (ve İnce Gül Hanım) :))
Küçüklükten kurs murs ne gerekiyorsa yapup suyu sevdirmek gerek bence de. Oh tatilde de iyice pratik yapıp tam bir su kuşu olacaktır şimdi o. Özendim vallahi, güzel bir deniz olsa da biz de girsek suya :)
Adsız dedi ki…
bu yıl sizinkiler tatilin canını çıkardı yanlız biz burda fındık tarlalarında depin depin depinek millet o havuz senin o deniz yine senin fink atıyor :D nazar etmiyim bari kaçarsam benimde olur :P bizde bir kuzen yavruları var bacak kadar çocuklar 4 yaşlarına geldiler mi bilmiyorum denizi bir gördüler tutabilene aşkolsun korku diye bişey yok veletlerde ne varsa çocuklukta varmış bea hoffff :/
meleklerim ve ben dedi ki…
İncegülüm;sıkı yüzücün eminim tatilde daha sıkı bir yüzücü olmuştur.
Allah kavuştursun miniğini canım benim.
Geveze Kalem dedi ki…
Ay kıyamam, ama en çok sana.:( Yavrucağını nasıl da özlemişsin. Bak aklına eski kötü anıların bile üşüşmüş. O 'kan' kelimesini okuyunca yüreğim ağzıma geldi valla. Anne olmadan önce bu kadar iyi hissetmiyordum bir başkasının yaşadıklarını. Şimdi yaygaranın boyutlarını tahmin edebiliyorum. Ama bak o kötü tecrübeye rağmen nasıl da su kuşu olmuş Oğuzcuk.:)) Darısı annesinin başına.:P
Deniz dedi ki…
Biz de yüzme dersine gidiyoruz, Mini'nin bir küçüğü olarak :) Kaç derste öğreniliyorsa artık...Ama tabi izlemesi pek ilginç, ben de cam ardından izlioyorum, öyle de yoruluyorum sanırsın benim ders alan koaly gelsin Minime.
Calimero Mutfakta dedi ki…
Gelmis gecmis olsun ablacim.. ama derslere baslamis iyi olmus.. su kusu donunce neler yapmis acaba merakta birakmayin bizi operim :)
oyy oyyy allah kavuştursun annesi minikine en kısa zamanda...

okurken satırları sude geldi gözümün önüne hem sever suyu hem sevmez binbir nazla sokmuştuk suya sonrada çıkartmak için yalvarmıştık :) sanırım bu modellerin biri öyle biri böyle :)
hadi hayırlısı siz kapmışsınız işi bizde azcık büyüyelim gideceğiz yüzme kurslarına anneli kızlı :p
Ayşem, amin. Hepimiz gülelim hep, her zaman...:)

Sevgili Nur ablam, çok teşekkür ederim. Prenseslerimiz ve prenslerimizle yaşayıp gidelim böyle mutlu mesut. Sevgiyle...:)

Kuzucuğum, ne kadar doğru bir tespit. Ahan da budur. Öperim seni...:)

Aymenim, valla senin eline su dökemeyiz bu konuda. Süpersin yani...:)

Perilim, sorma... "bana çocuk mualemesi(!) yapmayın" diyor sıpa.:)

Sevgili Nalan, merhabalar. Çok teşekkür ederim güzel yorumunuza ve sıcak selamınıza.:)

Umarcım, gerçek misin, şaka mı ediyorsun?:) Tamam o zaman sen bütün denize gitme haklarını bana devret. Olur mu?:)

Çınarım, son gelen haberlere göre, kendisi havuz ve denizin tadını sonuna kadar çıkarıyor ve kolluk, gözlük ne varsa bütün aksesuarları atmış artık.Yaaa ne güzel olurdu.:)

Caponum, ah canım kıyamam sana. Sen Ferdi babaylan fındık toplarken, millet zevk-ü sefa alemlerinde. Ah bir de biz girebilsek denize neyin.:)

Meleğim, hakikaten de sımsıkı yüzücü olmuş sıpa. Sağol canım benim.:)

Semacığım, ah sen anlarsın o kanı görünce neler hissettiğimi. Annelerin ortak duyguları var. Aslında annelik de garip bir şey. Böyle göz yaşı yumağı gibi dolaşıyoruz ortalıkta. Ya aynen öyle. Hele şimdi daha da kuş olmuş, uçuyor ablası. Amiiiiinnn:)

Denizim, bir kaç aydır gidiyor bizimki. Epeyce yüzüyormuş anlatılanlara göre. Kameradan seyredicez bakalım, kaç derste öğreniliyormuş. Uğurböcüküme de hayırlı yüzmeler o halde. Eminim çabucak öğrenir. Ay onları suda mıncırması da bi başka güzel olurdu yahu.:)

Calimerom, duyumlarıma göre, milleti gülme krizlerine sokuyormuş. Sudan da zorla çıkarıyorlarmış. Akşama kadar hop havuza, hop denize. Sağol canım benim.:)

Cemilem, kıyamam ben ona. Girince de çıkmak istemiyorlar işte. Alışana kadar yavrucaklar demek. İnşallah birlikte gidersiniz siz de. Biz de okuruz maceralarınızı. Ama bilirsin, boynuz kulağı hep geçmiştir. Sağol canım ya. Amiin.:)
Nenoni dedi ki…
İncegülcüm;şu anda koskoca adam olan Oğlusum Mamulim denizden korkardı küçükken.Deniz kenarında büyüyüp Ankarada Eski Yükseliş Kollejinin Yaz Spor Okulununun havuzunda yüzme öğrendi 9 yaşında:))
Adsız dedi ki…
hayatını bu kadar güzel ti ye alarak anlatabilme yeteneğine sahip nadir avratlardan birisin incegülüm.. yazılarını güle güle okuyorum.. bayadır uğrayamamıştım ama bi solukta okudum yazdıklarını sıkılmadan.. ya ne eğlenceli bi kişiliksin anam sen ya.. çok şanslı bir ailen var keşke senin komşun falan olsaydım.. kahkahalar havalarda uçuşurdu heralde :)))))))

sağlıcakla kal.. özlemişim seni :)
Halem, canımın içisi... kız ben de çok özlemişim seni be. Keşke komşu olsaydık sahiden de yahu. Üff mahalledeki tüm kokoş hatunlar nefret ederdi bizden lakin.:) Benim üst daire boşalacak bir aya kadar, beklerim şeker.:) Öptüm çok...
Geriye kalan yorumlara ne olmuş yahu? Kim tırtıklıyor benim blogu. Beş yorum silinmiş buradan. Benim yazdığım cevaplar da dahil. Olabilir mi böyle bişey. Üstelik tamamen silinmiş.:(((((
denizanasi dedi ki…
inşallah biz de seneye gideceğiz.
bu arada yazının ilgili etiketine bayıldı :)) " eğitim şart" ha :))
Lalegül dedi ki…
Lafı ağzımdan alıp üstelik etiket yapmışsın İncegül.."eğitim şart" Evert..Hocanıma gıcık oldum bu arada..Bu kadar dyarsız hocanım olurmu?
Lalegül dedi ki…
Merhaba İncegül,
lafı ağzımdan almış üstelik etiket yapmışsın."EĞİTİM ŞART"..
Lalegül dedi ki…
YORUMLARIM NİYE GÖRÜNMÜYOR??
Lalegül dedi ki…
bENİM YORUMUM NİYE GÖRÜNMÜYOR ARKADAŞIM?
Adsız dedi ki…
Yüzmak en güzel spor bencede..Öğrenmek biraz zor olsa da..Başarılar minik yüzücümüze..
Adsız dedi ki…
Etiket güzelde var sende bir gariplik arkadaşım..Teknolojiden anlamdığına da o kadar emin olma..
Nenonim, benimki de tam 9 yaşında şimdi ve artık balık gibi yüzüyor teyzesi. Demek ki, herşeyin bir vakti varmış. O da Mamuli abisinin yaşına gelecek mi, ben görecek miyim o mezuniyetleri acep, bir gün ona anlatacak mıyım bunları?:)

Denizciğinanası, hayırlısı bakalım. Minicik de öğrenecek seneye umarım. E şart değil mi eğitim?:)

Lalegülüm, hocaanım korkuların böyle yenileceğinden bahsetti. Lakin ben o arada kendisini havuzun dibine ittirmek suretiyle boğmak istemedim değil.:)
Lalegülüm, yorumların daha bu gün görünmeye başladı. Enteresannnnn.:)
Adsız dedi ki…
bu sene bende benim miniyi göndereceğim kursa...
yaş 6 olacak..uygundur dimi ama?

suzem

Bu blogdaki popüler yayınlar

BİR ÇİFT KUŞ KANADIDIR MUTLULUK

SİGARASI YALDIZLI GELİYOR NAZLI NAZLI

AYA BAKTIM SENİ GÖRDÜM SANA BAKTIM AYI GÖRDÜM